Türkiye’nin 10 bin kilometresini, beş parasız gezen, geçtiği yerlerde sosyal sorumluluk projelerine imza atan Kadıköylü gazeteci Hasan Söylemez, deneyimlerini kitapta topladı
Gökçe UYGUN
Kadıköy’den yola çıktı. 8 ay boyunca 10 bin kilometre Türkiye’yi bisikletle dolaşarak Kadıköy’e geri döndü. Şehir hayatından kaçmak istiyordu. Peki, yollarda neler yaşadı, neler gördü? Kadıköylü gazeteci Hasan Söylemez anlatıyor.
• Bir gün istifa ettiniz ve kendinizi yollara vurdunuz. Niye?
Şehir hayatı insanın duygularını köreltiyor, robotlaştırıyor. Özüme dönebilmek, doğaya ve tabiata dokunabilmek için üzerime hiç para almadan bir yolculuk yapmam gerektiğini hissettim.
• Parasız yolculuk yapılabiliyor muymuş?
Kesinlikle! Cebimde tek kuruş para yoktu ama hayatımın en güzel anılarını bu turda yaşadım. İnsanlar kafalarında bir para duvarı örmüşler, yapmak istedikleri her şey o para duvarına çarpıyor. Ben de bu yolculuğu yaptıktan sonra insanların kafasındaki o para duvarını yıktım. Para olmadan da mutlu olunabileceğini görmelerini sağladım.
• Bisikletle 10 bin km yapmak zor muydu?
Hayatımda hiç bisikletim olmamıştı. Sahip olduğum ilk bisikletle, 3 hafta sonra Türkiye turuna çıktım! Ben, bisiklet kullanmayı bile doğru düzgün bilmeden, 5 parasız halimle Türkiye’yi dolaştıysam, isteyen herkes de yapabilir.
• Yola çıkmaya kararı verdiğin yer Moda’ymış. Kadıköy’den ayrılmak zor oldu mu?
Sadece Kadıköy’den ayrılmadım ki, her yerden ayrıldım. (gülüyor) Kendimi Kadıköylü, Muşlu, Ankaralı vs. olarak görmüyorum, Türkiyeli olarak görüyorum ama ikametgah adresim Kadıköy. Ama Kadıköy’ü çok seviyorum, eğer yeniden doğarsam yine burada doğmak isterim.
“BU BİR GEZİ KİTABI DEĞİL”
• Yolculuğu 2010-2011 arası yaptınız. “Hayata Yolculuk” adını verdiğiniz kitabı yazmak için neden 4 yıl beklediniz?
Bu 4 yılda kendimi dinlemek, yaşadıklarımı sindirmek, demlemek istedim.
• Kitapta neler anlattınız?
Bir adamı 5 parasız olarak yollara düşürmeye sevk eden nedenleri, yolculuk esnasındaki yaşadıkları ve ruh hallerini. Bu bir gezi kitabı değil. ‘İnsan’ı ve duyguları yazdım. Kitabı kendilerini görecekler, korkularıyla yüzleşecekler. Eğer korkularımızla yüzleşemezsek o karanlık tünelleri aydınlatarak ilerleyemeyiz.
• İnsanlara cesaret aşılmak istiyorsunuz.
Cesur olsunlar, hayallerini ertelemesinler! Ellerindeki fırsatlarla yetinip bir an önce hayallerinin peşine doğru yol alsınlar.
• Tur boyunca yürüttüğünüz sosyal sorumluluk projesini de anlatır mısınız?
Yolculuk esnasında gittiğim yerlerde fotoğraf çekip, fotoğraf sergisi yapıyordum. Sergiden gelen gelirleri de o bölgenin sıkıntılarına yönelik dernek, vakıf ve ihtiyaç sahiplerine bağışlıyordum. Örneğin Çernobil nedeniyle kanser hastasının çok olduğu Karadeniz’de, Kanser Umut Vakfı’na bağışladım.
“BU HEPİMİZİN YOLCULUĞUYDU”
• Bireysel yolculuğunuz, toplumsal faydaya da dönüşmüş...
Evet, bu sadece benim yolculuğum değil, hepimizin yolculuğuydu. Binlerce insanın hayatına dokundum, sadece benim hayatım değişmedi ki! İnsanların mutsuzluklarından mutluluk yaratmıyorum, insanlarla karşılıklı mutluluk duyunca mutlu oluyorum. Mutluluğun, paylaştıkça çoğalacağına inanıyorum.
• Gitmeden önceki Hasan ile döndükten sonraki Hasan arasında nasıl farklar oldu?
Sabırsız, sinirli ve gergindim. Şehir insanındaki sıkıntıların aynıları bende de vardı. Yolculuk sonrası hayata pozitif bakmayı, paylaşmayı, daha fazla gülmeyi, en basit düzlemde mutlu olmayı öğrendim.
• Mutluluk öğrenilebilir bir şey diyorsunuz…
Elbette! Artık içimde kocaman bir Pollyana var. (gülüyor)
AĞZIYLA KUŞ TUTTU!
Başıma çok ilginç şeyler geldi. Mesela bir gün bisikletle giderken birden ağzımın ortasına sert bir yumruk yedim! Meğersem bir serçe kuşuymuş. Biraz okşadım, uçtu gitti. Hayatım boyunca unutamayacağım anlardan biriydi; ağzımla kuş tutma deyimini hayata geçirmiş oldum. O yüzden insanlar da yola çıksınlar, ağızlarıyla kuş yakalasınlar. (gülüyor)