“Benim öykümün kahramanı Kadıköy”

Kadıköylü bir eğitimci olan Meral Kurulay, “Bana Hikâye Anlatma” adlı ilk öykü kitabını ve öyküsünün kahramanı Kadıköy’e olan “aşkını” gazetemize anlattı

14 Mayıs 2020 - 11:22

Simge KANSU

İlkokul müdürü, Kadıköylü Meral Kurulay’ın ilk öykü kitabı “Bana Hikâye Anlatma” yayımlandı. “Herkes bir yerlidir ama Kadıköylü olmanın başkalığını yaşadım” diyen Kurulay,  onu bugünlere taşıyan kendi öykü kahramanının Kadıköy olduğunu söylüyor.

"Bana Hikâye Anlatma”, 18 öyküden oluşuyor. 70 sayfalık bu öykü kitabı için Kurulay, “Bu öykülerden bazılarını hayal edip kurguladım, birkaç tanesini ise tanıdığım insanlar tarafından bana aktarılanlardan yola çıkarak kurguladım.” diyor. Kitabında Kadıköy’e ve İstanbul’a da yer veren Kurulay, kentle ilişkisini şöyle anlatıyor: “Her inançtan, meslekten, meşrepten insan bu şehirde nefes alıp veriyor. Zamanın değişimini, insan ilişkilerini bütün canlılığı İstanbul’da, hele hele Kadıköy’de gözlemlemek mümkün.”

“KOMŞULUĞUN YAŞADIĞI BİR ŞEHİR”

Caferağa Spor Salonu’nun karşısındaki bir apartmanda doğduğunu dile getiren Kurulay, “Moda ve Bahariye İlkokulu’nda devam eden maceramda, dönemin Sargın Eczanesi’ni hatırlıyorum. Kadıköy Kız Lisesi’nden sonra Marmara Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Almanca Bölümü’nden mezun oldum. Artık Moda Caddesi’nde oturuyorduk, çocukluk ve gençliğimin en güzel yılları orada geçti” diyerek şöyle devam ediyor: “Komşuluğun yaşadığı bir şehri yaşadım. Bayramlarda dolmalar, börekler, tatlılar taşırdım konu komşuya. Paskalya’da Hristiyan komşularımız çöreklerini, renkli yumurtalarını paylaşırlardı. Noellerde, küçük de olsa mutlaka bir armağanım olurdu.”

“YÜZMEYİ MODA’DA ÖĞRENDİM”

Meral Kurulay, kendisine edebiyatı sevdiren kişininse, lisedeki edebiyat öğretmeni olduğunu söylüyor. Öğretmeninin derste okuduğu kasideler, gazeller, şiirlerle tüm sınıfa edebiyatı sevdirdiğini dile getiriyor. Dönemin Kadıköy’ünü anlatan Kurulay, “Yüzmeyi Moda’da öğrendim. Kadınlar plajında sık sık denize girerdim. Sahilde dolaşmak, Alman Kampı’ndan denize girmek, iskelede oturup Deniz Kulübü’ndeki danslı partileri seyretmek rüya gibiydi. Kadınlar Plajı’nda her yıl düzenlenen “Bacak Güzeli” yarışmalarına kâğıttan kukuletalarıyla katılan mayolu kızların çoğu ailesinden gizli yarışmalara katılabiliyor, derece bile alıyordu. Heyecanla izlenen bu yarışmalarda simgesel ödüller verilir, sonuçlar o dönemin magazin basına çıkardı” diyor.

“YAZMAYI VE EDEBİYATI İYİCE DERT ETTİM”

Türk Hava Yolları’nda 10 yıl çalıştığını ve ardından denizci mühendis eşinin işi dolayısı ile 13 yıl dünyayı gezdiğini dile getiren Meral Kurulay, yazmaya nasıl başladığını ise şu sözlerle anlatıyor: “Benim oğlum ve kızım denizlerden geldi. Onca yıl sonra karaya, yine Kadıköy Suadiye’de öğretmen olarak ayak basmam herhalde bir rastlantı sayılmaz. Bugüne kadar okul müdürü olarak devam eden görevimde hep Kadıköy’de yaşarken tanık olduğum, yaşadığım ve anılarını paylaştığım portrelerin ruhumdaki birikimiyle yazmayı ve edebiyatı iyice dert ettim. İçim doluydu. Sait Faik’imizin dediği gibi yazmasam olmuyordu. Tuttuğum günlükleri okuyup, sen bunları toparlamalı, kitaplaştırmalısın diyen dostlarımı dinlemeye karar verdim. Cumba Kültür Sanat Platformu Yazarlık ve Senaryo Yazım Atölyesi’ne devam ettim. Hocam Hatice Dökmen de yazdığım öykülerimi çok beğendi. Sonunda dosyamı yine Kadıköy’deki Hayal Yayınevine götürdüm. Çok beğendiler ve hemen yayınlamaya karar verdik. “Bana Hikâye Anlatma” öykü kitabım okurlarından öyle büyük ve güzel ilgi görüyor ki, özene bezene sakladığım iki hikaye kitabımı dokumaya devam ediyorum.”


ARŞİV