Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencileri Südor’lar: “Gerçek sanatla hocamız Bedri Rahmi sayesinde tanıştık. Sanatın özgür olması gerektiğini bize O öğretti.”
Aysel KILIÇ
Caddebostan Kültür Merkezi, geçtiğimiz günlerde değerli iki ressamı ağırladı. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencileri Gülseren ve Teoman Südor, “Yaratılış Öyküleri” başlıklı resim sergileriyle Kadıköylülerin konuğu oldu. Serginin küratörlüğünü de sanatçı kızları Telga Südor Mendi yaptı. Rönesans resminin renk, biçim, teknik, ışık ve derinlik kavramlarını yapıtlarına yansıtan sanatçıların sergilerinde birbirinden renkli resimler yer aldı. Gülseren Südor’un resimlerinin öznesi ağırlıklı olarak kadındı. Teoman Südor ise konularını özellikle dağlar ve bulutlar ile taçlandırdığı mitolojik anlatılardan seçmiş. Gülseren ve Teoman Südor’ların sergisine sanatseverler yoğun ilgi gösterdi. Gazete Kadıköy olarak biz de serginin açılışındaydık. Usta ressamlarla hem resimlerini konuştuk hem de onlara hocaları Bedri Rahmi’yi sorduk.
HEM RESİMLE HEM AŞKLA TANIŞMA
Gülseren ve Teoman Südor, Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi’ne girdiklerinde henüz 20’li yaşlardaymış. İki genç, hem sanatla hem de birbiriyle tanışma şansını bu atölyede yakalamış. “Bugün tanışmamızın 50. yılı. Serginin açılışının bu güne denk gelmesi de ayrı bir mutluluk” diyor Gülseren Südor. Sanatla “gerçek anlamda” Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi'nde tanıştıklarını söylüyor Südor ve ekliyor :“Çünkü Bedri Bey’in bize öğrettikleri okullarda öğretilenden çok çok fazla. Orada olmak bir ayrıcalıktı her zaman.“
“NOTLARINI HALA SAKLIYORUM”
Gülseren Südor, Bedri Rahmi’nin sanatçı yönünün eşsiz olduğunu vurguluyor: “Rahmi Bey, şairliği, yazarlığı, ressamlığıyla diğer hocalardan ayrılıyordu. Kendine özgüydü ve özgürdü. Biz öğrencilerini de özgür bırakırdı. Özgürken daha iyi üreteceksiniz diyordu. Hocamı çok iyi dinler ve söylediklerini defterime not ederdim. Notlarını hala saklıyorum. Bugün o notlara baktığımda, Bedri Bey çağdaş sanatı 50 yıl önce nasıl yakaladı diye düşünüyorum. Ölümünün üzerinden geçen bunca yıla rağmen, günümüzün genç sanatçılarından bile çağdaş. Ondan aldığımız vizyonla bugünlere geldik. Sadece biz değil, baktığımızda tanınan ressamların çoğu Bedri Bey’den mezun. Çünkü O sanatın bir yaşam biçimi olduğunu öğretti bize. Hayatınızı resim yaparak kazanın, sanatın peşini bırakmayın, derdi.”
“SANAT ÖZGÜR OLMALI DERDİ”
Teoman Südor anlatmaya başlıyor hocaları Bedir Rahmi’yi: “O müthiş bir hocaydı. Her şeyden önce bize resmi öğretti, ressam olmayı anlattı. Resimle bütünleştik. Artık hiçbir zaman bırakamayız. Tabuta girerken bile yanımda fırçalarımla gitmek isterim(gülüyor). Akademi eğitimimizin ardından uzunca bir süre İtalya’da yaşadık. Onun gibi bir insan, onun gibi bir hoca görmedik” diyor ve ekliyor : “En önemlisi de öğrencilerini özgür bırakmasıydı. Sanatın özgür olması gerektiğini hep söylerdi.”
“KURU FASULYE- PİLAV YEDİK”
Gülseren Südor sözü alıyor ve devam ediyor: “Hoca öğrenci ilişkimiz de mükemmeldi. Öyle bir hocaydı ki, mutlu günümüzü de unutmadı. Teoman’la evleneceğimizi öğrendiğinde, bizi Akademinin karşısındaki bir esnaf lokantasına yemeğe götürdü. Meyhane lokanta karışımı bir şey. Kuru fasulye- pilav, yanında Marmara Şarabı. Çok zayıfım diye, bana iki tabak pilav iki tabak da kuru fasulye yedirdi (gülüyor). Ne zaman kuru fasulye-pilav yesem hocamı hatırlarım.
KADIN VE ÖZGÜRLÜK TEMASI
Gülseren Südor’un resimlerinde ağırlıklı olarak kadın teması var. Bu nedenle serginin “8 Mart” haftasına denk gelmesi de resimleri daha anlamlı kılıyor. “Kadını resmediyorum; çünkü bugün kadın ötekileştiriliyor, itilip kakılıyor. Çağlar boyunca, özellikle Anadolu topraklarında, kadın tapınılası tanrıçalarken, bugün bu kadar itilip kakılması, tacize uğraması, dayak yemesi, öldürülmesi çok rahatsız edici” diyor Gülseren Südor ve ekliyor: “Sadece kadını değil, doğayı da resmediyorum. Doğanın dengesizliği, insanların doğaya yapıp ettikleri beni etkiliyor.”
TELGA: SANATLA İÇİÇE BÜYÜDÜM
Gülseren ve Teoman Südor’la sohbetimize kızları Telga da eşlik etti. Telga Südor Mendi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Bölümü’nde okumuş ardından Norveç’te resim ve iç mimarlık alanlarında mastır yapmış. Kadıköy Yeldeğirmeni’nde atölyesi olan Telga, aynı zamanda öğretim görevlisi. “Sanat çevresinin içinde doğmuşum. Bu nedenle sanatla hep iç içe yaşama şansım oldu” diyor ve devam ediyor: “Annemle babamın küratörlüğünü yapmak, bana daha büyük bir sorumluluk yükledi. Hiç hata yapmamam gereken bir sorumluluk. Bu sorumluluğu aldığım için mutluyum.”