Orhan Veli ve Nurullah Ataç ile yemek yediğinizi düşünün, Sait Faik’in öykülerini ilk sizin okuduğunuzu, müdürü olduğunuz gazinoya Ahmet Muhip Dıranas’ın geldiğini, yazdığınız ilk öyküyü Sabahatin Ali’ye okuttuğunuzu… Bu anlar ve anıların sadece sizin hafızanızda kalması haksızlık olmaz mıydı?
Edebiyat dünyasına öykü yazarı olarak giren, zamanla bütün mesaisini yayımcılığa ayıran Salim Şengil’in anılarını anlattığı “Anılarda Kalan Portreler”, h2okitap tarafından okurla buluşturuldu.
İlk öyküsünü Sabahattin Ali’ye okutup beğendiren bir öykücü Salim Şengil. Aynı zamanda edebiyatımızın usta yazarlarından Nezihe Meriç’in de eşi. Edebiyatla bağı öyküyle başlayan Şengil, Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’yle yayımcılığa adım atmış ve devamında Dost dergisiyle pek çok öykücü ve romancıyı tanıtıp, kitaplarını basmış. 37 yıl sonra yeniden öykü yazan Şengil, bütün ısrarlara rağmen anılarını uzun yıllar sonra yazmaya karar vermiş.
Sengil anılarını yazmayı uzun yıllar ertelemesini kitabın önsüzünde şu sözlerle anlatıyor “Bellek insanı yanıltabilir. Bu sorumluluk duygusuyla durdum anı yazmayı şimdiye dek. Sonra “anılarda kalan” birçok dostum ölmüştü. Hele hele onlara el sürmek, küçük bir yanılgıya düşmek bağışlanacak türden değildi. Suya sabuna dokunmadan da anı yazmak, tıka basa doymuş, üstelik tatlısını meyvesini de yemiş bir insana sinameki kabak kalyesi yemeği önerilmesine benzerdi bence. Sonra bizim kuşaktan kimi arkadaşların yaptığı gibi, anılarında nalıncı keseri cinsinden hep kendilerine yontmaları durumuna da düşmeyi istemedim doğrusu.”
Anılarda Kalan Portreler adından da anlaşılacağı üzere hem bir portre hem de anı olma özelliği taşıyor. “Bellek yanıltabilir” diyen Şengil kanıtlayamayacağı anıları yazmamış.
Edebiyatımızın pek çok isminin ilk yayımcısı, parasızlıktan kıvranan edebiyatçıların telif kapısı olan Şengil, İlhan Berk'ten Can Yücel'e, Mehmed Kemal'den Suphi Taşhan'a, Hasan Hüseyin Korkmazgil'den Yılmaz Güney'e, Memduh Şevket Esendal'dan Sait Faik'e pek çok isimle yolunun kesişmesini naif bir dille anlatırken okurlarını, Ankara’nın ve elbette İstanbul’un edebiyat tarihine iz bırakan Üç Nal, Karpiç, Şükran gibi lokantaların, Kürdün, Lefter'in meyhanelerinin, Piknik gibi mekanlarında konuk ediyor.
“Anılarda Kalan Portreler” Salim Şengil’in belleğinde kalanları acısıyla, tatlısıyla, hüznüyle, sevinciyle öykü akışında anlattığı bir anı kitabı. Şengül, önsözün de belirttiği gibi anılarını anlatırken nalıncı keseri cinsinden kendine yontmadığı için Sait Faik’in parasızlığına bugün gibi hüzünleniyor, Orhan Veli ve Nurullah Ataç kavgasına gülümsüyor, Cahit Sıtkı için kederleniyorsunuz. Yaşadıkları yıllardaki yasak ve baskılara karşı edebiyat tarihinin usta isimlerinin cesaretine ve birbiriyle dayanışmasına tanıklık edeceğiniz kitabın öykü yönünün ağır basmasına yazarı “ Öykü yazmak bence bir tutkudur, bir sevgidir, aşktir, yaşam biçimidir de ondan” diyor.
Salim Şengil
Sıdıka Hanım ile makine ustası Recep Şengil'in oğlu olarak 1913 yılında Selânik'te doğdu. 1923’te ailesiyle birlikte Fethiye’ye yerleşti. İzmir’de başladığı ortaöğrenimini Ankara Lisesinde tamamladı. Fethiye’ye dönerek bir süre Karagedik Maden İşletmesi’nde çalıştı. Tan gazetesinin Fethiye-Muğla yöresi muhabirliğini yaptı. Fethiye’de çalışırken hikâye denemelerine başladı. 1946’da Ankara’ya yerleşti. Bir süre banka memurluğu (1935-36) ve Tan gazetesinde muhabirlik yaptıktan sonra yayıncılığa başladı. Ankara Radyosu’nda tiyatro sanatçısı olarak çalıştı. 1956’da Nezihe Meriç’le evlendi. Sonraki yıllarda İstanbul’a yerleşerek yayıncılık çalışmalarını orada sürdürdü.
Hikâyeleri Yeni Edebiyat, Servetifünun-Uyanış, Ses, Yeni Ses, Oluş, Ülkü, Varlık, Yürüyüş, Büyük Doğu, Pınar, Gün ve Yığın dergilerinde yayımlandı. Ankara’da, 1950 kuşağı öykücülerinin ortaya çıkmasını sağlayan Seçilmiş Hikâyeler (1 Ekim 1947-Temmuz 1957, 66 sayı) ve Dost (1957-63, 102 sayı) dergilerini çıkardı. Dost Yayınları’nı kurdu. Dergilerinde, sonraki yıllarda Türk öykü ve şiir sanatının ünlüleri olan şair ve yazarların ürünlerini ve yayınevinde ilk kitaplarını yayımlayanlardan biri oldu.