AZİZ NESİN'E 17 YILLIK ÖZLEM…

Mizahın hatta taşlamanın büyük ustası Aziz Nesin’i yitireli tam 17 yıl oldu. Bugün onu bu kadar özlememizin belki de en büyük nedeni, yaşananlara onun gibi yaklaşan, zekâyla yüklü esprili bir muhalif dilin olmayışı… Nesin’i tiyatro sahnelerinde yaşatan bir başka usta Genco Erkal ise “Nereye Gidiyoruz?” oyunuyla, bu dilin unutulmasına karşı güçlü bir duruş sergiliyor. Erkal’ın çağdaş bir meddah tavrıyla hem güldürüp hem düşündürdüğü bu oyunu, 10. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali kapsamında 16 Temmuz akşamı, Özgürlük Parkı’nda ücretsiz olarak izlemek mümkün

11 Temmuz 2012 - 15:02
 
Semra ÇELEBİ
 
“İçimde bir merak öyle bir merak ki ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak ve dostu düşmanı suçüstü yakalamak.” Ölümünden sonra bile yaşanacakları merak eden, çocukça bir hınzırlıkla ‘dostu düşmanı’ suçüstü yakalamak isteyecek kadar yaşama bağlı bir mizahçıydı O. “Bazen insan öyle özlenir ki… Özlenen bilse, yokluğundan utanır...” diyecek kadar da duygusal… Bu sözü söylerken bu denli özleneceğini tahmin etmiş miydi bilmiyoruz.
Bu coğrafyadan doğan mizahın özellikle taşlama sanatının en önemli ustalarından Aziz Nesin, bundan tam 17 yıl önce, 6 Temmuz 1995’te Çeşme’de hayata gözlerini yumdu. 80 yıllık hayatına belki de espriyle başlayan Nesin, aslında çok ciddi ve acı dolu olaylara tanıklık etti ama hiçbir güç onu ne muhalif duruşundan ne de nüktedan dilinden vazgeçiremedi.
Ölümünün 17. yılında, 11. sayfamızı “aydın” sıfatını tam anlamıyla karşılayan Aziz Nesin’e ayırmak istedik. Çünkü biliyoruz ki; ustanın Kadıköy’le doğrudan bir ilişkisi olmasa da Kadıköylüler’in gönlünde yeri büyük…

ASKERDİ GAZETECİ OLDU
Aziz Nesin, Mehmet Nusret Nesin ismiyle 20 Haziran 1915’te Heybeliada’da dünyaya geldi. Babası Abdülaziz Nesin bahçıvanlıkla geçimini sağlıyordu. 1925'te İstanbul Süleymaniye'de, Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi'nin 3. sınıfına başladı. Kara mizah konusunda Türkiye’nin en usta isimlerinden olan Nesin, hayata adımlarını mizahtan oldukça uzak, disiplinli askeriye ortamında attı. 1935'de Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirip Harp Okulu’na giren Nesin, 1937'de mezun olup asteğmen olarak göreve başladı. 1939'da Askeri Fen Okulu'nu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam etti. Bir röportajında Güzel Sanatlar Akademisi’nde aldığı eğitimin, yapılan haberin sonrasındaki gelişmeleri takip etmek anlamına gelen gazetecilik terimi “fikr-i takip”te çok etkili olduğunu söylemişti.

II. DÜNYA SAVAŞINDA GÖREV ALDI
II. Dünya Savaşı yıllarında Trakya'da görev yapan Nesin, 1942'de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkâm Taburu Bölük Komutanlığı'na atandı ve buradayken bir bomba kazasında yaralandı. 1944'de Ankara'da Harp Okulu'nda açılan tank kursunun ilk öğrencilerinden biriydi. Aynı yıl Zonguldak’a uçaksavar top mevzileri yapmak için atandı ancak üsteğmen rütbesindeyken “görev ve yetkisini kötüye kullandığı” iddiasıyla askerlikten uzaklaştırıldı.

TAN GAZETESİ YAKILDI
1945'te askerlikten ayrıldıktan sonra profesyonel yayın hayatının ilk adımlarını Karagöz gazetesi ile Yedigün dergisinde redaktörlük ve yazarlık yaparak attı. 
Aynı yıl Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı ancak 4 Aralık 1946'da bir grup üniversite öğrencisinin Tan gazetesini yakması üzerine, Cumartesi adlı haftalık magazin dergisini çıkarmaya başladı. Bu dergi denemesi 8 sayıyla sonlanınca, Vatan gazetesine girdi. İlk bağımsız eseri olan “Parti Kurmak Parti Vurmak” adlı 16 sayfalık broşürü bu dönemde yayımlandı.

MARKO PAŞA’YI ÇIKARDI
1946’da Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa adlı mizah dergisini çıkardı. Derginin kapatılmasının ardından Malumpaşa’yı yayın hayatına soktu. Bu derginin kapısına da mahkeme kararıyla kilit vurulunca Merhumpaşa’yı okuyucuyla buluşturdu.
Yayınlanmayan bir yazısı nedeniyle; 12 Ağustos 1947’de Bursa'ya sürgün edildi ve bir süre gözaltında tutuldu. Nesin, 1948'de "Azizname" adlı kitabı çıkardı. Bu kitap dolayısıyla hakkında dava açıldı, 4 ay tutuklu olarak yargılandıktan sonra aklandı.

KRAL, ŞAH VE PRENSES NESİN’E DAVA AÇTI
Nesin’in taşlamaları Türkiye sınırlarının dışına, kraliyet ailelerinin saraylarına kadar uzandı. İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi ve Mısır Kralı Faruk, elçilikleri aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı’na başvurdular ve Nesin’in kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açtılar. Nesin bu dava sonucunda 6 ay hapse mahkûm edildi.
1955'de 6-7 Eylül Olayları olarak bilinen İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkânlarının yıkılıp yağmalanmasında Aziz Nesin de suçlu olduğu iddiasıyla tutuklandı. 1955'de Yeni gazetesinde köşe yazarlığına başlayan Nesin, 1956'da İtalya'da yapılan Uluslararası Gülmece Yarışması’nda birincilik ödülü olan Altın Palmiye'yi "Kazan Töreni" adlı öyküsüyle kazandı. Kazandığı ilk Altın Palmiye'yi, 1960 yılında devlet hazinesine bağışladı.
1956'da Kemal Tahir’le Düşün Yayınevi’ni kuran Nesin, 1957’de de aynı yarışmada "Fil Hamdi" adlı öyküsüyle ikinci kez Altın Palmiye kazandı. 1961'de Tanin gazetesinde köşe yazarlığına başlayan Nesin, aynı yıl Zübük adlı haftalık bir gülmece gazetesi de çıkardı. 
1962'de Kemal Tahir’le kurduğu Düşün Yayınevi, bilinmeyen bir nedenden ötürü bir gece yandı.

İLK PASAPORTUNU 50 YAŞINDA ALABİLDİ
1965 yılında, 50 yaşındayken ilk kez pasaport almasına izin verildi ve yurtdışına çıktı. Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na davetli olarak katıldı. 6 ay süren bu ilk yurtdışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan'ı gezdi.
60’lı yılların sonunda ödül üzerine ödül alan Nesin, 1966'da "Vatani Vazife" adlı öyküsüyle Bulgaristan'da düzenlenen Uluslararası Gülmece Yarışması’nda birincilik ödülü olan Altın Kirpi'yi kazandı.

AZİZ NESİN VAKFI’NI KURDU
1972’de durumu müsait olmayan çocukların iyi eğitim alabilmesi amacıyla Aziz Nesin Vakfı’nı kurdu. Çatalca’da yine zor durumdaki öğrenciler için bir yurt ve okul yaptırdı. Kitaplarının tüm gelirini vakfa bırakan Nesin, bugüne kadar yüzlerce kimsesiz ve yoksul çocuğun eğitim almasını sağladı.1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, 1978'de "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü’nü kazandı. Bu dönemde edebiyat eserlerinden seçmelerin bulunduğu "Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı"nı çıkardı.

 ‘AYDINLAR DİLEKÇESİ’NİN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPTI
1983'de Amerika Birleşik Devletleri'nde Indiana Üniversitesi'nin düzenlediği uluslararası toplantıya davet edildi ancak pasaportuna el konulduğu için toplantıya katılamadı.
20 Aralık 1984'de Şan Sinema Salonu'nda 70’inci doğum günü töreni yapıldı. Aynı yıl daha sonra birçok aydının altına attığı imzayı geri çekmesiyle sonuçlanacak Aydınlar Dilekçesi’nin öncülüğünü yaptı. 1985’te İngitere'de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP'ın düzenlediği "Halkın Seçtiği Yılın Yazarı" ödülünü kazandı.

 ‘MADIMAK KATLİAMI’NDAN ŞANS ESERİ KURTULDU
19 Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumu'nda 75. yaşını kutlayan Nesin, 2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gitti. Madımak Oteli ateşe verilerek 33 aydın, 2 otel görevlisinin katledildiği ve yangını çıkaranlar arasında yer alan 2 kişinin de öldüğü Madımak Katliamı’ndan itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Türk edebiyatının ve gazetecilik tarihinin en önemli isimlerinden biri olan büyük usta, Sivas katliamından tam 2 yıl 4 gün sonra, Çeşme'deki imza günü sonrasında geçirdiği kalp kriziyle yaşamını yitirdi.

NAAŞININ NEREYE GÖMÜLDÜĞÜ BİLİNMİYOR
7 Temmuz 1995’de vasiyet ettiği üzere cenaze töreni yapılmadan naaşı Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine defnedildi ve mezar taşı konulmadı. Yine vasiyetinde yazdığı gibi mezarının tam olarak nerede olduğu kimseye söylenmedi. Eserleri dünyanın 78 ülkesinde yayımlanan Nesin hayatını, ünlü bir yazar gibi değil halkla iç içe, onlardan biri gibi geçirdi ve eserlerinde günlük hayattan beslendi. Nesin ardında, kendisinin kurduğu ve bütün mirasını bağışladığı Aziz Nesin Vakfı’nı, sayısız ödül ve ölümsüz eserlerini bıraktı…
Kaynak: Nesin Vakfı, wikipedia, hurriyet.com.tr
  
GENCO ERKAL AZİZ’CE SORUYOR: “NEREYE GİDİYORUZ?”
Tiyatro dünyasının duayenlerinden Genco Erkal, Aziz Nesin’i sahnede yaşatanlardan… Ustanın ölümünden sonra “Birtakım Azizlikler” adıyla bir kitap yazan Erkal, 15. ölüm yıldönümünde de “Nereye Gidiyoruz?” adlı bir oyun sahneye koydu.Nesin’in öykü, şiir, oyun, masal, taşlama ve köşe yazılarından uyarlayan, yöneten, oynayan ve sahne tasarımını yapan Genco Erkal’ın bu tek kişilik oyunu iki yılda yüzlerce kez sahnelendi, binlerce izleyiciye ulaştı. Dostlar Tiyatrosu’nun internet sitesinden edindiğimiz bilgiye göre oyun sadece 2011’de 80 kez sahnelenerek, Erkal’ın diğer oyunları Kerem Gibi, Marx’ın Dönüşü ve İnsanlarım’ın önüne geçti. Bu ilginin belki de en önemli nedeni, Genco Erkal’ın çağdaş bir meddah tavrıyla, bugünlerde herkesin birbirine sorduğu “Nereye gidiyoruz” sorusuna yanıt araması. İçinde yaşadığımız toplumun çelişkilerinin, çıkmazlarının anlatıldığı oyun, vurucu bir dille güldürüyor, düşündürüyor. Yıllar öncesinde yazılmış metinlerin bugün ne kadar güncel olabildiği insanı şaşırtıyor.
Genco Erkal oyunuyla ilgili şunları söylüyor: “12 Mart, 12 Eylül dönemiyle ilgili konu başlıkları var oyunda, insan hakları, demokrasi, özgürlük ve bu olgulara yapılan saldırılar her oyunumda olduğu gibi bu oyunun da konu başlıkları. Darbecilere dokundurmalar var tabii. Dikensiz gül bahçesi isteyen geçmişin ve bugünün padişahlarına dokundurmalar... Amacım, bir mizahçının gözüyle halimizi, bir başka deyişle, konuşmaktan korkan ama yine de içini boşaltmak isteyen bir toplumu anlatmak.”
Oyunu hala izlemediyseniz, Erkal’ın yaşadıklarımıza Aziz’ce yanıtlar aradığı “Nereye Gidiyoruz?” oyunu, bir kez daha sahnelenecek, üstelik Kadıköy’de! 10. Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali kapsamında 16 Temmuz akşamı, Özgürlük Parkı’nda izleyiciyle buluşacak olan Genco Erkal, ustayı, 17. ölüm yıldönümünde sahnedeki oyunuyla anacak. Kaçırmayın!
 

ARŞİV