AFS Gönüllüleri Derneği’nin Centre Français de Berlin (Almanya), Peace Dialogue (Ermenistan) ve Une Terre Culturelle (Fransa) ortaklığıyla, Erasmus+ ve OFAJ desteğiyle yürüttüğü “Yeniden Düşünme ∙ Birlikte Üretme ∙ Paylaşma” projesi, 23 Mart Cumartesi günü Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenlenen sergiyle son buldu. Projenin 2017’de Marsilya, geçtiğimiz yıl ise Vanadzor ve Berlin’de gerçekleşen etaplarında, 4 ülkeden 24 genç ve 8 takım lideri toplumsal hafıza üzerine düşünmüş, araştırmış ve yaratıcı iletişim araçları aracılığıyla çatışma çözümüne nasıl katkıda bulunabileceklerini tartışmıştı.
“BİRLİKTE ÜRETMEK İÇİN…”
AFS Gönüllüleri Derneği’nden bahseden AFS eğitmenlerinden Bige Akar, “AFS Gönüllüleri Derneği, daha adil ve barış dolu bir dünya için kültürlerarası etkileşim fırsatları yaratıyor. Dünyanın en eski öğrenci değişim programlarından olan ve Türkiye’de Türk Kültür Vakfı tarafından yürütülen AFS Kültürlerarası Programlarının gönüllü altyapısını sağlayan dernek, ayrıca farklı yurtiçi ve uluslararası gençlik değişim programları da düzenliyor; kültürlerarası iletişim ve aktif yurttaşlık eğitimleri gerçekleştiriyor ve sosyoekonomik açıdan daha fazla dezavantajlı gencin AFS deneyiminden yararlanabilmesi için burs programları yürütüyor” diyor. Projenin hedeflerini “Türkiye, Ermenistan, Fransa ve Almanya’da gençlerin birbirini tanıyabilmeleri, ortak üretim gerçekleştirebilmeleri, yeni perspektifler edinebilmeleri ve bu perspektifleri daha barış dolu bir dünya için kullanabilmeleri” olarak açıklıyor. Akar, “Aynı zamanda Türkiyeli ve Ermenistanlı gençlerin aralarındaki iletişimin güçlenmesini ve birbirlerini tanıyabilmelerini sağlayabilmek; bunu yaparken de 2. Dünya Savaşı sonrası benzer bir iletişimsizlik sürecinden geçen Fransa ve Almanya’nın deneyimlerinden öğrenebilmeyi amaçladık.” diye ifade ediyor.
“İLETİŞİM ARAÇLARINI KULLANDIK”
Projenin Türkiye partnerlerinden Berçem Eren, “Bunları yaparken yeni medya ve iletişim araçlarını kullandık” diyor. Eren, projede yapılacak çalışmaların tamamiyle önceden planlanmadığını ve aynı zamanda katılımcıların da istekleri ile şekil aldığını söyleyerek, “Katılımcılardan bir şeyler üretmek istedikleri geri bildirimini alınca biz de çalışmayı buna göre modifiye ettik. Almanya’da biraz kişisel tarihe odaklanmak istedik. Bunu da fotoğraf ve röportaj yoluyla gerçekleştirdik. Sergide artistik bir perspektifle gördüğünüz üç fotoğrafın çok eski yöntemlerle tab edilmesiyle flu bir halden üçüncü aşamada netliğe ulaşmasını; röportaj öncesi hiç tanımadığımız insanların hikayelerini dinleyerek geçmişlerini anlayabileceğimiz bir noktaya gelişimizi sembolleştirdik.” diyor.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMALI”
Projenin Fransız partnerlerinden Daniel Becker, “Proje, dil becerilerinin geliştirmenin yanında ülkelerin tarihlerine odaklanıyor. Ülkelerin birbirleriyle ilişkilerini ve ne kadar çeşitliliğe sahip olduğunu görüyorlar. Mesela Almanya’dan gelen katılımcılar özelinde buraya dair veya Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiye dair bir fikirlerinin olmadığını gördüm. Aynı zamanda Türkiye ve Ermenistan’dan katılımcıların Fransa ve Almanya’ya gitmeleri onları hiç düşünmedikleri konularda daha hassas olmaya itebiliyor.” sözleriyle anlatıyor projeyi.
Türkiye ve Ermenistan ile ilgili gözlemlerinden bahseden projenin Alman partnerlerinden Alexandre Bocage ise “Projede gençler olarak birlikte çalışıyor olsak da Türkiye ve Ermenistan’ın diplomatik olarak hiçbir ilişkilerinin olmaması beni çok şaşırtıyor. Burada 4 farklı ülkeden insanların bir araya gelerek bir şeyler yapabiliyor olması umut verici ve bu sürdürülebilir bir şey olmalı. Bu insanlar birbirlerini tanımıyorlardı ama bir araya gelerek çok büyük ve çok yaratıcı bir üretim yapabildiler.” diyor.