Atatürk Kitaplığı: TEK ADAM 3 (2)

Bu köşede, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan eserlere yer vereceğiz. Atatürk’ün hayatı, mücadelesi ve devrimleri üzerine yazılmış bu kitapların devlet adamı ve bir lider olması dışında çok yönlü kimliğini ve entelektüel derinliğini tanımamızı sağlayacağını umuyoruz. Bu hafta Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam Cilt 3 kitabından bölümler paylaşıyoruz. İyi okumalar.

12 Eylül 2025 - 10:26

TEK ADAM 3 (2)

Gazi Mustafa Kemal'e göre Lozan Antlaşması "Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr muahedenamesiyle ikmal edildiği zannedilmiş büyük bir suikastın inhidamını (çöküşünü) ifade eden bir vesikadır. Osmanlı devleti tarihinde emsali bulunmayan bir siyasî zafer eseridir. (Syf 124)

2 Ağustos 1923'te açılan İkinci Büyük Millet Meclisi, 13 Ağustos'ta Gazi Mustafa Kemal'i Meclis Başkanlığına seçti. Gazi iki yerden mebus seçilmişti. Ankara mebusluğunu tercih etti. 14 Ağustos'ta yeni kabine kuruldu. Başvekilliğe Fethi Bey (Okyar) getirilmişti. Daha yeni Meclisin seçiminden önce Halk Fırkasının kuruluş işlerine girilmişti. Ankara'dan toplanan ve Müdafaai Hukuk Cemiyetini temsil eden mebuslar, 9 Ağustos'ta tüzük tasarısını kabul ettiler. 9 Eylül 1923'te, yani İzmir'in kurtuluşunun yıldönümünde, firka resmen kurulmuş oldu. 2 Eylül'de, Halk Fırkası başkanlığına Gazi Mustafa Kemal seçildi. Yeni firkanın, (Partinin) eski "Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti" teşkilatını da içine alması ve bu suretle Müdafaai Hukuk devrinin sona ermesi, 28 Kasım'da tamamlanacaktır. Lozan antlaşmalarının Millet Meclisinde kabulü ile (23.8.1923) antlaşma hükümlerinin uygulanması işleri başladı. 15 Eylül'de Edirne'de Karaağaç bölgesi teslim alındı. 21-22 Eylül'de İmroz ve Bozcaada işgal edildi. Bu arada en duygulandırıcı olay, yabancı işgal kuvvetlerinin İstanbul'u terk edişleri oldu. İstanbul kumandanlığına Salâhattin Âdil Paşa getirilmişti. 2 Ekim 1923'te yabancı işgal kuvvetleri kumandanları ve bu kuvvetlerden birlikler, Dolmabahçe saat kulesi meydanında yerlerini aldılar. Salâhattin Âdil Paşa ile maiyeti ve Türk temsil kıtaları da oradaydılar. Belirtilen saatte ayrılış töreni başladı. Yabancı kumandanlar, Salâhattin Âdil Paşa'ya veda ettiler. 

(…)

Ekim ayının asıl önemli olayı, 13 Ekim 1923'te, Ankara'nın başkent olarak ilanıdır. Bu büyük bir olaydı. Mânâlı bir olaydı. Ankara'nın başkent oluşu yeni devletin gözlerini anavatanın büyük parçası, fakat asırlarca süren ihmaller, bakımsızlıklar, ihanetler içinde çökmüş, bunalmış olan Anadolu topraklarına çevirişidir. Yeni ve artık milletlerarası hukuk bakımından da müstakil Türkiye hükümetinin, Anadolu'nun en viran şehirlerinden biri olan tozlu, sıtmalı, harap ve en küçük imar ve konfor nasibi görmemiş ve ancak 25.000 kadar nüfuslu Ankara'da yerleşme kararı, istiklal mücadelesinin gelenek ve hatıralarına karşı asil bir bağlılık nişanesi olduktan başka Ortadoğu'nun yeni jeopolitiği bakımından da gerçek ve ileri görüşlülüğe dayanan bir olaydı. Demek artık yeni devlet, Anadolu temeli üstünde gelişecek ve İstanbul'un rahatlık ve verici, yumuşatıcı havası, yeni liderlerin henüz bozulmamış iç varlıklarını sarsamayacaktı. 

(…)

Gazi’nin, Ocak 1924 tarihli Vakit gazetesinde çıkan beyanatında ise şu cümleler vardı: 

“Ankara merkez-i hükümettir. Ve ebediyen merkez-i hükümet kalacaktır”(Syf 131-133)

O gece Çankaya'da İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım, eski kolordu kumandanlarından Sinop mebusu Kemalettin, Sami ve Milli Mücadelede Kocaeli Grubu kumandanı Halit paşalar bulunuyordu. Gazi, Rize mebusu Ekrem ve Afyon mebusu Ruşen Eşref beyleri de yemeğe alıkoydu. İşte bu yemektedir ki arkadaşlarına:

“Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz,” dedi.

Hemen bazı tertipler alındı. Bu arada ertesi günkü grup toplantısında Kemalettin Sami Paşa'nın bir takrir vererek, Gazi'nin gruba davet edilmesi ve duruma bir çare bulmasının istenmesi de vardır. Misafirler çabuk gittiler. Gazi yalnız İsmet Paşa'yı alıkoydu ve hemen bir masa başına geçildi. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilât-ı Esasiye Kanununun bazı maddelerini tadil eden bir tasarı hazırlandı.

29 Ekim günü grup öğleden önce saat 10.00'da toplandı. Gene kabine meselesine girildi. Bu arada Recep Bey (Peker) kabinenin intihap tarzının değiştirilmesi üzerinde durdu. Fikirler gene çatıştı. O zaman Kemalettin Sami Paşa, takririni sundu ve Gazi'nin Meclise daveti kararlaştırıldı. Gazi, Meclise geldi. Artık hazır ve kararlıdır. Şartlar olgunlaşmış ve beklenen an, gelmiştir.

(…)

Meclis birden dalgalandı. Herkes ayaktaydı ve bütün mebuslar haykırıyordu:,

“Yaşasın Cumhuriyet!...”  (Syf 140-145)



 


ARŞİV