'Daha çok sanat!'

10 yıldır Süreyya Operası’nda perde açan İstanbul Devlet Opera ve Balesi, yeni sezona Müdür Suat Arıkan’ın başlıktaki bu sözleriyle giriyor…

17 Kasım 2016 - 14:12

Gökçe UYGUN
İstanbul’un sanat hayatının önemli kurumlarından İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB); Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda geçen 10 senede sahnelenen eserlerden derlenen bir programı içeren açılış konserleriyle sezona başladı. Opera, bale, çocuk etkinlikleri, konserler ve modern dans gösterileri olmak üzere beş ana dalda üretim yapan İDOB, yeni sezonda üç yeni opera sahneleyecek. Detayları İDOB Müdürü Suat Arıkan’a sorduk.

● İstanbul Devlet Opera ve Balesi gibi köklü bir kurum, bu sezona kadrosunda kaç sanatçı ile giriyor? Bu sezon toplam kaç kere perde açacaksınız?

Emeklilik nedeniyle ayrılmak zorunda kalan sanatçılarımız oluyor, ancak yeni aramıza katılan genç sanatçılar da var, yaklaşık 30-35 solistimiz var. İki katı kadar koro, bir o kadar orkestramız ve bale topluluğumuz. 6 farklı mekânda, yaklaşık 200 kez seyirciyle buluşacağız.

● Bu sezon neler izlenecek, repertuvarınız nasıl belirlendi?
Sezonun teması, Türkiye Prömiyerleri... Yeni eserlerimizin hepsinin sadece İstanbul’da değil, Türkiye’de ilk kez sahnelenecek olması bizi oldukça heyecanlandırıyor. Verdi’nin Ernani operası, Stravinski’nin The Take’s Progress (Hovardanın Sonu) operası, Offenbach’ın La belle Helene ( Güzel Helen) adlı operetiyle, geçmiş sezonlarda başlamış tekrar eserler aynı sezonda harmanlanıyor.

● Bu sezon, Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Sahnesi 10. sanat yılını kutluyor. Bu sahnenin sizler ve İstanbul kültür yaşamı için önemi nedir?
AKM kapanmadan hayatımıza girmişti, aynı gece hem AKM’de hem de Süreyya’da sahnedeydik. AKM’den sonra Süreyya’nın hem bizim için hem de seyirciler için önemi daha da arttı. Koskoca İstanbul’un yerleşik operası olarak, Süreyya Operası sekiz yıldır ‘tek başına’ İstanbul sanat hayatında, kendi tarihinin altın sayfalarını yazıyor.

● Süreyya dışında Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat, Arkeoloji Müzesi, Leyla Gencer Sahnesi ve Emek Pera Sahnesi’nde perde açıyorsunuz. Bu mekânlar ile Süreyya’yı kıyaslarsanız neler söylersiniz?
Onlar da kendi yapılış amaçlarına göre farklı önem ve değer taşıyorlar, ancak gerçek anlamda tam bir opera sahnelemek için en uygun yer elbette Süreyya Operası!

● Bir röportajınızda “AKM yıkılsın” demişsiniz. Fakat bir röportajınızda da “İdare Taksim’de. Fulya Sanat Merkezi Beşiktaş’ta. Bakırköy’deki Leyla Gencer Sanat Merkezi Taksim’den 27 km uzaklıkta. Göktürk kostüm deposu Taksim’den 28 km, Kadıköy Süreyya’dan ise 45 km uzaklıkta. Üsküdar Tekel binası ile Taksim arasında 12 km var. Küçükyalı atölyesi Taksim’e 22 km. Ferhatpaşa’daki dekor deposu Kadıköy’e 23 km mesafede. Saat 20.00’de temsili başlatabilmek için 142 kilometrekarenin içinde 336 km’lik yol yapıyoruz. Eskiden her şey AKM’nin içindeydi.  Oraya geri dönmeden huzur yok bize” demişsiniz. Acaba AKM ile ilgili hangi görüşünüz geçerli?
AKM’nin yıkılmasıyla ilgili görüşüm; dış cephelerinin yaklaşık beş yıldır açılmış ve yoğun kış şartlarının binanın içinden girip çıktığını her gün görmemden kaynaklanıyor. Makyaj yapılıp tekrar içine girilebilmesi teknik olarak olası değil,  ancak AKM; atölyeleri, dekor-kostüm depoları, prova salonlarıyla bir bütündü ve bugünkü şikâyetlerimiz AKM içinde mevcut değildi. Umarım yeni yapılması planlanan Opera Evi de böylesine kapsamlı olur. Zaten İstanbul gibi bir kentte bütün bu saydığım mekânlar tek bir binada yer almalıdır. 

10 PERA, 9 BALE
● İDOB, sezona 3’ü yeni 10 operayla başlıyor. Yeni eserlerden biri Osmanlı’da Abdülmecid döneminde oynanıp, Cumhuriyet’ten sonra bir daha hiç oynamamış olan ‘Ernani’ operası. Verdi’nin ‘en sevdiğim operam’ dediği eseri ve onu yurtdışında da üne kavuşturan opera olan Ernani, Osmanlı döneminde turneye gelen İtalyanlar tarafından oynanıyordu. Şimdi ilk kez Türk orkestrası, Türk solistleri ve korosu tarafından sahnelenecek. Türkiye’de sahnelenecek bir başka ilk eser de Stravinsky’nin “The Rake’s Progress” (Hovardanın Sonu) operası olacak. Sezonun sonunda ise Jack Offenbach’ın operet mi opera mı olduğu hep tartışılan, eğlenceli eseri ‘Güzel Helen’ sahnelenecek.

● Bu ilk eserler haricinde, Selman Ada’nın ‘Başka Dünya’, Vivaldi’nin ‘Beyazıt’ (Bajazet), Donizetti’nin ‘Don Pasquale’, Gounod’un ‘Faust’, Rossini’nin ‘La Cenerentola’ ve Britten’ın ‘Kötülüğün Döngüsü’ (The Turn of the Screw) ve Bach’ın Kaffeekantate eserleri de sahnelenmeye devam edecek.

DANS, DANS, DANS!
●  Balede de Çaykovski’nin başyapıtı “Uyuyan Güzel” eseri ilk kez sahnede olacak. Daha önceki yıllarda başlamış olan, “Korsan”, “Fındıkkıran”, “Şehir Orman” ve “Gül Destan” bale eserleri de devam edecek.
●  Üç gün sürecek olan Dünya Dans Günü Etkinlikleri kapsamında, Stravinsky’nin orkestra için yazdığı iki önemli eser “Ateş Kuşu” ve “Bahar Ayini” bale olarak sergilenecek. Ayrıca Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinin gösterisi olacak.

AŞK ŞARKILARI, BAHAR KONSERLERİ
●  Sezon boyunca Antik Aryalar, Leyla Gencer’i anma konseri, Chopin’in Liszt şarkıları,  Brahms’ın Aşk şarkıları, Cervantes’in ölümünün 500. yılı dolayısıyla Don Kişot çeşitlemeleri, Napoliten gecesi, oda müziği konserleri gibi onlarca konser yapılacak.
● Çocuklar için de ‘Dedektif Köpek Dodo’ ve ‘Kitap Kurdu ile Can Haylazlara Karşı’ adlı oyunlar sahnelenecek. Ayrıca çocuklar için ‘masalsı operatik karakterlerle öylesine bir dinleti’ olacak. Hem çocukları tiyatro, opera, bale ve klasik müzik gibi sanatın farklı dallarıyla tanıştırmayı hem de eğlendirerek onlara hoşça vakit geçirtmeyi amaçlayan oyunun tamamında yer alan operalardan seçilen masallaştırışmış şarkılar ve aryalar çocuklara teatral bir anlatımla sunulacak.


 

ARŞİV