Kütüphane Haftası kapsamında Kadıköy’e gelen Fransa Milli Kütüphanesi Türkçe Bölümü sorumlusu Sara Yontan, uzun yıllardır edindiği birikimlerini genç okurlarla paylaştı
Kadıköy Belediyesi, 52. Kütüphane Haftası’nı düzenlediği birçok etkinlik ile kutladı. Ancak Kadıköy’ün bu yıl çok özel bir konuğu vardı. Fransa Milli Kütüphanesi Türkçe Bölümü Sorumlusu Sara Yontan, Kütüphane Haftası etkinliklerine katılarak, Cadde Bostan Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Çok kültürlülük, kültürel etkileşim ve kütüphaneler” konulu panelde konuştu. Kadıköy’e misafir olan Yontan ile Tarih Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) söyleştik. Ortaokul yıllarında Caddebostan’daki halk kütüphanesinde aşk romanları okuyan Yontan, “Çocukların kitaplara aşina olmaları, dokunmaları hatta tanımaları için kitapların arasında olması gerekiyor” diyor
“AŞK ROMANLARI OKURDUK”
Kadıköy’deki kütüphaneleri gezebildiniz mi, şu an içinde bulunduğumuz TESAK’ı nasıl buldunuz?
Evet, TESAK’ı arkadaşlarımla beraber dün gördüm ve gezdim. Açıkçası çok etkilendim. Burada bulunan kitapların büyük bir kısmı kişisel yani şahıslara ait kütüphaneden gelmiş. Sadece kitaplar değil mimari olarak da gayet etkileyici bir yapı. Çok güzel bir salonu var. Kütüphaneci gözüyle bunları söyleyebilirim.
Otuz yılı aşkın bir süredir Fransa’da yaşıyorsunuz, ancak İstanbul’da doğdunuz. Gençlik yıllarınızdaki Kadıköy ve kütüphanelerini hatırlıyor musunuz?
Dediğiniz gibi uzun yıllardır Avrupa’da yaşıyorum ama eski bir İstanbulluyum. Harbiye’de doğdum büyüdüm. Kadıköy benim için “karşıya” geçmekti. Küçüklüğüm Yakacık’ta geçti. Ortaokul yıllarımda ise yaz tatillerinde Caddebostan-Göztepe civarında ev kiralar yazı orda geçirirdik. Benim için Kadıköy buydu. Caddebostan’ da küçük bir halk kütüphanesi vardı, kız arkadaşımla oraya gider, oradan aşk romanları filan alırdık.
“ÇOCUK KÜTÜPHANESİ KURULMALI”
Kadıköy Belediyesi’nin daveti ile İstanbul’a geldiniz. Kütüphaneler Haftası dolayısıyla genç okurlarla söyleşi yaptınız. İzlenimlerinizi anlatır mısınız?
Dün buradaki çalıştaya katıldım. Yapılan çalışmaları not aldım. İlk edindiğim izlenim Kadıköy’de kütüphanecilik anlamında çok şey yapılıyor olması. Başka belediyelere nazaran durum nedir şahsen bilmiyorum ama Kadıköy’ün kütüphanecilik anlamında çok özel bir yeri olduğunu öğrendim. Yalnız kütüphaneler değil, kültür de bu çalışmaların bir parçasını oluşturuyor. Öğleden sonra etkinlik dâhilinde Caddebostan Kültür Merkezi’nde buluştuk ve söyleştik. Çok hoşuma gitti gelenlerle bilgi alışverişinde bulunmak. Çok güzel sorular sordular. Ben de elimden geldiğince bildiklerimi onlara aktardım.
Size göre merkezde ya da yerellerde kurulacak kütüphaneler nasıl olmalı, hangi özellikleri taşımalı?
Mesela perşembe sabahı katıldığım çalıştayda çocuk kütüphaneleri üzerinde de duruldu. Bana göre, kitapların çocuklara ulaşması çok önemli. Bunu bir kütüphaneci olarak değil, normal bir yurttaş, vakti zamanında çocuklarıyla kütüphaneye gitmiş bir anne olarak söylüyorum. Mekânı büyük, bahçeli, merkezi bir çocuk kütüphanesi olabilir ama ona odaklanmayı, hele gerçekleşmesi zor ise, doğru bulmuyorum şahsen. En önemlisi mahalledeki çocukların kolayca kitaplardan faydalanması. Benim için birinci ölçüt bu. Türkiyede’ki ailelerin büyük bir kısmı ne yazık ki evlerinde kitap tutmuyor. Çocukların kitaplarla aşina olmaları, onlara dokunmaları hatta kitapları tanımaları için kitapların arasında olmaları gerekiyor. Bu durumun gerçekleşmesi için ev ortamı uygun değilse kütüphane bunun tek şartı gibi görünüyor. Başka önemli bir mesele de şu: çocuklar anne ve babalarıyla kütüphaneye gidebilmeli. Çünkü çocuklar ebeveynlerini rol modeli alırlar. Benim bu konuda önerilerim bunlar. Ama daha önce de belirttiğim gibi her mahallede çocuk kütüphaneleri kurulmalı. Daha doğrusu mahalle kütüphanelerinin içinde çocuk bölümü olmalı ki oraya kolyaca ulaşılabilmeli, gidilebilmeli.
Çocuklar için bu öneride bulundunuz ama şöyle bir gerçek var; dijital bir çağ yaşıyoruz ve çocuklar televizyon ya da tablet ile zaman geçiriyor. Teknolojinin çok hızlı geliştiği bir dönemde nasıl bir yöntem bulunmalı?
Kitabın yeri her zaman başka. “Kitap dijital ortamdan daha da önemlidir” demek istemiyorum. Aslında ikisi birbirinin alternatifi olmayacak şekilde değerlendirilmeli. Dijitalin, elektroniğin getirdiği çok, o yüzden teknolojiyi küçümsemiyorum. Fakat hem her şey o ortamda değil hem de olanların tutarlılığı bazen çok şüpheli olduğundan seçme konusunda bu ortamı değerlendirmek bir eğitimci olarak kütüphaneciye de düşer. Bunun dışında geleneksel kitap dikkati toplama açısından çok daha “başarılı” bir medyum!
“NAZIM’IN İLK KİTAPLARI FRANSA’DA”
Kütüphanecilik alanında yerel yönetimlerin sorumluluklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Halk kütüphaneleri çeşit çeşit olabilir. Bunun kaynağı belediye de olabilir başka bir kamu kurumu da. Daha önce de söylediğim gibi mahallelerde kurulacak kütüphaneler büyük bir öneme sahip. Bunun çalışmasını yapacak en etkin kurum da belediyeler olabilir. Çünkü yerellerde kurulacak kütüphaneler o bölgede yaşayan insanların ihtiyaçlarına göre şekillendirilir. Ancak yerellerde kurulan kütüphaneler çocuklardan tutun da yaşlı ve engelli bireylere hatta yabancılara hitap etmeli.
Siz uzun yıllardır Fransa Milli Kütüphanesi Türk Koleksiyonları Bölümü’nün başındasınız. Milli kütüphaneler sizin için ne anlam ifade ediyor?
Milli Kütüphanenin önemi bana göre çok büyük. Ancak Türkiye’de bu bulutlu bir şeyin gerisinde bir yerlerde. Milli Kütüphane’yi bugün kim yönetiyor, kim ne yapıyor benim haberim yok. Bir süredir Türkiye’de muhatabım bile yok. Fransa Milli Kütüphanesi’nde 2 bin 800 kişi çalışıyor. Düşünsenize neredeyse bir şehir gibi. Milli Kütüphanenin görevi o ülkede üretilen bilgi, sanat, kültürü muhafaza etmek, ebediyen yani her şeyi toplamak ve her şeyi herkese açabilmek. Milli Kütüphanenin yeri ayrı tabi ki fakat halk kütüphanelerinin, okul kütüphanelerinin, üniversite kütüphanelerinin apayrı görevleri var.
Türk Koleksiyonları Bölümü’nde Kadıköy ile ilgili bir eser var mı?
1930’dan kalma Kadıköy’deki Anadolu Kütüphanesi baskısı bir Türkiye haritası mevcut. Ben şahsen Kadıköy’deki underground edebiyatını kütüphanemizde temsil etmek istedim. Poetix dergisi ya da Hikmet Temel Akarsu... Hulki Aktunç da galiba Kadıköylü. Türkiye yayını matbuların sayısı 30 binin üstünde, yani her şeyi hatırlamam imkânsız. Sanıyorum başka bölümlerde başka dillerde Kalkhedon hakkında çalışmalar vardır. Yazma eserlere gelince onlar daha çok Osmanlı dönemine ait. Çağdaş olarak Yaşar Kemal’in kendi el yazısıyla yazdığı bir şiir var. Bir de dün CKM önünde heykelini gördüğüm ve Kadıköylü olduğunu öğrendiğim Nazım Hikmet’in Bulgaristan’da Türkçe olarak basılan kitapları da var. Kendi eliyle Pertev Naili Boratav’a ithaf etmiş, Boratav da onları bize bağışladı. Kadıköy’ün Fransa Milli Kütüphanesi’nde daha çok yer alması için duyarlılığım artmış olarak döneceğim.