Bir cuma akşamı Müze Gazhane’nin salonlarından birinde toplanmış bir grup edebiyatseveriz. Ben de kedisever bir gazeteci olarak bu seferki teması kedi olan etkinliğe katılıyorum, hem muhabir hem kedici edebiyatsever sıfatlarıyla. Kedilerden konuşuyoruz Kadıköy, -namı diğer Kediköy’de-. Katılımcılar okudukları bir kitaptan kısa kısa bölümler paylaşıyorlar. Sonrası beyin fırtınası şeklinde ilerleyen bir sohbet. Mesela kedileri neden seviyoruz, kediler sahiplenilebilir mi, kediler nankör mü? Kafa açıcı bu etkinlikten zihnime en çok kazınan cümle ise, bir katılımcının bir eserden aktardığı “Kediler konuşabilselerdi, konuşmazlardı!” oluyor.
HER HAFTA BİR TEMA
Başa saracak olursak; bu etkinliğin adı “Altını Çizenler Kulübü”. Kültür, sanat ve yaşam ile ilgili üretim ve paylaşımlar yapan “fugamundi” topluluğunun organize ettiği bu kulübün moderatörlüğünü Büşra Küçük yapıyor. Kendisi ergen ve yetişkinlerle çalışan bir psikoterapist olan Küçük, aynı zamanda çeşitli dergi ve gazeteler için deneme, inceleme, öykü türünde yazılar yazıyor. Kendisini “edebiyatla içli dışlı bir ruh sağlığı çalışanıyım” şeklinde özetliyor. Peki Altını Çizenler Kulübü nasıl ortaya çıkmış? Küçük anlatıyor; “Biraz birlikte paylaşım yapma eğiliminden biraz da fugamundi’nin bir diğer sürekli etkinliği Dinleme Kulübü’nden esinlendik. Paylaşımı müzik üzerinden yapan, müziğin tekniğine değil de deneyimine odaklanan, yatay bir yapıda bir ilişkinin kurulduğu Dinleme Kulübü’nün edebiyat versiyonu olsa nasıl olur diye düşünürken ortaya bu kulüp çıktı.”
Birkaç haftadır farklı temalarla her cuma saat 19.00’da başlayan ücretsiz bu etkinlikte işleyiş genel olarak şöyle; Büşra Küçük önceden bir tema belirleyip duyuruyor. Katılımcılar istedikleri kitabın ismini bir kağıda yazıp kutuya atıyor. Küçük, seçiyor, sırayla okunuyor ve üzerine konuşuluyor. Ardından isteyen herkes çağrışımsal olarak kendilerinde canlananları paylaşabiliyorlar. Böylelikle konuyla ilgili entelektüel ve duygusal bir paylaşım şansı doğuyor.
FISTIK’IN ANISINA…
Peki Büşra Küçük temaları nasıl seçiyor? “Üstünde düşündüğüm, okuduğum konulardan seçiyorum diye başlayıp devam ediyor: Üstüne konuşulmaya ihtiyaç olduğunu düşündüğüm, yazdığım yazılarda, kendi terapi sürecimde, arkadaş sohbetlerinde zaman zaman gündem olan temalar hepsi. Üstünden geçilenleri derinlemesine düşünme fırsatı yaratmak istiyorum. Bunu edebiyat zaten yapıyor, ancak birlikte düşünerek, birbirimizin zihninden beslenerek ve etkileşim içerisinde bu deneyimi çoğaltabilmeyi kıymetli buluyorum. Bu temalar içerisinde sadece ‘kedi’ teması benim için biraz daha özeldi. Kedim Fıstık Hanım’ı 1 yıl önce kaybettim, etkinlik onun ölüm yıldönümüne denk geldiğinden biraz da onu anmak istedim. 14 yıldır Kadıköy ve civarında yaşıyorum. Üniversite okumaya gelmemle başlayan süreç Üsküdar’da oturduğum dönemlerde de hep Kadıköy’de zamanımı geçirmemle devam etti. Burada büyüdüm ve kendim oldum diyebilirim. Kadıköy’ü de kedilerini de çok seviyorum.”
Kulübün daimi takipçileri oluşmuş bile. Her hafta eksiksiz gelenler var. Aralarında üniversite öğrencileri de var beyaz yakalılar da. Özellikle yaş skalası oldukça geniş. Gelenlerin ortak tarafı edebiyatsever olmaları ve okudukları üzerine düşünmeyi, konuşmayı sevmeleri. Büşra Küçük, “Hepimiz birbirimizden farklı insanlarız. Bu çeşitlilik de etkinliği zenginleştiriyor. Gruplarda deneyim paylaşımının hepimize iyi geldiğini düşünüyorum. Bir yandan okuduklarımı paylaşmayı seven biriyim. Zaman zaman sosyal medya hesaplarımda kitaplardan okuyup altını çizdiğim yerleri paylaştığımda gelen tepkiler, bunun başkalarına da temas etmesi, yani oradaki anlamı çoğaltmak ve anlamda ortaklaşmak tam da bu ‘iyi gelişe’ hizmet ediyor. Bu hem bir edebiyat etkinliği hem değil. Ortak bir tema üzerinden, edebiyattan yola çıkarak zihinsel ve duygusal temas noktaları yakalıyoruz. Ancak bu bir kitap okuma, inceleme kulübü değil. Edebiyat kuramları üzerine konuştuğumuz, gelen eserlerin edebi niteliği üzerine düşündüğümüz bir etkinlik de değil. Dolayısıyla evet edebiyattan, kitaplardan yola çıksak da sonunda orada yazılanların bize neden ve nasıl dokunduğunu konuştuğumuzdan insan ruhsallığına temas ettiğimizi düşünüyorum. Edebiyattan beslenen bir etkileşim kulübü diyebiliriz.” diye konuşuyor.
Küçük, ekinliğe mekan olarak neden Müze Gazhane’nin seçildiğini de şöyle açıklıyor: “Altını Çizenler Kulübü’nün yapısı gereği fugamundi evi dışında bir mekanda olmasını istiyorduk. Müze Gazhane’nin her yaş grubuna, farklı alanlardan ve başka çevrelerden kişilere açık olmayı hedeflediğini ve bu hedefle birçok alanda işler yaptığını da biliyoruz. Altını Çizenler Kulübü’nün paralel bir hedefi olduğu için birbiriyle çok uyuşuyorlardı. Tabi, bunun yanı sıra kamusal alanlarda bir eser hakkında çoğu zaman sadece yazarıyla konuşabiliyor olmanın kısıtlanmışlığından dolayı katılımcıların kendilerini ifade edebilme, edebiyat konuşabilmenin zorluğu oluşuyor. Altını Çizenler Kulübü ile bunun aşılabileceğini; herkesin sevdiği eserlerle kurduğu bağları paylaşarak kendilerini bir toplulukta var edebileceğini de hep beraber deneyimlemek istedik. Bu açıdan hem Altını Çizenler Kulübü için Müze Gazhane doğru bir mekan oldu hem de Müze Gazhane’nin doğasına uygun bir etkinlik deneyimi oldu.”
Her cuma Müze Gazhane T Atölyede, 19.00’da ve ücretsiz. Yalnızca her tema için o hafta Müze Gazhane’nin web sitesi üzerinden kaydolmak gerekiyor, kayıtlar Müze Gazhane’nin ve fugamundi’nin sosyal medya hesaplarından duyuruluyor