Bilinmeyen sinemalar Kadıköy'de!

İstanbul yeni bir film festivaline merhaba diyor... Butan, Senegal, Burkina Faso, Bangladeş’in de aralarında bulunduğu ülkelerin kültürel değerleri, sinemalarıyla gün ışığına çıkıyor.

02 Mayıs 2011 - 10:02


‘Bilinmeyen Sinemalar Film Festivali’ Türkiye’nin evsahipliğinde, Dışişleri Bakanlığı’nın 9–13 Mayıs 2011 tarihleri arasında İstanbul’da düzenleyeceği 4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı kapsamında yapılacak bir festival. 11–17 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek festivalde Afrika, Asya ve Amerika’dan adını çok duymadığımız coğrafyaların sineması İstanbullu sinemaseverlerle buluşacak. Filmler Beyoğlu Sineması, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi ve Kadıköy Moda Sineması’nda ücretsiz olarak takip edilebilecek.
Ruanda, Laos, Çad ve Myanmar gibi geri bıraktırılmış ülkelerin sinemasını İstanbullu sinemaseverlerle buluşturacak olan festivalde 35 film gösterilecek. Filmleri gösterilecek ülkelerin ortak özelliği kişi başı milli gelirlerinin 750 doların altında olması. Ekonomik azgelişmişlik kıstası gözetilerek sınıflandırılmış ve “En Az Gelişmiş Ülkeler” kategorisinde sayılan bu ülkelerin 33’ü Afrika, 14’ü Asya, biri de Amerika kıtasında bulunuyor. Festival, Toplumsal Hafıza, Güncelin İzinde, Belgesel Gözü, Panorama, Derin Bakış olmak üzere beş ana bölümden oluşuyor. Festivalde ülkelerin tarihi perspektifi içinde kültürel dokularını işleyecek yapımların yanı sıra güncel sorunlarını da dile getirecek filmler yer alacak.
İşte bir hafta boyunca izleyebileceğimiz bilinmeyen filmlerden bazıları:

HİMALAYA
Bir Şefin Çocukluğu

Nepal’in Doplo bölgesinde geçen cesaret, inanç ve dayanışma yüklü bir film, Himalaya - Bir Şefin Çocukluğu. 1999 yapımı olan film, 2000 yılı Oscar ödüllerinde En İyi Yabancı Film Ödülü'ne aday olmuştu. Farklı festivallerden de birçok ödül kazanan filmi Eric Vallit yönetiyor. Bir Şefin Çocukluğu, hikâyesi kadar sağlam karakterleri ve muazzam doğa manzaralarıyla da dikkat çekiyor. Nepal’in güzel ama inatçı doğa koşullarında geçen film, iyimser ve insancıl bir hikâye anlatıyor.

BUTAN
Kupa

Sürgündeki Tibet manastırı dıştan bakıldığında sakin görünmektedir. Ama manastırdaki öğrenciler içten içe Fransa’da oynanan 1998 Dünya Kupası'nın heyecanını yaşamaktadır. Futbol hastası Orgyen, okulun katı disiplinine rağmen gizlice maçları izlemekte, arkadaşlarını da ayartmaya çalışmaktadır. Çin’den gelen iki mülteci çocuk, ailelerinden kopmanın üzüntüsünü yaşarken kendilerini manastırın ciddi havasıyla Orygen’in futbol tutkusu arasında bulur. Orygen, kupa finalini manastırda seyretmek için izin alınca çocuklar arasında heyecanlı bir koşuşturma başlar. Arkadaşlığı ve dayanışmayı anlatan film, bir yandan da değişen dünyada Budizmin durumuna da temas ediyor.

BANGLADEŞ
Düşlerin Kanatlarında

Fazlu oğluyla birlikte pazarda çalışan fakir bir köylüdür. Zor şartlar altında yaşasa da Fazlu durumundan fazla şikâyet etmez. Bir gün oğluna ikinci el bir pantolon satın alınca her şey değişir. Pantolonu yıkamak isteyen karısı, pantolonun cebinde bir tomar yabancı para bulur. Hayatı boyunca bankaya gitmemiş olan Fazlu, parayı ne yapacağını bilmez ve durumu iyi olan en iyi arkadaşından yardım ister. Birdenbire ortaya çıkan para, yoksulların değerlerini de değiştirir. Rahat bir hayatın düşlerini kurarken, aile, dostluk gibi kavramlar yerini açgözlülüğe, hırsa ve ihanete bırakır.

HAİTİ
Haiti’de Şiiler

Batılı ülkelerin ekonomik baskıları yüzünden dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Haiti, Ocak 2010’da meydana gelen depremle yerle bir olur. 200 bin kişinin öldüğü afette, 300 binden fazla kişi de yaralanır. Resmi binalar da dahil olmak üzere birçok yapı tahrip olur. Dünyanın birçok yerinden Haiti’ye yardım gelir. Amerika’dan gelen iki Müslüman gencin çektiği belgesel, Haiti’deki felaketin ardından buradaki Şii cemaatin deprem sonrasındaki gayretli yardım çabalarını anlatıyor. Haiti’de Şiiler, çalışkan bir cemaatin yoksul bir ülkedeki hikâyesinden küçük bir kesit sunuyor.

AFGANİSTAN
Savaşlardan Önceki Afganistan

70’lerde Avrupalı gençler hayatı ve kendilerini keşfetmek için Doğu’ya gittiler. Hedef, çoğu kez Hindistan’dı ve Afganistan bu yolculuğun önemli ara duraklarından birini oluşturuyordu. Amerikalı Eric Siegel, 1972 yılında bir grup arkadaşıyla Avrupa’dan Afganistan’a uzanan bir yolculuğa çıkar. Kamerasıyla İran ve Afganistan’daki yaşamı kaydeden Siegel, 11 Eylül’den sonra bir film yapıp, Afganistan’ın savaşlardan önceki halini göstermek ister. Kandehar ve Kabil’e kadar giden Siegel ve arkadaşları mütevazı, çalışkan ve dinlerine bağlı insanların hayatlarından oldukça etkilenir. Son kısmında 11 Eylül’ü yaratan politik entrikaları açık eden film, yer yer Batılı bakışın izlerini taşısa da içerdiği barış içindeki Afganistan görüntüleri açısından önemli bir çalışma.

MALİ
Işık

Malili yönetmen Süleyman Cissé, Işık’ta kolonyalizm öncesi Afrika’dan geleneksel motiflerle dolu destansı bir hikâye sunuyor. Niananko, sihirli güçlere sahip Bambaralı bir gençtir ve başı babası Somo’yla büyük beladadır. Büyücülük yeteneklerini kötü amaçlar için kullanan babasından kaçan genç adam yardım almak için amcasını bulmaya gider. Arkasında babası, önünde uzun bir yol vardır ve bu yolculuk sırasında büyücülük güçlerini kullanmasına sebep olan tecrübeler Niananko’nun büyümesini sağlar. Ancak yetişkin olma yolundaki çabası, genç adamın babasıyla karşılaşmasına engel olamaz. 1987 yapımı film, Cannes Film Festivali Jüri Ödülü, İngiliz Film Enstitüsü Sutherland Ödülü, Bergamo Sinema Buluşması Altın Rosa Camuna Ödülü ve Fribourg Uluslararası Film Festivali Dağıtım Ödülü’ne sahip.

ÇAD
Babamız

Çadlı yönetmen Muhammed-Salih Haron’un filmi Abouna (Babamız), iki kardeşin dokunaklı hikâyesini gündelik hayatın içinden unsurlarla perdeye taşıyor. Sekiz yaşındaki Emin ve onbeş yaşındaki abisi Tahir bir sabah uyandıklarında babalarının evi terk ettiğini fark eder. Başlangıçta babalarının kısa süre içinde geri geleceğini düşünen çocukların zaman geçtikçe ümitleri de gitgide kaybolur. İki oğlanla başa çıkamayan anne, çocukları uzakta bir Kur’an kursuna yollar. Kardeşlerin bu süreçte babalarıyla tekrar buluşma hayalleri devam eder.
Yönetmen Haron, babalarının yokluğunda yalnızlık ve umutsuzluk kadar sevgi ve mutluluğu da keşfeden iki kardeşin yaşamına sevecen ve iyimser bir ayna tutuyor.

www.bilsinfest.org

Semra ÇELEBİ


ARŞİV