Birkaç kuşak Kadıköylü olan Sevsen Aslantepe “Adı Soyadı: Çocuklarının Annesi” adlı ilk kitabında semte ve çocukluğuna dair öyküler anlatıyor
Kaan DERTÜRK
Profesyonel iş yaşamına son verdikten sonra çocukluk hayali olan kitap yazmayı gerçekleştiren Sevsen Aslantepe’nin, kendi deyimiyle “biriktirilmiş öyküler” dediği “Adı Soyadı: Çocuklarının Annesi” Cinius Yayınları’ndan çıktı. 68 yıllık Kadıköylü olan Aslantepe ile Fenerbahçe Khalkedon’da buluştuk kitaba ve semte dair konuştuk.
Anne ve babası, o doğmadan çok önce Kadıköy Vişne Sokak’ta yaşamaya başlayan Sevsen Aslantepe de Kadıköy’de doğmuş ancak babasının işi nedeniyle çocukluğunda sık sık şehir değiştirmiş. Farklı yöreleri tanıyıp zengin bir eğitim alan Aslantepe aldığı eğitimin yaşamında yaptığı etkiyi şu sözlerle dile getiriyor: “1968 yılında İngilizce bilen eleman çok azdı. Bir yandan üniversite eğitimime devam ederken bir yandan işe girdim. Büro yönetimi, tercümanlık gibi işler yaptım. Eğitimli bir kadın olmanın avantajlarını yaşadım.” Sevsen Aslantepe daha sonra Marmara Üniversitesi’nden öğretmenlik hakkı alıp, çeşitli kurumlarda İngilizce öğretmenliği yapmış. Öğretmenlikten emekli olduktan sonraysa Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Uluslararası İlişkiler Vafkı’nda, İngilizce yayınların editörlüğü görevini üstlenmiş. Bu vakıfta yaptığı çalışmayı Sevsen Hanım: “Akademisyenlerin, yabancı dilde çıkacak olan makalelerini düzenleyip, kitaplaştırıyorduk. Uluslararası İlişkiler konusunda literatüre giren yayınlarımız oldu.” diyerek özetliyor.
BAYÜLGEN’İN TEŞVİKİ KİTAP YAZDIRDI
Aslantepe, aktif iş hayatından sonra 2008 yılında edebi çeviriler yapmaya başlamış. İlk yaptığı kitap çevirisi oldukça ses getirince Sevsen Hanım, Okan Bayülgen'in “Makina” programına davet edilmiş. Programda Okan Bayülgen, Aslantepe’ye: “Sizin diliniz ve anlatımınız çok güzel neden kitap yazmıyorsunuz?” diye sorunca Sevsen Aslantepe, çocukluk hayali olan kitap yazmayı gerçeğe dönüştürmüş.
Sevsen Aslantepe, “Adı Soyadı: Çocuklarının Annesi” kitabında çok eski aile fotoğraflarıyla birlikte edebi öyküler anlatıyor. Aslantepe kitabıyla ilgili şunları söylüyor: “Bu kitabın oldukça değişik bir konsepti var. Çok eski aile resimlerimi koydum. Öykülerle ilgili küçük şiirler yazıp, sonra ana öyküye geçtim. Benim kanımca edebiyat, edepten gelir. Edebi olmayan bir yazının edebiyata girmesine yumuşak bakmayan bir insanım. Edebiyat, güzel sanatın bir dalıdır. Güzel sanatlarda çarpık kelimeler olmasını, uygunsuz sahneler anlatılmasını, insanların özeline girip hiç değiştirilmeden yazıya aktarılmasını edebiyat olarak görmüyorum. Benim yazdıklarım daha çok duygusal ve geleneksel edebe uygundur.”
“NOSTALJİ KELİMESİ EKSİK KALIR”
Sevsen Hanım, Kadıköy hakkında görüşlerini de aktarıyor: “68 yaşındayım ama kendimi 108 yaşında gibi hissediyorum. Sağlığım ve aklım yerinde ama 1980 senesinde olan değişim bizim anılarımızı silip götürdü. Burası artık eski Kadıköy değil. Eskiye çok özlem var. Kitabımda olan öykülerde bunu yazdım. Nostalji kelimesi benim lügatımda eksik kalıyor. Benim özlemimin içinde pişmanlık var. Nostaljide pişmanlık yoktur. Nostalji, olumlu bir kelimedir. Niye böyle oldu? Neden kendi geleneklerimizi koruyarak gelişemedik? Bu sorular hep aklımı kurcalıyor ve bu üzüntüden kurtulamıyorum."