'Sanat tedavi eder'

Kadıköy’de ‘Entropi Sahne’ adıyla bir tiyatro kuran oyuncu Yurdaer Okur, “Kadıköy halkıyla iç içe olacak bir yer burası. İyi oyunlar sergileyeceğiz. Herkesi bu uzun vadeli serüvene davet ediyoruz” diyor

05 Mayıs 2016 - 14:27
Gökçe UYGUN
Alternatif tiyatroların merkezi haline gelmeye başlayan Kadıköy, yeni bir mekâna daha kavuştu; Entropi Sahne… ‘Karadayı’ adlı diziyle daha geniş kitlelerce tanınan oyuncu Yurdaer Okur’un ‘konservatuardan beri hayali olan’ bu tiyatro adını, Entropi yasası (düzensizlik yasası), Pi sayısı ve üzerinde bulunduğu Piri Çavuş Sokağı’nın adından esinle almış. 2016’nın 27 Mart’ında yani Tiyatrolar Günü’nde açılan Entropi’yi ziyaret edip, Genel Sanat Yönetmeni Yurdaer Okur ile konuştuk.
Burası hayalinizdi, nasıl gerçek oldu?
Konservatuardan beri hayalimdi evet. Bir tiyatro sahibi olmak aslında her oyuncunun hayalidir. Bir oyuncunun, dizilerden kazandığı parayı, bir ticari kaygı gütmeden bir tiyatroya yatırması sık rastlanan bir durum değil. Bunu yapanlara biraz tuhaf bakıyorlar…
Karadayı dizisinden kazandıklarınızı buraya harcadığınız söyleniyor…
Biraz öyle oldu. Diziler olmasa bu hayal olarak kalırdı çünkü hepimizin ekonomik koşulları ortada…
“Tiyatro kendini çevirir ama tiyatrodan para kazanamazsınız” demişsiniz. Bunu göze alarak bu işe girmiş olmalısınız.
Evet, uzun vadeli düşünerek girdim. Bu sahne, ticari bir yer değil. ‘Çok para kazanalım’ diye açmadık burayı. Her şeyin hızla tüketildiği zamanda, sanat aslında insanın kendi kendini tedavi yöntemi. Televizyon piyasasında kirleniyoruz, kendimizi tedavi edecek yer ise sahne. Bu olmasa çok çabuk tüketiriz kendimizi.
Televizyon dizilerinde oynamaktan hoşnut değil misiniz?
Keşke belli sürelerde olsa da ailemize, dostlarımıza, tiyatroya daha fazla zaman ayırabilsek… Belli bir süre sadece tiyatro ve sinemayla ilgilenmek istiyorum. Televizyondan biraz uzak kalmam gerektiğini düşünüyorum, benim asıl işim sahne çünkü. Öte yandan diziler olmasa da burayı yaşatamayız.
Entropi adını nasıl buldunuz, bunu tiyatroyla nasıl bağdaştırdınız?
Entropi, düzensizlik yasası demek. Fizik, teoloji, felsefede ele alınan bir konu. Esasen sanata çok bulaşmış bir kavram değil ama dolaylı olarak benzeşen yanları var. Entropi der ki; ‘Dünyada her şeyi düzensizliğe doğru gider’. Gerçekten de öyle bir çağda yaşıyoruz, her şeyin bir ömrü var. Sonra çürüme başlar. Bu bozulmadan sanat da nasibini alıyor. Fakat her bozulma da aslında yeni bir oluşumun müjdecisi. Evrende bazı türler yok olurken yeni türler ortaya çıkıyor. Bu sanatta da öyle. Ve bu farkındalığı ancak sanat üzerinden sağlayabiliriz. Tiyatro, geleceğe dair söz söyleyebildiği için bu zamana kadar var oldu hayatımızda. Her şey bu kadar hızlI tüketilmesine rağmen tiyatroya her zaman ihtiyacımız olacak. Biz de tüm bu bozulmaya karşı tiyatro ile bir farkındalık yaratmak niyetindeyiz… O çürümeye bir karşı duruş olduğumuz için ismimize ‘Entropi’ dedik.
Oyunlarınızı da bu anlayışla seçeceksiniz sanırım…
Tabi. Her oyunun mutlaka bir cümlesi olacak. Klasik ‘tiyatro salonu’ anlayışından da farkı bir durum var burada. Değişen dünya düzeniyle birlikte çağdaş sahneleme yöntemleri de öne çıktı. Artık fabrikada, otelde, yolda, sokakta her yerde tiyatro yapılabiliyor. Özellikle de sokakta olması lazım. İnsanlar artık alışveriş merkezlerine sokuşturuluyorlar. Çoğu AVM’de sahne, sinema var ama sanat asıl besinini sokaktan alır. Biz de bu amaçla böyle bir sokakta, küçük bir tiyatro açmak istedik. Çünkü hayatın daha fazla içinde olmak gerek. Bu sokakta çocuklara, eski Kadıköy sakinlerine, esnafa temas edebiliyoruz.
l Entropi sadece bir tiyatro sahnesi olmayacak sanım. Başka neler planlıyorsunuz?
Kalıcı ve geleceğe kalan bir tiyatro yapalım istedik. Bina olarak küçük olabilir ama etkisi büyük olacak diye düşünüyorum. Burası tiyatro haricinde başka sanat dallarında üretim ve sergilemenin yapılacağı bir yatarım alanı. Buradan oyuncular yetişmesi, o oyuncuların başka yerlerde sahneye çıkması, yapacağımız çocuk oyunlarıyla on binlerce çocuğa ulaşması… Bir ‘radyo tiyatrosu’ kuracağız burada. Kendi oyunlarımızın metinleri ve klasik eserlerin metinlerini -özellikle görme engelliler için- yayınlayacağız. Burada ayrıca nitelikli konserler, ücretsiz film gösterimleri de düzenleyeceğiz.

“KADIKÖY’E BİR KATKI DA BİZDEN”
Kadıköy, diğer tüm semtlerden farklı. İnsan ilişkileri henüz yozlaşmamış durumda. Aslında şiddetli bir entropiden nasibini alıyor ama iyi belediyecilik yapılarak durumlara zamanında müdahale edildiğini düşünüyorum. Burası, esnaflık, kardeşlik, akrabalık, komşuluk ilişkilerinin sıkı olduğu bir yer. Hala o eski İstanbul’u yaşatmaya çalışan mahallerden oluşan çok hoş bir ilçe. İstanbul’un en rahat ettiğim yeri, o yüzden burada (Suadiye) yaşıyorum. Tiyatro hayalimizi de burada gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız işlerle, duruşumuzla bir katkı da biz sunuyoruz Kadıköy’e. Sağolsunlar Piri Çavuş Sokak sakinlerinden çok destek alıyoruz. Bu kadar barın olduğu bir yerde, kar amacı gütmeyen tiyatro binasının olması büyük bir kültür hizmeti. Sokak sakinlerine bir oyun oynadık, çok beğendiler.

ARŞİV