'Iyiliğin diğer adıydı'

Kadıköy Belediyesi, edebiyatın usta isimlerinden Sait Faik Abasıyanık’ı, 110. doğum yılında Tarih Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde düzenlenen söyleşiyle andı

02 Aralık 2016 - 09:47
Kaan DERTÜRK
Yazdığı her öyküsünün temelinde “Bir insanı sevmekle başlayacak her şey” düşüncesi yer alan, edebiyatımızın usta öykücüsü Sait Faik Abasıyanık, 110. doğum yılında Kadıköy Belediyesi tarafından anıldı. Toplum içindeki “Birtakım İnsanlar”ı incelikle anlatan Sait Faik anısına 26 Kasım Cumartesi günü Tarih Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi (TESAK)’ta söyleşi düzenlendi. Edebiyat araştırmacısı Sevengül Sönmez’in sunumuyla gerçekleşen söyleşiye, yazar Necati Tosuner, şair Haydar Ergülen ve akademisyen Yalçın Armağan katıldı. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı etkinlikte, Sait Faik’ın hayatı ve öyküleri konuşuldu.

“ÖNEMLİ BİR İMGE”
Söyleşinin açılış konuşmasını Sevengül Sönmez yaptı. “Sait Faik, Türkçe’nin evrensel bir yazarıdır.”diyen Sönmez, usta yazarın ölümünden yıllar sonra bile konuşulmasının şaşırtıcı olmadığın söyledi. Sait Faik’in günümüze ulaşmasında annesinin büyük önemi olduğunu belirten sönmez, “İstanbul Öykücüsü, 48 yaşında oldukça genç bir yaşta aramızdan ayrıldı. Dönemi içinde pek çok büyük yazar vardı. Sait Faik’i ölümsüzleştiren ise annesinin giriştiği yoğun çabalardır. Yazarın, Burgaz Ada’daki evinin müze yapılması ve adına ödül konulması annesinin yazdığı vasiyet ile olmuştur. Annesi hayattayken kendi adına açılan müze, 2012 yılında modern bir müze haline getirildi. Şu an ise en çok ziyaret edilen yazar müzesi unvanını taşımaktadır. Üniversitelerde Sait Faik üzerine çalışmalar oldukça arttı. Öyküleri de birçok yabancı dile çevrildi. Yurtdışında bilinen yazarlarımız arasında. Edebiyatımızın önemli bir imgesi olan Sait Faik’in 110. yaşı dolu dolu geçiyor.” diye konuştu.

“YALNIZLIKTAN ÖLDÜ”
Yazar Necati Tosuner ise Sait Faik’in yazarlığını anlatan bir konuşma yaptı. Sait Faik’in sirozdan değil, yalnızlıktan öldüğünü söyleyen Tosuner, yazarın doğru şekilde okunmadığını belirtti. “Sait Faik denilince aklıma yalnızlık duygusu gelir.” diyen Tosuner, “Usta yazarımız yalnızlığına bazen ‘Kavun Acısı’ demiştir, bazen de ‘Haritada Bir Nokta’ diye adlandırmıştır. Onun yazdığı öyküler hep yalnızlıkla doludur. Son yazdığı kitabındaki kurmaca karakter ‘Panco’ ise yalnızlığın doruğudur. Dünyadaki onca güzel duygu içinde yalnızlığı yazmıştır. Sait Faik okuduğunuz zaman yalnızlık duygusunu yaşamış olursunuz. Kendine has kurduğu yalnızlığı, sevgi yoksunluğu ile biçimlenir. ‘Son Kuşlar’ öyküsü bir çevrecilik haykırışıdır. O zaman daha şimdiki gibi çevre bilinci yok. Ama Sait Faik, adaya bir daha kuşların gelmeyeceğini yazmıştır. Bu da onun, kuşlar üzerinden bir başka yalnızlık haykırışıdır.”

“MAHRUM KALDIK”
Tosuner, Abasıyanık’ın erken ölümüne de değindi. Sait Faik’in 25 yıl boyunca yazarlık yaptığının altını çizen Tosuner, usta öykücünün daha birçok eser yazabilecekken zamansızca aramızdan ayrıldığını vurguladı. “Bir insanı sevmekle başlayacak her şey” diyen bir yazarın bugünleri görse neler yazacağını merak ettiğini söyleyen Tosuner, “Onun ölümüyle eserlerinden mahrum kaldık. Erken ölmekle bir bakıma dünyanın hoyratlıklarını da yaşamaktan kurtuldu. Sait Faik öldükten bir yıl sonra sevgilisi Aleksandra, 6-7 Eylül olaylarında hırpalandı ve Yunanistan’a gitmek zorunda kaldı. Sait Faik iyi ki bunları görmedi. Sevdiği insanların Türkiye’den nasıl kovalandıklarını, mallarını ve mülklerini üç kuruşa nasıl el konulduğunu görmedi. Öldükten üç yıl sonra ise Beyazıt’taki havuzu yıktılar. İmar hareketi diye başlatılan hoyratlıkla, bugün yapılan hoyratlıkların temelini attılar. O güzelim havuz yıkıldı. Yazdığı ‘Havuz Başı’ öyküsü İngiltere’de geçen bir öykü gibi kaldı. Bir yazarın eserini okuduğunuz zaman onunla duygudaş olursunuz. Ben de bu hissiyattan dolayı iyi ki bunları görmedi diyorum.” dedi.

 
“BİR RÜYA YAPICISIDIR”
Söyleşinin bir diğer konuşmacısı şair Haydar Ergülen ise Sait Faik’in şiirlerine ve şair kimliğine değinen bir konuşma yaptı. “Sait Faik, düşsel gerçekçiliğin şiirimizdeki en büyük temsilcisidir.” diyen Ergülen, “O, sanki hepimizin yerine bir rüya görmüştür. Ve tüm bu gördüğü rüyaları kalemiyle bize aktarmıştır. Ben, Sait Faik hikâyelerini de şiir olarak değerlendiriyorum. Onun şiirleri de, hikâyeleri de birbirinden ayrılmazlar. Hepsini bir bütün halinde Sait Faik’in yansıması olarak düşünmeliyiz. Şiir benim için iyiliktir ve iyiliğin bir çeşididir. Sait Faik’te de bunu fazlasıyla gördüm. Sait Faik, iyiliğin diğer adıydı. İyiliğini arkadaşlarına da bulaştırırdı. Benim için Sait Faik bu yüzden hem şairdir hem de şairden ötedir. Bir rüya yapıcısıdır.” şeklinde konuştu.

“İKİ AÇIDAN BAKILDI”
Akademisyen Yalçın Armağan ise Sait Faik Abasıyanık’ın edebiyat çevrelerince değerlendirilmesi hakkında konuştu. “Bugün 110. doğum yılını kutladığımız usta yazarımıza daima iki farklı açıdan bakılmıştır.” diyen Armağan, Abasıyanık’ın estetik ve politik düzeyde yorumlandığının altını çizdi. Sait Faik’in “Semaver” adlı ilk öykü kitabının 1936 yılında çıkmasının ardından Nazım Hikmet ve Yaşar Nabi Nayır’ın, yazar hakkında değerlendirmelerini Armağan, şöyle anlattı: “Nazım Hikmet, Semaver kitabını okumaya başlayınca oldukça seviniyor. Çünkü kitapta işçiden bahsediliyor. Nazım da bunun üzerine toplumcu gerçekçi yeni bir yazar geliyor diye seviniyor. Fakat kitabı okumayı bitirdiğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Nazım Hikmet, Semaver’in toplum gerçeklerinden bihaber şekilde yazıldığını söylüyor. Hatta ‘Bu bir öykü mü yoksa Amerikan mizah öyküsü mü tam olarak anlayamadım’ diyor. Yaşar Nabi Nayır ise kitabı okuduğunda çok beğeniyor. Semaver’i, usta bir yazarın ayak sesleri olarak nitelendiriyor.”

İSTANBUL ÖYKÜCÜSÜ SAİT FAİK
Sait Faik Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılardan dolayı Türk edebiyatının dönüm noktası olarak anılır. Edebiyatımızda “İstanbul Öykücüsü” lakabının sahibi Abasıyanık, sıradan insanları, işsizleri, hamalları, balıkçıları ve sokak kadınlarını öyküsüne dahil etmiştir. 11 Mayıs 1945’te hayatını kaybetmesinin ardından Burgaz Ada'daki evi müze haline getirildi. 1955’te ise usta yazar anısına ilk “Sait Faik Hikâye Ödülü” verildi. Edebiyata katkılarından dolayı Amerika’daki Uluslararası Mark Twain Derneği'nin onur üyeliğine seçildi.

 

ARŞİV