Yazar ve oyuncu Pelin Batu Fenerbahçe Gönüllüleri’nin konuğu oldu. Çocukluğu Kadıköy’de geçen Batu “Çocukluğumdaki Kadıköy babamın hatırasının olduğu bir semtti, şimdiki Kadıköy ise kitaplar ile kendimi dinlediğim bir semt” diyor
Erhan DEMİRTAŞ
Yazar ve oyuncu Pelin Batu, Fenerbahçe Gönüllü Evi’nin davetiyle 16 Mart Çarşamba günü Caddebostan Kültür Merkezi’ndeydi. Batu, “Adı Olmayanlar, Kadın Haklarının Görünmez Tarihi” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.
Kadın haklarının tarihsel arka planına dair konuşan Batu, son dönemde yaşanan kadın cinayetlerine ve tecavüzlere de değindi. Batu, “ Kadın hakları konusunda en geri olduğumuz bir dönemden geçtiğimizi düşünüyorum. Her gün bir kadın cinayetiyle karşılaşıyoruz. Ya da kadınlara tecavüz ediliyor. Ama en büyük sorun, bu problemlerin hukuk ile çözülememesi. En ağır cezayı almasını beklediğimiz insanlar, iyi hal indirimi ile çok az cezalara mahkûm ediliyor. Buna karşı çıkmak zorundayız” diye konuştu.
“ÇOCUKLUĞUMUN KADIKÖY’Ü...”
Söyleşi sonrasında sohbet etme fırsatı bulduğumuz Pelin Batu ile Kadıköy ve kadın hakları konusunda konuştuk. Batu, “Çocukluğumun Kadıköy’ü birazcık babamın diyarıydı” diyor.
◆ Söyleşiye başlarken çocukluğunuzun Kadıköy’de geçtiğini söylediniz. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz Kadıköy’de?
Şöyle; babamın çocukluğu Moda’da geçmiş. Babaannemin evi de Kızıltoprak’taydı. Biz de her yıl Türkiye’ye tatile geldiğimizde Kadıköy’de zaman geçirirdik. Babam çok koyu Fenerbahçe taraftarıydı. Dolayısıyla bütün tatilimiz Fenerbahçe ve civarında geçiyordu. Babam ile Fenerbahçe sahil yolunda yaptığımız yürüyüşleri hatırlıyorum. Dedem Ankara’da milletvekilliği yaptıktan sonra Fenerbahçe’de bir ev bulmuş. Hayatının son yıllarını o evde çok mutlu mesut bir şekilde geçirmiş. Bütün yazılarını orada yazmış, bu yüzden duygusal bir bağımız var Kadıköy ve Fenerbahçe ile.
◆ O ev duruyor mu?
Evet duruyor. Arada gidiyorum. Şimdi o evde halam ve eşi yaşıyor.
◆ Çocukken zaman geçirdiğiniz Kadıköy ile şu an gezdiğiniz Kadıköy arasında bir fark var mı? Neler değişti sizin için?
Çocukluğumun Kadıköy’ü birazcık babamın diyarıydı. Son 17 yıldır İstanbul’ dayım. 17 yıldır benim Kadıköy’üm oldu ve ben Kadıköy’ü hakikaten abartmıyorum kurtarılmış bölge olarak görüyorum. Kadıköy’e geldiğim zaman yaptığım ritüellerim var. Sahaflara çok gidiyorum. Kadıköy’deki sahaf kültürü çok gelişmiş. İstanbul’da sahaf kültürü yok oluyor ama Kadıköy’de bu kültürün daha fazla korunduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında Kadıköy’de Kadife Sokak’a gidiyorum, aldığım kitapları karıştırıyorum. Bir şeyler yudumluyorum. Yani çocukluğumdaki Kadıköy babamın hatırasının olduğu bir semtti, şimdiki Kadıköy ise kitaplar ile kendimi dinlediğim bir semttir diyebilirim.
◆ “Kadıköy’ü kurtarılmış bir bölge olarak görüyorum” dediniz. Birkaç ay önce bir tecavüz olayı yaşandı Kadıköy’de. Bunun için ne düşünüyorsunuz?
Bir yerde yangın yaşandığında ister istemez bu yangın her yere sıçrar. Bu kadar eşitsizliğin olduğu bir yerde en fazla zararı kadınlar görüyor. Evet, Kadıköy’de korkunç bir şey yaşandı ama bana daha korkunç gelen, tecavüzcülere cezai indirim uygulanması. Sosyal medyada tecavüz ve cinayet haberlerinin altında yazılanları okuyorum. “Sarhoştu hak ediyordu”, “Şunu giymişti hak ediyordu” bu bana çok daha ürkütücü geliyor. Bu resmen bir linç kültürü ve şiddete tapınma durumu var. “Kadınların temel hakları hiç olmadığı kadar baskı altında. Ama ben ümitsiz değilim. Yeldeğirmeni’ndeki Nuh Köklü cinayeti de konuşulması gereken başka bir konu. İnsanların birbirlerine karşı tahammülsüzlüğünün ayyuka çıktığı günleri yaşıyoruz.
◆ Bağımsız İletişim Ağı’nın (Bianet) raporuna göre, 2015 yılında 284 kadın, erkekler tarafından öldürülmüş. Siz de gazetecilik yapıyorsunuz. Kadınlar veya kadın cinayetleri haberlerinin medyada yer alış biçimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Medyada nerdeyse şiddetin pornografisine tanık oluyoruz. Yani cinayet ya da tecavüz haberleri renkli haber olmanın ötesine geçmiyor. Yıllar önce Habertürk’ün kapağında sırtından bıçaklanan kadının fotoğrafını vermişlerdi ve büyük tartışma konusu olmuştu. Bu şiddeti stilize etmek mi, estetize etmek mi bilmiyorum. Bence medyadan önce tartışılması gereken çok fazla şey var. Önce bu sorunların altından kalkmamız gerekiyor.