Bilinçli ebeveyn nasıl olunur?

Ulusal Duyarlılık Konferansı’nın üçüncüsü, Kozyatağı Kültür Merkezi’nde yapıldı. Bilinçli Ebeveynlik başlıklı konferansta, ebeveynlikte babanın rolü, çocuklu hayat, pozitif ebeveynlik konularında sunumlar gerçekleştirildi

11 Ekim 2018 - 12:13

Sabancı Üniversitesi’nin 2017 yılından beri düzenlediği Ulusal Duyarlılık Konferansı ilk olarak Gençlik Çalışmaları temasıyla gerçekleştirilmiş, geçtiğimiz yıl ise Kadın Çalışmalarını temel alan bir çalışma yapmıştı.

Konferans, bu sene de ebeveynlik ve çocuklar konusunu işledi. Bilinçli Ebeveynlik başlığıyla duyurulan konferansta açılış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Rektörü Zehra Sayers yaptı ve katılanlara teşekkür ederek, önümüzdeki yıllarda da konferansı devam ettireceklerini söyledi. Toplumsal Duyarlılık Projeleri yöneticisi Zehra Bahar Çelik ise konferansın önemine değindi ve ilk sunumu yapmak üzere sözü AÇEV Aile Eğitimleri Koordinatörü Ahmet Çetin’e bıraktı.

“BEBEK UYURKEN BİLE ETKİLENİR”

Çetin, çocukların üçüncü aydan itibaren duyguları okumaya başladıklarını belirterek şunları söyledi: “Çoğu ebeveyn, çocuklar küçükken anlamaz diyor ancak 6 aylık bir bebek uyurken bile yüksek sese maruz kaldığında bundan etkileniyor. Biz AÇEV olarak ilk 1000 gün çok önemli diyoruz. Ebeveyn dışarıdaki sıkıntıların önüne geçecek süzgeç görevi görür. Eskiden babayla dertleşmek yoktu artık bütün roller değişiyor. Çünkü çocuğun taşıdığı değer değişiyor.”

Babanın çocuğun gelişimindeki önemine de değinen Çetin, “Toplumsal cinsiyet rolleri babanın çocuk üzerindeki etkisini azaltıyor. Baba hep disipline eden, sorunu tanımlayan olarak geçiyor. Baba, ödevi soran ama yaptıran değil, bakımını üstlenen değil. Yaptığımız bir araştırmada babaların yüzde 92’si çocuğunu severek yaptığını söylüyordu fakat yüzde 91’i de bakımı annenin üstlendiğini belirtiyordu.” dedi.

“ERKEĞE MAVİ, KIZA PEMBE”

Çetin, cinsiyet rollerinin çocuklara daha doğduğunda giydirildiğini anlattı ve “Biz bu durumun içine doğarız. Erkek çocuğu ağlıyor, yanına gitme denir. Neden? Çünkü güçlü olsun diye. Daha çocuk 45 günlük. Olsun. Sen top oyna sen de bebekle oyna denir aksine izin verilmez. Doğduğunda hastanede bile erkek çocuğun her şeyi mavi, kızınki pembedir.” diyerek sunumunu bitirdi.

“SORU SORARSA NE CEVAP VERECEĞİM?”

Çetin’in ardından ikinci sunumda Rayka Kumru, cinsiyet rolleri üzerinde durdu. Cinselliğin sadece fiziksel birliktelik olmadığına değinen Kumru, ebeveyn-çocuk ilişkisine dair şunları aktardı: “Ebeveynlerin kaygısı hep ‘soru sorarsa ne cevap vereceğim’ üzerine. Kaygıyı anlıyorum ama ne bildiğimizden daha önemli olan şey, nasıl söylediğimiz, neleri söylemediğimiz. Evin genelinde cinsellik veya toplumsal cinsiyet gibi konular çok konuşulan şeyler değil. Bir çocuk bu koşulda istismara uğradığında ailesiyle paylaşır mı? Sıfıra yakın.”

Oyuncaktan, kıyafete kadar çocuğun seçimlerine özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Kumru, “Aşkım, aslanım, prensesim gibi hitapların hepsi bir şey ifade eder. Çok düşünmüyoruz bunları ebeveyn olarak ama çok önemli. Bir erkek çocuğu, bebekle oynuyorsa; bazı ebeveynler ‘aman benim çocuğum gay mi olacak’ diye korkuyor. Cinsel yönelime 4 yaşında karar verilmez. Bu durum hormonlar sayesinde ergenlikte gerçekleşir.” dedi.

Son sunumda, çocukların hayatlarını anlamlandırma çabalarına değinen Psikiyatrist Yankı Yazgan, başkalarının hayatına değer veren bir insan olmaları gerektiğini vurguladı ve çocuklu bir hayatın ebeveynlere getirdiği gelişim fırsatlarına değindi.


ARŞİV