“Küçük Psikoloji Oyunları” adıyla, barlarda tek kişilik gösteri yapan psikolog Ferhat Aydın, “Elimizde biralarla rahat bir ortamda psikoloji muhabbeti yapalım. Psikolog da rahatlasın siz de...” diyor
Gökçe UYGUN
Ülkenin her yerinde bombaların patladığı bugünlerde, neredeyse tüm kültürel sanatsal etkinlikler bir bir iptal edilirken, belirtildiği tarihte gerçekleştirilen bir etkinlik olu Kadıköy’de; 18 Mart Cuma akşamı Bağdat Caddesi’ndeki Ahbap adlı barda yapılan “Küçük Psikoloji Oyunları” adlı gösteri. Tek kişilik bu psiko-gösteriyi düzenleyen kişi ise ODTÜ mezunu bir psikolog olan Ferhat Aydın.
Nam-ı diğer “Bar Psikoloğu” olan Aydın, “Yıllardır barlarda mutsuz insan dinledim. Şimdi anlatma sırası Bar Psikoloğu’nda…” diyerek kendisine sıkça soruların soruları toplu halde yanıtlamak için barlarda sahne almaya başlamış. “İnsanlar psikologa gitmiyorsa/gidemiyorsa psikolog insanlara gitsin” düşüncesinden yola çıkan Aydın; İzmir, Ankara, Eskişehir gibi kentlerde son bir yıldır pek çok gösteri gerçekleştirmiş. Marmaris’te yaşayan Ferhat Aydın ile Kadıköy gösterisi öncesi ‘psikolojik bir muhabbet’ yaptık.
Gösterinin içeriğinden bahseder misiniz?
İlk kısımda gözlemlerimi, bilgilerimi aktarıyorum, espriyle harmanlanmış hap bilgiler veriyorum. Psikolojiyle ilgili bir kültür yaratmaya, insanları ihtiyaçları varsa psikoloğa gitmeye teşvik etmeye çalışıyorum. İkinci kısımda da seyircilerin ‘Hep bi psikoloğa şunu sormak istemişimdir’ dediği sorularına cevap vermeye çalışıyorum.
Bu yaptığınız ne kadar etik?
Burada terapi yapıyor iddiasında olsaydım çok sakattı. Öyle değil. İnsanlara terapiye ihtiyaçları olup olmadıklarını anlayabilmeleri için bilgi veriyorum sadece. Psikoloğa gitmeye çekinen insanlara yol açıcı oluyor bu gösteri.
Yaklaşık bir yıldır sahnelerdesiniz. İnsan ruhuna dair gözlemlerinizi paylaşır mısınız?
İnsanlara her zaman dert olan iki konu var; ilişkiler ve onaylanma/kabul görme isteği… Özellikle 85 sonrası kuşak, bireysellik ile ilişki yaşama dinamiği arasında kararsız. Kendini yeterli görmeme de insanların ortak kaygısı. Sen kendini kabul etmediğin sürece boşa kürek çekersin. Etraftan aldığın övgüler de seni doyurmayacak aslında. İnsanların kendisiyle olan iletişimi mühim. Özgüven kavramı çok pohpohlandı ama bize lazım olan özşefkat.
Son zamanlarda ‘kişisel gelişim uzmanları’nca ‘mutluluk’ kavramı çok yüceltiliyor…
Sağlıklı insana gerekli olan ‘her zaman iyi, mutlu hissetmek’ değil. Her şeyi hissedebilmek; acıyı da mutluluğu da kaygıyı da…
Psikologlar niye bu kadar pahalı?
Bu kadar pahalı olmasını asıl istemeyen yine biz psikologlar, psikiyatrlar. Bakın bir terapist haftada dört günden fazla çalışmamalı, günde dörtten fazla danışan almamalı çünkü o da bir insan neticede. O terapistin de bir terapiye gitmesi gerek. Tabi tüm bunlara ofis masrafları vb de eklenince fiyatlar böyle oluyor. İnsan ile çalışan bir meslek dalı olduğu için, terapistin ekonomik kaygısının olmaması lazım. ‘Psikolog ne yapıyor ki, dinliyor, saatine 300 lira alıyor!’ deniyor. Öyle değil işte. Kaldı ki İstanbul’da 180-200 liraya iyi bir terapiste gitmek mümkün. Ciddi bir rahatsızlığın varsa yaklaşık bir ameliyat parası olan 800 lirayı da gözden çıkarmak gerek. Ancak seansı 1000 lira olan terapistlerin olması da çok absürt! Suistimal bu.
ACILARLA YÜZLEŞMEK...
Ülkemizdeki olaylardan dolayı herkes korkulu, endişeli ki bu oldukça normal. Zira hayatta kalmak en temel dürtümüz. Son 6 aydaki 3 patlamadan aslında yüzbinlerce kişi etkilendi. Sadece saldırılarda ölenler ve yakınları değil, sosyal medyadan olayı
yakinen takip edenler de ikincil travma yaşıyor.
Türkiye’de geçmişten bugüne yaşanan onlarca toplumsal acının hiçbiriyle yüzleşmedik ve o yüzden de yeni travmalar yaşamaya devam ediyoruz maalesef. Bunun tek bir çözümü var; dile gelmesi, paylaşılması, konuşulması lazım. Ve psikiyatrist Dr. Agâh Aydın’ın dediği gibi örgütlenmek gerek. Peki, örgütlenmeyi engelleyen bir sistem varsa ne yapacağız? Şu an olduğu gibi, aramızda konuşarak duygusal mastürbasyon. Bugünkü gösteriyi ben bilerek iptal etmedim. Çünkü birlikte olmaya, konuşmaya ihtiyacımız var…