Türkiye’de 11 Mart’ta açıklanan ilk vaka sonrasında korona virüsü günlük hayatımızın bir parçası oldu. İnsanlar sokaklardan ve caddelerden çekildiler, imkanı olanlar evlerinden çalışmaya başladılar, imkanı olmayanlar ise yine yollara düştüler. İlk önce yaşlı vatandaşların sokağa çıkması yasaklandı, daha sonra da ise 20 yaş altı gençlerin. Yani sokaklar sakinliğini ve enerjisini kaybetti. Ne çocukların şen şakrak gülüşleri kaldı ne de yaşlıların ağır adımları...
Pandemi öncesi adım atmakta zorlandığımız, aşırı gürültüden yanımızdakinin sesini zor duyduğumuz Kadıköy sokaklarında bugünlerde ise sesimiz yankılanıyor. Alabildiğine bir boşluk... Salgının ilk gününden itibaren Kadıköy’ün sokaklarını fotoğraflayan biri olarak bu ayrımı daha net hissedebiliyorum. Kalabalık ve gürültü yok ama insansız sokaklar içimizdeki boşluğu genişletiyor. Sanatçı Ümit İnce işte bu boşluk fikrinden yola çıkarak “Herkes Nereye Gitti” adlı bir çalışma yapmaya başladı. Dünyanın farklı sokaklarını projesine dahil eden İnce bu defa, benim çektiğim Kadıköy fotoğraflarını projesine dahil etti.
BOŞLUĞA KENDİNİ KOY
Foto-manipülasyon tekniğini kullandığını söyleyen İnce, gerçek fotoğrafların üzerine siluet karakterler yerleştiriyor. Karakterlerin hepsi beyaz bir boşluktan ibaret. İnce “Neden boşluk?” sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Herkesin her an içinde bulunabileceği mekânları, her gün geçtiğimiz cadde ve sokakları kullanarak evde kalmanın önemini vurgulamaya çalıştım. Çünkü bugünlerde evde olmazsak, bir daha asla o caddelerde ve mekânlarda olamayacağımızı hatırlamamız gerekiyor. Yokluk ya da boşluk anlamına gelen siluet karakterlerle, içimizden herhangi birinin kendini bu boşluğa yerleştirebileceğini anlatmaya çalışıyorum. ‘Herkes nereye gitti? Eve, çünkü öyle olmalı’ şeklinde bir diyalog ile başlayan bu serinin, izleyiciye ‘o beyaz karakterlerden biri de sen olabilirsin’ sorusunu sormasını amaçladım hep. Çünkü tek amacım, hepimizin bu süreci mümkün olan en az hasar ve kayıpla atlatması... Sizler gibi ben de o beyaz siluetlerin yavaş yavaş yine aramızdaki karakterlerle yer değiştirmesini bekliyorum. Yine özgürce yaşayabildiğimiz günleri iple çekiyorum.”
İşte o kareler: