Kendisini ‘’çalışkan ve hep arayışta olan bir müzisyen’’ olarak tanımlayan genç sanatçı Lara Di Lara, kendi gözünden dünyada olup bitenler hakkında müzik yapıyor. Yeni albümü vesilesiyle hem albümden hem müzikten konuştuk.
Grup 123’ün vokalisti iken kendi yolunuzu çizip solo projeniz Lara Di Lara’yı yarattınız. Neydi motivasyonunuz?
Hala 123 ile birlikteyim. Dağılmadık, bitmedi, devam etmekte. Lara Di Lara aslında benim için yeni değil. Uzun zamandır gerçekleştirmeyi beklediğim bir solo projem. Artık paylaşmam gerektiğini düşündüğüm noktada ilk albümüm Oraya Doğru çıktı.
Grupla da müzik yaptınız, şimdi bireyselsiniz. Bu iki durumu karşılaştırsanız neler söyleyebilirsiniz?
Bir grup olmayı da deneyimliyor olmak harika bir şey. Umarım uzun yıllar devam eder. Ruhu da, müziğe yaklaşımı da bambaşka solo çalışmaktan. Grup iken, en azından biz, çoğu şeyi beraber karar verip beraber hareket ediyoruz. Şarkı yapmak dahil. Solo çalışmalarımda ise, kararların çoğunu kendim vermem gerekiyor, ve parçaların çoğunu kendim besteliyor yazıyorum. Biri diğerinden daha iyi veya kötü olarak karşılaştıramam çünkü ikisini de yapmayı çok seviyorum.
Lara Di Lara adı, isminize atıf, değil mi?
Bana Lara da derler, Dilara da. Ben de buradan yola çıkarak, bir yansıma gibi Lara Di Lara ismiyle yola koyuldum.
Kendinizi nasıl bir müzisyen olarak tanımlıyorsunuz? Ve müziğinizi nasıl tarif edersiniz?
Çalışkan ve hep arayışta olan bir müzisyen olduğumu düşünüyorum. Yaptığım müziği şöyle tanımlıyorum: “Gözümden, içimden, kafamdan, sesimden; toprak, hava ve suda olan bitenler hakkında”
Müzik ne demek size? Hayatınızda neye tekabül ediyor?
Yapmayı en çok sevdiğim şey olduğu için, beni etkilediği ve heyecanlandırdığı için, ‘ses’in başlangıç noktası olduğunu düşündüğüm için. Müzik hayatımda hayata tekabül ediyor.
Şarkılarınızın çoğu size ait. Neler anlatmak istiyorsunuz dinleyiciye?
Bence sözlerimde oldukça açık ne anlatmak istediğim. Kim ne anlamak isterse de kabulümdür.
Ülkenin müzik atmosferine dair gözlemleriniz neler?
Çok genel bir soru bence bu. Ama kendi çevremden bahsedecek olursak, yeni gelen çok müzisyen/grup var ve bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Ancak biraz daha sınırları zorlayan, yenilikçi, bir trende uyma kaygısı taşımayan, ünlü olmak, popüler olmak derdini düşünmeksizin salt müzikle ilgilenenlerin az olduğuna inanıyorum.
Müzisyen olmanın 2 tarafı ver bence. Bir taraftan siz müziğinizi yapıyorsunuz, dinleyiciler de dinliyor. Dinleyici ile iletişiminiz nasıl? Sizce müziğinizi dinleyen insanlara ne oluyor?
İletişimimizin açık ve net olduğunu düşünüyorum. Ne dinleyici ne de ben bir şey için kendimizi zorluyoruz. İstendiği kadar yakınlaşıyor, istenmiyorsa da mesafemizi koruyoruz. Konserlerimden sonra hep çok mutlu, huzurlu ve müteşekkir oluyorum. Beraber bir bütün olduğumuzu hissetmek çok kuvvetli bir duygu! Müziğimi dinleyenlere ne oluyor bilmiyorum, cevabını ben veremem, dinleyene sormak lazım ama umarım bir yerlere götürüyor, düşündürebiliyorumdur. (gülümsüyor)
Bu yüzyılda hala bu soruyu soruyor durumda kalmaktan ben bir kadın gazeteci olarak imtina ediyorum ama; ‘kadın’ müzisyen olmaya dair hissiyatınız/karşılaştıklarınız neler?
Bu ayırımları yapıyor olmak gerçekten çok saçma geliyor bana ve maalesef hala değerlerimizi sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Kadın olduğum için çok mutluyum ve bundan bir şikayetim yok, ancak kimi zaman basit ve yüzeysel değerlendirmeler içinde olmaktan rahatsızım. Zaman ile, konuşarak, anlatarak, paylaşarak bunun bir konu olmaktan çıkacağını arzu ediyorum. Yaptığımı her zaman yaptığım gibi, ben olarak yapmaya devam edeceğim.
Solo yayımladığınız ilk albüm ‘Oraya Doğru’ ile yeni albümünüzü mukayese etmenizi istesem neler söylerdiniz?
Oraya Doğru ilk albümüm Hazineler İçindesin ikinci albümüm. En büyük fark bu herhalde. Kıyaslamalara girmenin çok da önemli olduğunu düşünmüyorum. Yapmakla ilgileniyorum. Biri diğerinden daha X veya daha Y demenin çok da bir getirisi yok sanki. Tabiki tecrübeler değişiyor, insan değişiyor! Hissime, isteğime, içimden gelene konsantre olmayı tercih ediyorum. Oraya Doğru ismini vermemde belki soruya bir cevap vardır?
Yeni albümünüz Hazineler İçindesin’in neler var arka planında ve içinde?
İsmi üstünde aslında, hazineler içinde olduğumuzu vurgulamaktı temelde. Daha çok bak, daha çok dinle, daha çok düşün ve meşgul ol, var olanların farkına var ve deneyimle!
Açılış parçanızın adı çok şey anlatıyor aslında ama yine de sormak isterim; iyisiniz ama niye değilsiniz?
Zaman zaman hissettiğim bir duygudur. Kafamda soruların daha yoğun olduğu dönemlerde beni içine alan bir durum. Özellikle bazı yaşanan ciddi olaylar içinde, şükür iyiyim ama elimden aktif olarak anında bir şey gelemeyişinin sıkışıklığı gibi.
Önünüzdeki müzik yoluna bakınca neler öngörüyorsunuz? Hayalleriniz/hedefleriniz neler mesela?
Üretmeye ve paylaşmaya devam etmek.
Biraz da Kadıköy konuşalım. Kadıköy'le bağınız, buraya dair hisleriniz/düşünceleriniz neler?
Kadıköy ile ilişkim oldukça yeni. Daha doğrusu çoktandır bildiğim biriyle ilk defa el sıkışmak gibi. Hep Avrupa yakasında yaşadım, ilk defa Anadolu yakasına taşındım. Kadıköy’de yaşamak hoşuma gidiyor. “Eski Türkiye”yi bir nebze de olsa hissedebiliyorum gibi geliyor. Ama burada uzun zamandır yaşayanlar, “eskisi gibi” olmadığından muzdarip sanırım. Bu da beni üzmekte.
Kadıköy’ün müzikal ortamını nasıl buluyorsunuz?
Kadıköy’ün kendine has bir ruhu olduğu aşikar. Bir çok yere göre daha açık olduğunu düşünüyorum.
Kadıköy’ün, müziğinize yansıması nasıl oluyor?
Bunun tam cevabını bilmiyorum.
Günün birinde bir ‘Kadıköy şarkısı’ yapmayı düşündünüz mü/düşünür müsünüz?
Üzerine hiç düşünmedim. Düşünürsem yaparım herhalde, bilmem. (gülümsüyor)