Akmar, 90'lar ve rock...

Kadıköylü genç iki sinemacının çektiği ‘’Sar 90’a’’ belgeseli, 90’lar Türkiyesi’ni rock kültürü üzerinden anlatıyor

18 Mart 2016 - 09:51
Gökçe UYGUN
Sanat hayatı yansıtır. Bir ülkenin herhangi bir dönemindeki siyasal ve toplumsal ahval, o toprakların sanatına da yansır. Bu düşünceden yola çıkan iki genç sinemacı, Türkiye’nin 90’lı yıllarının rock müziği üzerinden okumasını içeren bir belgesel çekti. Erdal Akmaz ve Umut Can Sevindik tarafından kurulan Sokak Lambası Film Prodüksiyon tarafından yapılan “Sar 90’a”  belgeselinin çekimleri tamamlandı.
 90’ların rock dünyasını, o dünyanın buluşma merkezlerinden Akmar’ı ve alttan alta da dönemin Türkiyesi’ni anlatan belgeselde, Bulutsuzluk Özlemi, Kesme Şeker, Moğollar, Yaşar Kurt  gibi 90’lar rock döneminin efsane müzisyenleri olan 35 kişiyle yapılan röportajlar, müzikolog, müzik yazarı gibi uzman kişilerin görüşler ile arşiv görüntüleri yer alıyor.
Belgeseli, ‘’cayır cayır yanan rock kültürü üzerinden 90’ları okumaya çalıştık’’ diyen Kadıköylü yönetmeni Erdal Akmaz’a sorduk.
Belgesel fikrinin nasıl ortaya çıktığını öğrenelim önce.
90'ların, 80 darbesinin uygulama alanı olduğu bir dönem. İç savaş, değişen sosyolojik yapı, batan bankalar, krizler… O dönem orta direk ailelerin toplumsal dönüşümü başladı. Periferi bölgelere taşınmaya başladılar ve buralarda muhafazakar ve hatta ‘gerici’ diyebileceğimiz bir mahalle kültürüne entegre olmaya çalıştılar. Onlar entegre olmaya çalışırken, onların çocukları da –mecazen- kayboldu. Biz o kayıp kuşağın peşinden koşuyoruz. O kuşağı en son Gezi’de gördüm, öncesinde yoktular hiç. O zaman cesaret ettiler çıkmaya. Fikir esasen buradan çıktı.
Ve 90’ları anlatmaya karar verdiniz. Neden rock müzik üzerinden peki?
Türkiye’deki sanat çok sıkıcı bence. Sürekli aynı temalarda dönüp duruyor, acı estetize ediliyor. Bence artık 80 darbesi konuşulmasın. 80 yıl önceki acılar yerine onun sonuçları ve çocukları konuşulmalı. Biz bu belgeselde, bir dönemi zeki, cesaretli rock çocuklarıyla beraber anlatmaya cesaret ettik.
90’lar nasıldı sizce?
90'larda herkes disko topu gibi rengarenk değildi. Yazın ortasında bile giydikleri postallarıyla, siyah tişörtleriyle, deri ceketleriyle sert çocuklar vardı. Gençliğinde ispanyol paça pantolonlarıyla, uzun saçlarıyla takılan Ferdi Tayfur'cu babalar, bu çocuklar saç uzattığında cephe aldılar. Padişahların bile küpe taktığı bu topraklarda bu çocuklar küpe takınca olay oldu. Bugün bazı şeyler normal geliyorsa, tarzları ve felsefelerini özgürce yaşayabilmek için evde, okulda, işte verdikleri kavgalarla 90'ların rocker çocukları sayesindedir.
Neleri anlatıyorsunuz Sar 90’a da?
İyiler ve kötülerin nostaljik savaşını değil; gerçek ve kulaklarımıza kelime anlamıyla küpe olmuş hikayeleri… Milenyumdan umutlanan bir kuşağın bazen underground, bazen de ana akım olmuş; fakat her daim ‘saran’ hikayesini izletmek istiyoruz.
90’lara özlem var mı belgeselin ruhunda?
Hayır, 90’lar övücülüğü yapmadık. Dönemin çocuklarının verdiği tepkiler üzerinden, ‘90’larda neler olmuştu?’ sorusuna yanıt aradık. Zaten, bugünü anlamayıp sadece eskiye ‘ne güzeldi…’ demeyi, 90’lar nostaljisi yapmayı doğru bulmuyorum pek.
Görüştüğünüz dönemin müzisyenlerine dair ortak izleniminiz nedir?
Şuan çıldırmıyorlarsa, o dönem üretebildikleri içindir...
Günümüz rock ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz, 90’lar ile kıyaslayınca?
Yüzyüzeyken Konuşuruz, Son Feci Bisiklet gibi değişik isimli, yalnızlığına gömülmüş kent ozanları kültürü oluştu. ‘Bu hayat bana göre değil. İster saçma ister apolitik. Ben bunu söylerim. İster dinle ister dinleme’ argümanını edinen gruplar var artık. Bir de 90’lara bakın. Mesela Bulutsuzluk Özlemi’nin ‘Beynim Zonkluyor’ diye bir şarkısı var. ‘Üretmeliyim’ diye çabalıyor adam. Bu adamın kaygısıyla, bugünkü kaygısızlık arasındaki farka bakın…
Seyirci belgeseli nasıl izleyebilir?
Mayıs’ta İstanbul’da iki gala yapmak niyetindeyiz. Biri Kadıköy’de olabilir.  35 kişi ile yaklaşık her biri 1 saat süren görüşmeler yaptık. Haliyle elimizde malzeme çok. Her bölümü ayrı konulu, 45’er dakikalık 5-6 bölümlük bir dizi belgesel yapmayı düşünüyoruz. Ama önce festivallere katılmak için 90 dakikalık bir seçki yapacağız.

Akmar ruhu…
Akmar’ın o meşhur sarı tabelasını bilirsiniz, çok eskidir. O tabelanın altındaki hikayeler…90’larda Akmar bambaşka idi, şimdi bambaşka. Şuan saçma sapan bir yer haline getirildi. Mekan- bilinç ilişkisi önemli. Bizde kent hafızası yok. Çocukluğumdaki pek çok yer bugün artık yok. Akmar da fiziken ayakta ama ruhunu kaybetti.

 

ARŞİV