Bu sergi uykusuzlara…

Uykuyu metaforik boyutlarıyla ele alan Uykusuzlar Atlası sergisi, izleyenleri uyku kavramı üzerine düşünmeye davet ediyor

18 Şubat 2016 - 15:15
GÖKÇE UYGUN
Bizi en çok ne uyutuyor ya da uykularımızdan ediyor? Çok mu uyuduk şimdiye kadar hayatımızda, yoksa bir şeyleri hep kaçırıyoruz telaşıyla kaçtık mı uykulardan?

Geçtiğimiz günlerde Moda’daki Halka Sanat’ta açılan ‘’Uykusuzlar Atlası’’ sergisi, bu ve benzer soruları soruyor. Sergi, yaşadığımız tarihte ve coğrafyada üzerinde düşünülmesi gereken uyku metaforları üzerine yoğunlaşıyor. Bu metaforlar,  sanatçılar Neriman Polat, Niyazi Selçuk, Orhan Cem Çetin, Seçil Yersel, Doğu Çankaya, Sezgi Abalı, Şafak Şule Kemancı, İskender Giray, Mert Öztekin, Sevil Tunaboylu, Nalan Yırtmaç, Fulya Çetin, Gümüş Özdeş, Yasemin Nur Erkalır ve Neşe Şahin’in video, resim, yerleştirme, heykel ve fotoğraf gibi eserleriyle aktarılıyor.

halka sanat projesi’nin üç ortağından biri olan ve serginin kavramsal çerçevesini çizen İpek Çankaya anlatıyor.

Bu sergi güncel nadire kabineleri sergi dizisi kapsamında düzenleniyor. Bu dizinin ne olduğunu öğrenelim önce.

Güncel Nadire Kabineleri Sergileri ilkini 2014 yılında gerçekleştirdiğimiz bir sergi dizisi. İlhamını 14. - 15. yüzyıllarda ortaya çıkmış olan, modern müzeciliğin öncüsü olarak kabul edilen nadire kabinelerinden (cabinet of curiosities) alır. Nadire kabineleri kişisel koleksiyonculuğun ilk örneklerinin sergilendiği, ev içi, oda içi, hatta dolap içi sergileme alanları olabilir. Dünyayı gezip, gördüklerini satın alan kişilerin koleksiyonlarını teşhir ettikleri yerlerdir. Bu teşhirde resim, heykel gibi sanat eserleri olduğu kadar, her türlü nadir, tuhaf, alışılmışın dışında nesneler de yer alır ve koleksiyoncunun bireysel seçkisini ve dünya algısını temsil eder. Bu fikirden hareketle halka sanat projesi bugünün nadirelerini bir araya getirdiği, kavramsal bütünlüğü olan bir sergi dizisi yürütmektedir. Bu sergilerin her biri belli bir teması ve kavramsal bütünlüğü olan sergiler olarak tasarlanmaktadır ve belli aralıklarla bir yenisi gerçekleştirilir.

Uyku ile ilgili bir sergi fikri nasıl oluştu?

halka’da yapacağımız sergilerden birinin temasının uyku olmasını yaklaşık bir buçuk sene önce düşündük. Önceleri rüya teması üzerine bir sergi yaparız diyorduk; zamanla rüyalar uykuya, uykunun binbir çeşidine, uykuyla ilişkimize dönüştü. Uykuyla ilişkimiz denildiğinde bu birden fazla noktaya gönderme yapabilir ve uyku temasından yola çıkan onlarca farklı sergi yapılabilir tabii ki. Bizim ilk düşüncemiz uykuyla uykusuzluk ilişkisi ve uykuyla toplumun metaforik ilişkisiydi.

2015’in Eylül’ünde bu sergi ile ilgili bir kavramsal çerçeve oluşturmak için oturduğumda ben buna uykuyla sanatçının ilişkisini katmak istedim. O yüzden başlıkta yapılacak vurgunun uyku ya da uykusuzlukta değil, uykusuzlarda olmasını düşündüm. Uykusuzlar kelimesi, onu ilk duyanlar için uykusuz kalan her kim varsa onları imliyor olabilir. Benim için başlıkta sözü geçen uykusuzlar, bu serginin sanatçılarıdır. Sergi metninde ortaya atacağım sorulara ve konuyu ele alış biçimimize kendi cevaplarını oluşturacak olan onlardır. Nitekim içerik onların bu çerçeve metni algılayış ve el alış biçimleriyle şekillendi.

‘Uykusuzlar Atlası’ ismi neye işaret ediyor?

Uykuya dalmak ve uykudan uyanmak... 24 saatlik yaşam döngüsünün iki ucunu temsil eden bu iki hal, soyut düşünüldüğünde geceyle gündüz, siyahla beyaz, başlangıçla bitiş, bitişle başlangıç, kaçışla başkaldırı, yokoluşla diriliş gibi ikili karşıtlıklara, karışık dünyevi ilişkilere ve insani durumlara gönderme yapar. Düz anlamı dışında uykunun metaforik boyutu, bugün ve burada üzerinde durup düşünülmesi gereken kavramlardan birini oluşturuyor. Uykusuzlar Atlası uykuyu bu boyutuyla ele alıyor. Serginin sorduğu sorular: Bizi en çok ne uyutuyor ya da uykularımızdan ediyor? Çok mu uyuduk şimdiye kadar hayatımızda, yoksa bir şeyleri hep kaçırıyoruz telaşıyla kaçtık mı uykulardan? Uykunun görünmez kıldıkları var mı?

Uykunun binbir çeşidi var: Derin uyku, tavşan uykusu, kolektif uyku ya da hiç gözünü kapayamama hali. Atlas için sözlüklerde “bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap” tanımı yapılıyor. Atlas ayrıca bir haritalar derlemesi olarak tanımlanıyor: Dünyanın, bir ülkenin ya da bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih ve benzeri konularda toplu bilgi vermek için hazırlanmış bir derleme...
Bu iki kavramdan yola çıkan Uykusuzlar Atlası, aklı sorularla ve arayışlarla dolu olan, bu yüzden uykulara direnen bazı uykusuzları buluşturan bir grup sergisidir. Zihinlerde yeni karşılaşmaları olanaklı kılmayı ve onlara yer açmayı vaad eder.

Sergide yer alan sanatçılar kimler? Nasıl bir araya geldiler/getirildiler?

Neriman Polat, Niyazi Selçuk, Orhan Cem Çetin, Seçil Yersel, Doğu Çankaya, Sezgi Abalı, Şafak Şule Kemancı, İskender Giray, Mert Öztekin, Sevil Tunaboylu, Nalan Yırtmaç, Fulya Çetin, Gümüş Özdeş, Yasemin Nur Erkalır ve Neşe Şahin sergide yer alan sanatçılardır. Serginin kavramsal çerçevesini çizip, başlığını koyduktan sonar bu projede yer almasını arzu ettiğimiz sanatçılarla paylaştık. Bir çoğuyla daha önce farklı sergilerde birlikte olmuştuk, olmadıklarımızla da bu sergi bir ilk buluşma oldu. Sergi öncesinde geçen süreçte bir çok defa bir araya geldik, kavram ve içerik hakkında konuştuk. Herkes işini bu süreçte geliştirdi. Birbirini dinleyen, etkileyen ve heyecanlandıran bir grup olarak bu işe imza attık.

 Halka Sanat Moda/Kadıköy’de. Sanatçılar da çoğunlukla Kadıköy civarından mı?

Bazıları öyle. Moda’da, Yeldeğirmeni’nde atölyeleri olanlar da var aralarında İstanbul’un farklı köşelerinden gelenler de. Moda ve halka sanat projesi bir buluşma noktası oldu.

Aslına bakıldığında ‘uyku’, şu alemdeki herkesin ama herkesin ortak noktası… Uyku konusuna sanatçılar nasıl yaklaşıyor bu sergide?

Düşünceme göre davetli sanatçılar Uykusuzlar Atlası’nda, hem kendi uykularından, uykudan kaçış anlarından, uykularını kaçıran ya da günlük yaşamlarını bir tavşan uykusuna dönüştüren her ne varsa ondan beslenecekler ve yaratıcı uğraşın uykuyla olan karışık ilişkisinden yola çıkarak işler üreteceklerdi. Serginin kavramsal çerçevesini oluşturan kişi olarak beklentim ve umudum onların, aramızda giderek daha çok yayılmakta olan, hiç bir konuda, duyguda, eylemde bir olamama halinden doğan düş kırıklığı, örselenme, kızgınlık ve isyan gibi durumların ve belki buna bağlı olarak uykuya geçme halinin örttüğü bazı perdeleri aralamalarıydı. Hepsi kendi perspektifleriyle bu örtüleri araladılar.

Fiziki uyku/uykusuzluğun yanı sıra bir de ‘toplumun derin uyku hali’nden sözetmek mümkün. İnsanların olaylara/sorunlara tepkisizliği… Ne dersiniz bu noktada?

Uyku bir perde gibi hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak insanların üzerine çöküyor. Ya da bazen insanlar yüzleşemedikleri sorunlardan, endişelerinden kaçmak için bilinçli bilinçsiz bir uykuya dalıyorlar. O yüzden kolektif bir sessizliğe ve içe kapanmışlığa meydan verebilen bir olgu bu. Eminim psikologlar ve sosyologlar incelediğinde çok farklı yorumlar yaparlar, biz meseleyi ve kafamıza takılanları sanatsal açıdan ele aldık.

Sanatseverler, sizce neden bu sergiye gelsinler? Ne bulacaklar/neyle karşılaşıp-yüzleşecekler?

Sessiz gibi duran ama derin ve çok katmanlı bir sergi bulacaklar. Resimden, fotoğrafa, heykelden video ve yerleştirmeye kadar çeşitli mecraların kullanıldığı, güçlü bir birlikteliği ve ruhdaşlığı olan bir sergi oldu Uykusuzlar Atlası.

Uykusuzlar Atlası 12 Nisan’a kadar Pazartesi hariç hergün halka sanat/ galeri’de izlenebilir. (Caferağa mah. Bademaltı sok. No:24/1 Moda)

 
 
 
 
 


ARŞİV