CKM Sanat Kütüphanesi’nin konuğu olarak Kadıköylüler’le buluşan gazeteci-yazar Altan Öymen sıcak bir söyleşi yaptı, ardından kitaplarını imzaladı.
Gül SÖKMEN
Gazeteci-yazar Altan Öymen, 25 Ocak Cumartesi günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) Kadıköylüler’le buluştu. CKM Sanat Kütüphanesi sorumlusu Sedef Narçın’ın düzenlediği bu söyleşide Öymen, “Ve İhtilal” adlı dördüncü kitabını, bu kitabıyla birlikte yakın siyasi tarihimizi anlattı.
Saat tam 15.00’de salona gelen Öymen, her zamanki dakikliği ile “Benim saatim 15.00, sizin saatlerinizde aynıysa konuşmaya başlayalım” diye girdi söze.. Daha önce yazdığı “Bir Dönem Bir Çocuk”, “Değişim Yılları” ve “Öfkeli Yıllar”dan kısa bir özet yaparak, 1935’ten (yani kendini bildiği günden) başlayarak tanık olduğu siyasi hayatı anlattı, tabii kitaptaki gibi kendi anılarına da yer vererek. Örneğin Atütürk’ü ilk gördüğünde hayal kırıklığına uğradığını, Ulus’tan her geçtiğinde selam durduğu Atatürk’ün heykeline hiç benzemediğini, herkesin üzerinde biri olmadığını görünce şaşırdığını anlatarak, “Sonra babam boyunun çok uzun olmadığını yaptığı işlerle büyük bir insan olduğunu anlattı bana” dedi.
(Bu arada Altan Öymen’in cep telefonu çaldı. “Kapattım sanmıştım yine beceremedim. Bizim zamanımızda cep telefonu mu vardı?” diyerek izleyicilerden özür diledi.)Öymen’in sözleri izleyiciler tarafından alkışlandı.
Son kitabı “Ve İhtilal”i, Demokrat Parti ve Menderes hükümetinin 10 yıllık icraatını anlatırken zaman zaman günümüz hükümetine de göndermeler yapan Altan Öymen o günleri şöyle anlattı, “Başta Menderes ve hükümeti de demokrasinin gelişmesi için çalışmışlardı, muhalefetteyken eleştirdikleri her şeyi yaptılar. Ancak 1954’den sonra her şey değişti. Kendi koydukları basın kanunu, hâkimler kanunu başta olmak üzere demokrasi adına yaptıkları tüm demokratik uygulamaları adeta geri aldılar. Çünkü egoları tavan yapmıştı ve tahammülsüzlükler başlamıştı. 1960 ihtilâlı anlatırken, gerçekler hep idamın gölgesinde kaldı. O idamlar keşke olmasaydı, sonuçları kötü oldu. Elbette kimse idamları onaylamaz, olmamalıydı. Ama gerçekler de bu idamların gölgesinde kalınca o yıllardaki antidemokratik uygulamalara kimse değinmedi. Ben gelecek nesillere o dönemleri anlatmaya çalıştım. Bence herkes yaşadığı dönemi yazmalı. Rahmetli Adnan Menderes çok yanlışlar yaptı ama grubu içinde kendisine karşı gelenler, kendi bakanları hatta genel başkanları için bile gensoru verenler vardı. Bu gün böyle bir şeyi olabilir mi, mümkün mü?”
Altan Öymen’e elbette “Nagehan Alçı” sorusu da soruldu. Öymen, gülerek “Dayanmaya gayret ediyorum. Zaman zaman kendime soruyorum ‘bu yaşta ne işim var’ diye, eşim dostum da aynı şeyi söylüyor. Ama galiba iyi yapıyorum, birilerine bir şeyler anlatıyorum” diye yanıtladı bu soruyu.
Söyleşiden sonra Altan Öymen, Kadıköylülere kitaplarını imzaladı.