Bu filmde ‘suç unsuru’ var!

Moda’daki evlerine yapılan polis baskınını, komedi ve eleştiri diliyle sinemaya aktaran yönetmen Süleyman Arda Eminçe ve yapımcı Behlül Berk Parça, ‘Suç Unsuru’ filmini yaptı. Polis baskını yapılan bir Kadıköy evinde yaşananların kara komik hikayesini anlatan filmin yönetmeni Süleyman Arda Eminçe, “Adalet duygusunun bize verdiği haklı inat, filmin temelini oluşturuyor” diyor

06 Kasım 2018 - 15:54

Moda’daki evlerinin kapısı sabaha karşı kapıları polis tarafından çalındı, evde ‘suç unsuru’ aranıyordu. Bulunamadı. Polisler gitti. Ama ev sahipleri bu olayı içlerine sindir(e)medi. Uğradıkları kötü muamele nedeniyle yargı yoluna gittiler ve kazandılar. Şimdi de olayı kamu vicdanına sunmak için filmini çektiler.

Filmin adı ‘Suç Unsuru’.  Yönetmeni Süleyman Arda Eminçe, yapımcısı de Behlül Berk Parça. Bu iki sinemacının başına gelen gerçek bu olay, filmin iskeletini oluşturuyor. Kasım ayında Kadıköy’de iki gösterimle seyirci karşısına çıkacak olan filme dair sorularımızı, Varyete Film ekibi adına yönetmen Eminçe yanıtladı.

  • Kısa filmleri olan bir yönetmensiniz. Bu filmle uzun metraja geçmiş oldunuz. Neden ve hangi ihtiyaçtan bu filmi çektiniz?

 O dönem üzerinde çalıştığım kısa film olarak tasarladığım bir polis hikâyem vardı. Bunu uzun metraja dönüştürmeyi planladık. Ama şöyle bir sıkıntısı vardı projenin, etrafımızda bilgi alabileceğimiz Alman dizisindeki (o dönem rol aldığım dizi) figüran polislerden başka tanıdığım yoktu.

Filmin hikayesi, 3 sene önce bir gün Zeki Demirkubuz’un Bulantı filmini izledikten sonra aynı gece uzun metraj film yapma kararı almamızla başlıyor. Sinema çıkışı evlere dağıldık. O gün, uzun süredir aynı evi paylaştığım Behlül Berk Parça ile taşınmamızın birinci ayını tamamladığımız gün yani 2015 yılı ekim ayının ilk günüydü. Gece çok geç bir saatte, Moda’daki evimizde kapının deli gibi çalınmasıyla uyandık. Eve, polis bir şafak operasyonu yapmıştı. Film yapmayı düşündüğümüz polis hikâyesini nasıl geliştirebiliriz diye düşünürken sabahında mucizevi bir şekilde senaryo bize gelmiş oldu!

O dönemde Alman yapımı bir polisiye dizide katili oynuyorum. Bu yüzden baskın sabahı gelen polisleri de set ekibinin bana yaptığı bir düzmece olarak algıladım. Sonra olayın gerçek olduğunu anladığımda başka bir şoka girdim. Koskoca dünyada güvende olduğunuzu düşündüğünüz tek yerde yani evinizde uyurken başınıza böyle bir şey geliyor. Bu olayı benim ve Berk’in yaşıyor olabilme ihtimali beni çok kızdırdı.  

  • Siz de tüm bu süreci filme çevirdiniz...

Bunun bir şekilde öcünü almalıydım ama bu kesinlikle şiddet yoluyla değildi. Ben de bunu en iyi bildiğim şekilde yapmaya, filme kaydetmeye karar verdim.

  • Filmin ismi, ünlü yönetmen Lars Von Trier'in de bir filminin ismi. Bu aynılığı bilerek mi seçtiniz?

Bizim yaşadığımız olayda başka bir isim koymak mantıksızdı. Yaşadığımız olay tamamen ortada. Yani bu tesadüf ama güzel bir tesadüf. Çünkü Lars von Trier’in ve benim de ilk uzun metraj filmimizin olması beni içten içe gururlandırıyor…

  • Sizce 'suç unsuru' nedir? zira oldukça ucu açık bir kavram...

Bizce her şey  ‘Suç Unsuru’ (gülüyor)

  • Filminizin 'sözü'nü bir cümlede özetlemenizi rica etsem, bu cümle ne olurdu?

Adalet duygusunun bize verdiği haklı inat…

  • Filminizin türü nedir? Politik bir film denilebilir mi?

Türkiye çok alışılmadık tarzda yapılan bir film. Türle sınırlamak gerekirse komedi kisvesi altında kara güldürü. İnsanlar üzerinde yapılan her film politiktir. Mutlaka yaşanan coğrafyaya dair bir söz söyler. Ama kesinlikle siyasi bir film değil “Suç Unsuru”.

  • Oldukça gergin günlerden geçtiğimiz bu ülkede, filmin kendisinin 'suç unsuru' olabileceği konusunda endişe ettiniz mi?

Geçmez mi, geçti tabi ki! En çok sorduğum sorulardan bir tanesiydi senaryo yazarken. Bu şekilde değerlendirilmemek için çok ince eleyip sık dokuyarak yazdım senaryoyu. On iki profesyonel oyuncu ve ben de dahil kamera arkasında çalışan yirmi üç insan ve üstüne üstlük sette olmayıp da bize destek veren diğer insanlar, anamız babamız hatta. Tüm bu insanları ve onlara karşı olan sorumluluğumu düşününce yazdığınız şeye çok dikkat etmek ve üzerine çok daha fazla düşünmek zorunda kalıyorsunuz. Kimsenin yüzünü kara çıkarmamak için bu olayın davasını açtık ve mahkeme sonucunda devlet bizim haklı olduğumuza karar verdi. Ama biz yine de bunu kamu vicdanına sunmaya ihtiyaç duyduk.

  • Film hazırlık aşamasında polisle irtibata geçtiniz mi?

İyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmişçesine, evimizi basarak onlar bizimle irtibata geçti. Allah razı olsun…

  • Filmin polis teşkilatından tepki alacağını düşündünüz mü hiç?

Bence çok sevecekler. Polis dizi ve filmlerinin anlamsızlıklarından o kadar yılmışlar ki uzun uzun rahatsızlıklarını dile getirdiler. Biz de ne yapalım, mecbur dinledik. Ama o kadar içten anlatıyorlardı ki, filmin içerisinde de yer yer değindim bu konuya. Valla onlar sevmişti, teşkilat da sever herhalde. (gülüyor)

  • Filmde kendi mesleğini yapamayıp da mecburen polis olanlardan bahsediliyor. Bu vurguyu yapmanızın nedeni nedir?

Güncel bir olay anlattığımız için bu meseleye de değinmek istedik. Mesela ilginç bir benzerlikte Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat Ağacı’nda da yer verilmiştir. 

  • Bir de Ermenilik vurgusu ile izleyiciye ne demek istiyorsunuz?

Moda’nın en eski sakinleri Ermenilerdi. Bizim de o dönemdeki ev sahibimiz ve komşularımız o günlerden kalan ailelerin çocuklarıydı.  Doğal olarak filmde de olmaları ve filmin Moda’da geçmesi bunu önemli kılıyordu. Bulunduğumuz coğrafyanın resmini çizerken böyle köklü bir unsuru yok sayamazdık.

  • Filmde, sokaktan gelen sesler arasında sokak müzisyeni Bizon Murat'ın ‘Siya Siyabend cd'leriiii’ diye meşhur bağırışı dikkatimi çekti. Ki kendisi yakın zamanda bir hastalık geçirdi. Onun sesine tesadüfen mi yer verdiniz, bilinçli mi?

Bu detayı fark etmenize çok sevindim. Bizon Murat yaşadığımız dönemin çağdaşları arasında yer alan önemli bir derviştir bizim için. Onunla yaşadığım anım da şu; Murat Abi cdlerini hep bizim evin köşesinde satardı. Biz bu filmin çekimlerini bitirdikten sonraki post sürecinde Murat Abi hastalandı. Biz de öğrendiğimizde çok üzüldük ve bir saygı duruşunda bulunmak istedik.

  • Filmin sonundaki şarkı filme özel yapıldı sanırım?

Evet kesinlikle. Yener Çevik’e yaptırdığımız bir rap şarkı, çok popüler olacağına eminiz şimdiden.

  • Jenerikte 'veteriner Teoman Aslan' ibaresi dikkatimi çekti. Ki kendisi Kadıköy Belediyesi'nin Veteriner İşleri Müdürü’dür. Filmdeki işlevi nedir? Oyuncu kedi Mantar ile alakalı mı?

Teoman abi, Kadıköy’deki hayvanseverlerin her şeyi ve Mantar benim oğlum. Ben, arkadaşlarım, ablamlar, hatta annemdeki kedim hepsi ama hepsiyle Teoman Abi ilgilenir. Allah başımızdan eksik etmesin, ona bir şey olursa ne yaparız hiç bilemiyorum.

  • Suç Unsuru’nu Moda'da çekilmesinin nedeni nedir?

Olayın yaşandığı yer olduğu için ve stüdyoda yapabilecek bütçemiz olmadığı için evde çekmeye karar verdik. Daha sonrasında bu fikir, bizde daha gerçek bir film yapma güdüsüne dönüştü. Sokağı biliyorduk. Evin nereden, nasıl ışık aldığını biliyorduk. Tüm bu bildiklerimiz filmin senaryo yazım ve çekim sürecinde çok faydalı oldu.

  • İçerikte de Moda semtinin 'ayrıcalıklı' haline vurgu var. Bilhassa Moda'yı seçmiş olmalısınız, öyle mi?

Ayrıcalıklı bir yerde olmamız bizim o dönemki şansımızla ilgili. Aslında biz seçmedik.

  • Sizler ve ekiptekiler, oyuncular Kadıköylü mü?

Evet birkaç arkadaşımız hariç genelimiz Kadıköylü. Kadıköylü olmak bir ayrıcalıktır. (gülümsüyor) Size Kadıköylü oyuncularımızı sayabilirim. Bülent Çolak, Koray Erkök, Burak Sarımola, Altuğ Elveriş, Hamdi Alp, Kaan Songün, Duygu Yıldız, Tuğba Eskicioğlu, Enis Aybar. Emin Maltepe soyadı gibi Maltepe’den ve Emre Şen Bakırköy’den geliyordu.

  • Film, Suç Ve Ceza Filmleri Festivali'nde ilk kez seyirci karşısına çıkacak değil mi?

Aslında ilk Malatya Uluslararası Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapmaya hazırlanıyor. Aynı tarihler arasında İstanbul’da Suç ve Ceza Filmleri Festivali’nde gösterimi olacak. Türkiye için değil ama İstanbul için ilk.  12 Kasım ve 14 Kasım’da Kadıköy Sinemasında saat 11:00 seansında iki farklı gösterim olacak. Müsait olan herkesi bekleriz, oyuncularla izleme şansları olacak…

  • Ne zaman vizyona girecek?

Bağımsız bir yapım olarak vizyona girmek gerçekten çok zor. Salon ve dağıtım konusunda yaşanan sıkıntılar sebebiyle zorluk çekmekteyiz. 2019 ilk aylarında vizyona girmesini hedefliyoruz. Hatta bu durumlardan dolayı özel gösterimler konusunda Kadıköy Belediyesi Kültür Müdürü Prof. Dr. Simten Gündeş hocamızın da desteğiyle Kadıköy’de birçok gösterim yapmayı planlıyoruz. Çünkü bu bir Kadıköy filmi.

  • Bağımsız bir film olarak vizyon ve gişe kaygınız var mı?

Bağımsız filmin gişesi ne yazık ki olmuyor. Bağımsız filme isnat edilen sınırlamalara karşı çıkmaya çalışıyoruz. İzleyicide karşılık bulabileceğimize inanıyoruz. Çünkü kalıplaşmış algının dışında bir örnek sunuyoruz.


ARŞİV