“Cemevi müzisyenleri” olarak tanımlanabilecek zakirleri araştıran etnomüzikolog Ulaş Özdemir, “Günümüzde zakirlik, gençler arasında özel olarak taşınan bir kimlik olarak yeni bir boyutu ortaya koyuyor
Fotoğraf: Augustin Le Gall
Cem fotoğrafları: Ulaş Özdemir
Gökçe UYGUN
İstanbul’daki cemevlerinde müzik icrasında bulunan zakirlerle ilgili çalışmalar yürüten müzisyen-araştırmacı-yazar-etnomüzikolog Ulaş Özdemir, Kadıköy’de zakirliği anlatacak. “On İki Hizmet” olarak bilinen hizmetlilerden biri olarak müzik icrası görevini yerine getiren zakirler, aynı zamanda âşıklar ve dedelerle birlikte kültürel belleğin en önemli taşıyıcılarından birisi olagelmiş. Özdemir, 15 Aralık Perşembe günü saat 14.00’te Barış Manço Kültür Merkezi’nde vereceği konferansta; zakirlerin 2000’li yıllardan itibaren kamusal alanda artan görünürlükleriyle birlikte dönüşen müzik icra pratikleri, çalgı ve müziksel form dinamiklerini anlatacak.
“Kimlik, Ritüel, Müzik İcrası: İstanbul Cemevlerinde Zakirlik Hizmeti” adında bir kitabı da bulunan Özdemir’le, zakirliği konuştuk.
* Sizi biraz tanıyalım önce.
İlk solo albümüm 1998 yılında yayınlandı. O zamandan bu yana profesyonel olarak müzisyenim. Diğer yandan etnomüzikoloji alanında eğitim aldım ve doktoramı tamamladım. Akademik olarak da etnomüzikoloji alanında çalışmalar yürütüyorum.
* Cemevlerinde müzik icrasında bulunan zakirlerle ilgili çalışma yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Zakirlik meselesi uzun yıllardır ilgilendiğim ve gözlemlediğim ama sahada üzerinde çalışmadığım bir konuydu. Doktoraya ilk başladığımda genel olarak Alevi cemleri üzerine çalışmak istiyordum, zamanla daha özele inerek, cemlerde müzik icrası yapan zakirlere odaklandım.
* Zakir kelimesinin anlamı nedir?
Hatırlamak, yad etmek, zihinde tutmak manasından türeyen zikreden, zikredici anlamında kullanılır. Aleviler için zakir, cemlerde müzik icrası yaparak, Hakk kelamını dile getiren kişilerdir. Dolayısıyla zakir, Hakkı ve hakikati zikreden kişidir.
* Siz Alevi misiniz, cemevine gider misiniz? Bunu şu nedenle soruyorum; zakirlere dair kişisel gözlemleriniz da var mı acaba?
Maraşlı bir Aleviyim. Çok küçük yaşlardan bu yana Alevi kültürünün ve inancının içinde, cemlerde yetiştim. Farklı bölgelerde cemlere katıldım. Ancak tezim sırasında İstanbul cemevlerinde saha çalışması yaparken, kültürü içeriden değil de dışarıdan gözlemlemek için mesafemi hep korudum. Bunun amacı bilimsel etik kuralları korumaktı. Dolayısıyla içeriden gelmem çalışmama katkı sundu, ama dışarıdan bakıp incelememe olumsuz etki etmedi. Hassas bir konu olduğu için, bununla ilgili özel bir çaba sarf ettiğimi söyleyebilirim.
* Zakirlerle ilgili yaptığınız çalışmayı özetler misini? Ne kadar sürede, kaç cemevinde kaç zakirle görüştünüz?
Zakirlikle ilgili doktora tez araştırmam, Mart 2012 ve Ocak 2015 dönemi arasında gerçekleşti. Bu dönemde İstanbul cemevlerinde icrada bulunmuş pek çok zakir, cemevi hizmetlisi, dede, dernek/vakıf yöneticisi ve araştırmacılarla görüştüm. Ancak çalışmamı, aktif olarak farklı özelliklerdeki cemevlerinde zakirlik yapan 10 zakir çerçevesinde tartıştım. Özellikle onlarla yapılmış derinlemesine görüşmeler, çalışmanın ana iskeletini oluşturdu.
* Bu araştırmada neyi arıyordunuz, neyi buldunuz?
Çalışmaya başlama nedenim, bir gencin cemevinde neden zakirlik yapma isteği duyduğu ve zakir kimliğini nasıl taşıdığını anlamaktı. Sahada katılımcı gözlemle araştırmalar yaparken, bunun ardına pek çok soru geldi. Özellikle 2000'li yıllarda Aleviliğin nasıl bir değişim ve dönüşüm geçirdiğini ya da nasıl yaşandığını zakirler özelinde tartışmaya çalıştım. Sonuç olarak, Aleviliğe dair pek çok hazır kabulün sahada farklı şekillendiğini ve Alevilik bağlamında oldukça dinamik bir inanç-kültür dünyasında olduğumuzu bir kez daha gördüm.
* Sanırım kadın zakir sayısı çok az. Neden sizce?
Maalesef kadın zakirler yok denecek kadar az. Çalışmaya ilk başladığım dönemde zakirlik yapan bazı kadınlar evlenerek bu hizmeti bıraktılar. Derinlemesine görüşme yapabildiğim tek kadın zakir de bu hizmete başlarken çok sıkıntı çekmiş. Kadınların posta oturması konusundaki tartışmalar, kadın zakirlerin çoğalmasında sorun olarak görünüyor belli ki. Ayrıca genel olarak Alevi kurumlarında kadınların yönetimlerde ol(a)mayışı, yine kurumlarda kadınların söz haklarının neredeyse pek olmayışı, kadın zakirlerin teşvik edilmemesi gibi pek çok konu, Aleviliğin kadın-erkek eşitliği konusundaki söyleminin aksi yönde işaretleri gösteriyor. Ben özel olarak toplumsal cinsiyet çalışmadım, sadece zakirlik özelinde buna da değindim, ancak bu başlı başına bir konu ve bu alanda yapılacak çalışmalara acilen ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
* Zakirler nasıl bir eğitim alıyorlar? Yaş ortalaması nedir? Yeni kuşak zakirler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Cemevlerinde benim görüştüğüm zakirlerin genel yaş ortalaması 20 ile 30 yaş arasındaki gençlerden oluşuyor. Bunların büyük çoğunluğu üniversitede okuyan veya mezun olmuş, çalışan veya kendi işyeri olan kişiler. Zakirlik onlar için sadece inançsal bir görev olarak yapılan bir hizmet. Bu hizmete başlamaları genelde cemevlerinde veya cemevi yakınlarında bağlama kurslarında başlıyor.
Ancak gelişmelerinde pek çok farklı dinamik var. Özel olarak zakirlik eğitimi bazı kurumlarda denense de aslında zakirler, cemlerde yetişiyorlar. Bu gençlerin bir kısmı uzun yıllar belli cemevlerinde hizmet yaparken, bir kısmı çeşitli nedenlerle kurumları bırakıp gezici olarak farklı cemevlerinde zakirliğe devam ediyorlar. Dolayısıyla günümüzde zakirlik, gençler arasında özel olarak taşınan bir kimlik olarak Alevi müziğinin icrasında yeni bir boyutu ortaya koyuyor.
* Zakirlik şuan Alevi inancında/müziğinde ne kadar kabul ve rağbet gören bir kurum?
Zakirliğin, özellikle 2000'li yıllarda yetişen genç kuşak Alevi müzik icracıları arasında oldukça popüler olduğunu söyleyebilirim. Herhangi bir cemevinde bu hizmeti yerine getirmeseler bile, Alevi müzik icrasını kutsal bir görev olarak zakir kimliğiyle icra etme amacı taşıyan bir genç nesil var. Burada müziğin, Alevi kimliğini dışa vurmadaki rolünü de yeniden düşünmek gerekiyor. İnançsal özelliklerin zakirlikle öne çıktığı bir dönemden bahsedebiliriz.
* Kadıköy’deki cemevinde de çalışma yaptınız mı?
Mekansal olarak dünyanın en güzel Alevi-Bektaşi dergahlarından başlıcası diyebileceğim Şahkulu Dergahı, Kadıköy sınırları içinde, Merdivenköy'de bulunuyor. Böylesine bir mekanın kıymetini çok iyi bilmek gerekiyor. Çalışmamda, burası başta olmak üzere Kadıköy'deki diğer cemevlerinde de araştırma yaptım. Şahkulu Dergahı ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kadıköy Cemevi'nde zakirlik yapan arkadaşımızla da derinlemesine görüşmeler yaptım.
* Peki zakirlerle ilgili bu konferansı Kadıköy’de vermek fikri nasıl oraya çıktı? Siz Kadıköylü müsünüz?
Ataşehir'de oturuyorum ama kalben ve ruhen Kadıköylüyüm. Aynı zamanda Kadıköy'de, İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda yarı zamanlı öğretim görevlisiyim. Kitabımla ilgili konferansımız da, konservaturarımızın Etnomüzikoloji ve Folklor Anadbilim Dalı'nın bir etkinliği olarak Kadıköy'de, Barış Manço Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. Konservatuar olarak düzenli şekilde bu konferanslar organize ediliyor Kadıköy'de.
UNESCO ödüllü zakir
* Birleşmiş Milletler’in kültür kuruluşu UNESCO, Alevi- Bektaşi dünyasının çok önemli isimlerinden Dertli Divani mahlaslı Veli Aykut’u, “Yaşayan İnsan Hazinesi” seçti. Dertli Divani’nin bu ödülü almasının gerekçesi, Alevi- Bektaşilerin cem ibadetinde 12 hizmetten biri olan zakirliği sürdürmesi olarak açıklandı.
* Okan Ulusoy ve Melih Cevdet Tekşen’in 12 şehirde çektiği ‘Zakir’ adlı belgesel, 12 şehirde çekilen Zakir belgelseli, birbirinden farklı yörelerde bu hizmeti yerine getiren zakirlerin kendi hikayelerini anlatıyor. Bir kişinin zakirliğe ilk adımı atmasından bu hizmeti yerine getirme sürecine, zakirliğin âşıklıkla ilişkisinden yöresel farklılıklara, cem repertuarından günümüzdeki icra biçimlerine, bu hizmetle ilgili pek çok detayı barındıran belgesel; kutsal bir görev olarak sürdürülen zakirlik özelinde Anadolu’daki farklı müzik icralarının boyutlarını açığa çıkarması bakımından da önemli bir işleve sahip.
Ulaş Özdemir’in Şahkulu Dergahı'nda kendi çektiği cem fotoğrafları