Bu yıl 11.’si düzenlenen Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, 26 Kasım – 2 Aralık tarihleri arasında Beyoğlu Atlas 1948 ve Kadıköy sinemalarında gerçekleşecek.
Bu yıl film gösterimleri her yıl olduğu gibi Türk ve dünya sinemasından seçilmiş, ana temaları adalet olan filmlerden oluşuyor. Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nda 10 film yarışacak. Adalet Terazisi bölümünde dünya sinemasının seçkin örneklerinden 16 film yer alacak, adalet temalı kısa filmlerin oluşturduğu belgesel seçkilerinde ise 6 film gösterime sunulacak.
Festivalde, Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nın jüri başkanlığını, yönetmen, yapımcı ve oyuncu Niki Karimi yapacak. Jüri, Bulgaristan'dan Sofia Meetings yöneticisi ve yapımcı Mira Stalevave, Ukrayna'dan Liev Uluslararası Film Festivali Molodist'in program yöneticisi Bohdan Zhuk, Türkiye'den oyuncu Mehmet Aslantuğ ve yönetmen Pelin Esmer'den oluşuyor.
“ŞİDDETİN YÜZÜ”NÜ KADINLAR ANLATIYOR
Festivalin öne çıkan filmlerinden biri ise “Şiddetin Yüzü”. Erkeklerin kezzap, asit gibi kimyasallarla saldırdığı üç kadının yaşadıklarını, karşılaştıkları zorlukları ve taleplerini anlatan “Şiddetin Yüzü” belgeseli, dünya prömiyerini 26 Ekim’de İtalya’da Sguardi Altrove Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde yaptı. 26-28 Kasım’da İsveç’te 12. Sama Uluslararası Film Festivali’nde, 27 Kasım’da Kanada’da Human-Environment Care Film Festivali’nde gösterilecek olan belgesel, 11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde seyirciyle buluşacak. Avrupa yakasındaki gösterim 26 Kasım’da Atlas 1948 Sineması’nda, Anadolu yakasındaki gösterim ise 28 Kasım’da Kadıköy Sineması’nda saat 12.00’de gerçekleşecek.
Belgeselin yönetmenleri Esra Açıkgöz ve Kenan Özer, amaçlarının kadınlara söz hakkı vererek, yaşadıklarının görünür olmasına katkı sağlamak olduğunu belirtiyor. Açıkgöz, belgeseli çekmek için yola çıkış nedenlerini, “Bu belgesel, erkeklerin acımasız saldırılarına, işkencelerine rağmen hayatlarına devam etmeyi başaran, taleplerini dillendirme cesaretini gösteren kadınların anlatısı. Belgeselde üç kadın var ancak aslında hepimizin, milyonlarca kadının kaygısı ve kavgası aynı zamanda. Kadına yönelik erkek şiddetiyle ilgili her konunun çok konuşulmasını, tartışılmasını önemsiyoruz. Bizi harekete geçiren itekleyici güç de zaten bu oldu.” diyerek anlattı. Özer ise, belgesel kapsamında kadınların öne çıkan taleplerini şöyle özetledi: “Kimyasal saldırıya uğrayan kadınlar için hayati ameliyatlar devlet tarafından yapılıyor. Ancak yüz ve bedenlerinde oluşan tahribatla ilgili estetik operasyonları, lüks olarak görüldüğü için karşılanmıyor. Türkiye’de bu suçu işleyenler, yaralamadan yargılanıyor ve ortalama sekiz yıl ceza alıyor. Bu da en fazla iki yıl cezaevinde kalmaları demek. Yaralanan kadınlar için ücretsiz estetik ameliyatların yapılması, suçluların öldürmeye teşebbüsten yargılanması ve kadınlara istihdamda öncelik sağlanması kadın örgütlerinin talepleri arasında.”