16 Ocak’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde ücretsiz bir resital verecek olan piyanist Seray Kalelioğlu, “Yüksek lisans tezimi, anlatımlı bir resitale dönüştürdüm. Herkesin anlayabileceği bir dilde, müzik terimi kullanmaksızın yapacağım. Amacım, insanların bir piyano konçertosunu dinlerken farkındalığını arttırmak” diyor
Gökçe UYGUN
Kadıköylü genç piyanist ve piyano öğretmeni Seray Kalelioğlu, piyanoya çocuk yaşta başladı. Eğitimini Türkiye’nin yanı sıra yurtdışında da aldı. Bugüne dek müzikle alakalı 50’yi aşkın etkinlikte yer aldı. Halen Tan Sağtürk Akademi Cadde’de piyano öğretmenliği yapan ve resitaller veren Kalelioğlu ile konuştuk.
● Okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?
1987 İstanbul doğumluyum. Piyanoya 7 yaşında başladım. 1995-2000 arasında TRT Çocuk Korosu’nda korist olarak yer aldım. 1996’da Portekiz’deki Çocuk Şarkıları yarışmasından Dostluk ve Barış Ödülü aldım. 2001-2005 yılları arasında, tam bursla kabul edildiğim İstek Belde Güzel Sanatlar Lisesi’nde piyano ve keman dallarında eğitim aldım. 2005 – 2009 yılları arasında, Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliğinde Dilek Yonat Batıbay ile piyano öğrenimimi sürdürdüm. 2007-2008 eğitim döneminde Erasmus Değişim Programı kapsamında Polonya’daki Gdansk Müzik Akademisi’nde okudum. 2008’de Türkiye’ye döndüm. İris Şentürker ile piyano çalışmalarına devam ettim ve bu tarihten itibaren yurtiçinde çeşitli projelerde yer aldım, çeşitli kurumlarda piyano öğretmenliği yaptım. 2010’da yılında Amerika’da Prof.Katherine Faricy ile piyano çalıştım. Yüksek lisans çalışmalarıma ITÜ MIAM’da Jerfi Aji ile oda müziği, Ayşegül Sarıca ile piyano’da devam ettim. Piyanist Nelly Ben-Or ile piyano üzerinde Alexander Tekniği, Edna Golandsky ile Taubmann Tekniği çalışmaları gerçekleştirdim. 2014’ten itibaren Hüseyin Sermet ile masterclass çalışmaları yapıyorum.
● Piyanoya çocuk yaşta başlamışsınız. O kadar küçük bir yaşta, piyanoda sizi çeken neydi acaba?
Müzikle ilgili bir çocuktum. Ailemin yönlendirmesiyle ders almaya başladım. Müziğin ne olduğundan bağımsız olarak piyanodan çıkan sesler ve kendimi müzikle ifade edebilme fikri devam etmemdeki en önemli sebepler oldu.
● Piyano sizce nasıl bir enstrüman? Sizde yarattığı duygu nedir?
Farklı işleri paralel olarak ilerletmeyi seviyorum. Piyano, zihnimdeki çok sesliliği ifade edebildiğim bir araç benim için. Yarattığı duygu başka bir konu. Hayatınızda ne yaşadıysanız o duygular sizin hikâyeniz, sizin müziğiniz oluyor. Müzik hangi karakterdeyse de siz o hikâyelerinizden birinin içine giriyorsunuz.
● Sahnede olmak, piyanonun tuşlarına dokunarak insanları hayal âleminde bir yolculuğa çıkarmak nasıl bir his?
Çok heyecan verici. Önceki hazırlık sürecinde de bu heyecanı yaşamaya başlıyorsunuz. Hatta konserlerimde dinleyicileri bilgilendirmek ve parçanın hikayesini daha rahat yaşayabilmeleri adına çalmadan önce besteciyi ve eseri anlatmaya gayret ediyorum.
● Genç bir piyanist olarak, ülkemizdeki piyano eğitimi/ klasik müzik eğitimi hakkında neler söylemek istersiniz?
Enstrüman eğitimi öğretmenle tek başınıza geçirdiğiniz bir süreçten oluşuyor. Şanslıysanız, öğretmeniniz iyiyse bu süreç keyifli bir öğrenme süreci olacaktır. Diğer türlü öğrenemediğiniz birçok teknik ve müzikal detay olabilir. Kendinizle ilgili gerçekçi olabiliyorsanız bunları fark edip tamamlayabilirsiniz.
Birkaç yıl piyano çalıp bana gelen öğrencilerimden görüyorum ki öğretmenleri öğrencinin temel bilgileri içselleştirmesini sağlayamamış. Doğru oturmayan, doğru şekilde tuşa basamayan bir öğrenciyi gerçek anlamda ileriye götüremezsiniz. Daha fazla iyi çalan, bilen ve öğretebilen öğretmenlere ihtiyacımız var.
● Piyanoyu hem çalıyor hem öğretiyorsunuz. Hangisi daha zevkli ve hangisi daha zor/kolay?
İkisinin duygusu çok farklı... Piyano, çok büyük bir disiplin gerektiriyor. Konsantrasyon, düzenli ve doğru çalışma çok önemli. Bunları sağladığınızda yapılan müzik mutluluk veriyor. Tabii tüm bunlarda sadece kendinizden sorumlusunuz. Öğretmenlikte bu sorumluluk artıyor. Derse girdiğinizde -özellikle küçük çocuklarda- nasıl bir gün geçirmiş olursanız olun enerjik olmalısınız. Öğrenciye öğretmek dışında da karakterini, ruh halini anlamalı ve dersten keyif almasını sağlamalısınız.
● Oldukça genç bir yaştasınız. Bundan sonrasına dair hedefleriniz neler?
Albüm hazırlığı içerisindeyiz. 2017’de hazır olmasını planlıyoruz. Konserler de devam edecek. Bunun dışında geçtiğimiz ay çocuklara Prokofiev’in Peter ve Kurt’unu anlattığım bir müzik atölyesi gerçekleştirdim. Bu atölyeyi ve Edvard Grieg’in hayatını, piyano konçertosunu anlatıp çaldığım ve sunum yaptığım bu etkinliği de sürdüreceğim.
“SANAT, KADIKÖY’DE ÖZGÜR”
● Kadıköy’de doğdum ve büyüdüm. Bir yıl öncesine kadar hep Kadıköy’de yaşadım. Bence Kadıköy İstanbul’da çok önemli bir yere sahip. Özellikle sanatın ve insanın özgür olduğu bir yer. Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun da sanatı desteklemesi mutluluk verici.
● Daha önce Kadıköy’de birkaç kez sahne aldım. Kadıköy’deki salonların kalitesi ve çeşitliliği nedeniyle tercih ediyorum. Ayrıca kendine has bir takipçi kitlesi var.
● 16 Ocak’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde ücretsiz bir resitalim olacak. Yüksek lisans tezimi, anlatımlı ve sunumlu bir resitale dönüştürdüm. İlk kısımda Edvard Grieg’in hayatını, ikinci kısımda da piyano konçertosunu anlatacağım. Piyano konçertosunun yapısını ve içinde bulunan halk ezgilerini dinleteceğim. Bütün bunları herkesin anlayabileceği bir dilde, müzik terimi kullanmaksızın yapacağım. Amacım, insanların bir piyano konçertosunu dinlerken farkındalığını arttırmak.
● 7 Mayıs’ta da Yeldeğirmeni Sanat’ta bir resitalim olacak. Bu benim için ayrıca heyecan verici çünkü hem benim ilk kez çalacağım hem de Türkiye’de pek çalınmayan bir besteci olan Johann Nepomuk Hummel’in eserleri var. Hummel, Mozart’ın öğrencisi olmuş. Bu sebeple eserlerinde Mozart’ın etkisi büyük.