55. Kütüphane Haftası’nın teması “Değişen Toplum, Dönüşen Kütüphaneler” olarak belirlendi. Peki, kütüphaneler nasıl dönüşüyor, kütüphanelere ilgi artıyor mu?
Ülkemizde 1964’ten bu yana Mart ayının son haftası Kütüphane Haftası olarak kutlanıyor. Kütüphane Haftası’nın bu yılki teması ise “Değişen Toplum, Dönüşen Kütüphaneler”. Kütüphanelerin, hatta basılı kitapların varlığının, geleceğinin her geçen yıl daha fazla tartışılmaya başlandığı zamanlardan geçiyoruz. Çoğumuz uykudan arta kalan zamanımızın çoğunu akıllı telefonlarla geçiriyoruz ve her alanda alıp başını giden teknolojik gelişmeler, kitap dünyası için de, “Basılı kitaplar yok mu oluyor? Kütüphanelerin kaderi ne olacak? Bizi nasıl bir gelecek bekliyor?” gibi soruları akla getiriyor.
E-kitaplar ilk ortaya çıktığından beri, basılı kitapların tarihin tozlu raflarında yerini alacağı fikri hepimizin beyinlerinde yer tutmaya başladı. Benzer sorular elbette kütüphaneler için de geçerli. Bütün bu soruların ışığında çoğu kişi, tek tip ve kitapsız raflarla dolu bir gelecekten korkar hale geldi.
Kitaplar, birçoğumuzun hayatını derinden etkilemiş, okurken dünyadan bir anlığına uzaklaştığımız, bazen hediye ettiğimiz, bazen ise cevher gibi sakladığımız şeyler. Kitaplar kadar kitaplıkların, kütüphanelerin de böyle bir anlamı var. Hiçbir kitaplık kendiliğinden oluşmaz, her kitaplığın eşsiz bir öyküsü vardır ve her kitaplık kendi kültürel ortamını anlatır.
ZİNCİRLİ KÜTÜPHANELERDEN E-TABLETLERE...
İthaki Yayınları’ndan yeni çıkan Lydia Pyne’in “Kitaplık”ı da okura tam olarak bunu anlatıyor. İster konusuna göre, ister rengine göre, ister ufak bir çocuğun isteğine göre hazırlanmış olsun; evimizdeki her raf bir dünya görüşünü, düzenini yansıtır. Kitaplıkta nelerin olacağı, hangi kitabın üstte hangisinin alt rafta duracağı gibi konular, tercihlerimizi anlatır aslında.
Ortaçağ’daki zincirli kütüphanelerden, e-kitaplara ve kitapsız kitaplara giden bir yol bu. Çiviyazılı kil tabletlerden kitapları barındıran Mezopotamya kitaplıklarından, 1911 yılında açılan 130 kilometrelik raflara sahip New York Halk Kütüphanesine kadar her kitaplık içinde bir hikaye barındırır.
Yazının başında sorduğumuz soruya geri dönecek olursak; basılı kitaplar ve kütüphaneler güzel birer anı olarak mı kalacak? Bir kısım insan, gençler arasında Kindle veya diğer e-okuyucuları kullanma oranının artmasını, kitap okuma oranlarının düştüğünü söyleyip, 2013 yılında dünyanın ilk kitapsız halk kütüphanesinin açıldığını örnek göstererek bu fikri destekliyor.
Ancak Pyne’in de dâhil olduğu bazıları ise basılı kitabın ve kütüphanelerin hiçbir zaman yok olmayacağı fikrinde. Pyne bu konuda, herhangi bir kültürel nesnenin tek tip hale getirilemeyeceğini, daha elektronik olanı çıktığı için kitaplardan vazgeçmeyeceğimizi vurguluyor. Bu konuda kurşun kalemlerin, klavyeler çıktıktan sonra yok olmadığını örnek gösteriyor. PEW Araştırma Merkezi’nin bir anketine göre de e-kitap okuyucularının neredeyse yüzde 90’ı hala basılı kitap okumaya devam ediyor.
KÜTÜPHANECİLER ANLATIYOR
Peki ya kütüphaneler? Kütüphaneler Haftası’nın bu seneki temasında belirtildiği gibi kütüphaneler de dönüşüyor mu? Kadıköy’deki kütüphanelerde bu dönüşüm nasıl gerçekleşiyor? Kütüphanelerin doluluk oranı artıyor mu? İnsanlar kütüphaneleri nasıl kullanıyorlar? Bu soruların cevabını kütüphanecilerden aldık.
24 SAAT AÇIK KÜTÜPHANE
- Aziz Berker İlçe Halk Kütüphanesi’nden Fatma Kalyoncu: Gençlerin, öğrencilerin kütüphaneyi kullanmasında bir artış söz konusu. 4 yıldır burada çalışıyorum özellikle de çocuk bölümümüzde artış daha yoğun hissediliyor. Çocuklarımızın burada zaman geçirmelerini sağlıyoruz, onlarla oyun oynuyoruz, masallar okuyoruz ve kitabı sevmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Burasının 24 saat kullanılması da önemli bir etken. Sınav dönemlerinde oturulacak yer dahi bulunamayabiliyor. Kütüphaneler değişiyor, elektronik gelişmeler bunu doğuruyor ama kitabı seven, sayfayı değiştirmeyi veya kıvırmayı seven insanlar kitaptan kopmuyor.
KÜTÜPHANEYE GELMEDEN KİTABA ERİŞİM
- Kemal Tahir Halk Kütüphanesi’nden Buket Sevgen: Kütüphaneye daha çok gençlerin ve çocukların gelerek etüt merkezi olarak kullanıldığı algısına katılmıyorum. Ders çalışmak için kütüphaneleri kullananlar elbette var ancak dünyada da, Türkiye’de de kütüphanelere araştırma yapmak için giden birçok insan var. Toplum değişiyor, siz de buna ayak uydurmak zorundasınız. Her an her türlü bilgiye erişebiliyoruz ancak siz olduğunuz yerde sayıp, dijitalleşmezseniz; geri kalırsınız. Elektronik arşivleri, e-kitapları devreye sokmalısınız. Artık insanların kütüphaneye gelmeden kitaplara erişimine imkân sağlayabilmelisiniz.
KÜTÜPHANELER KİTAP MÜZESİ OLABİLİR
- TESAK yönetiminden Görkem Kozanoğlu: E-kitap ve teknolojik gelişmeler, kitabın varlığını değiştirmez ve etkilemez, ancak kütüphaneler değişebilir. Kütüphaneler ileride birer kitap müzeleri olabilir. İnsanların Kindle benzeri e-okuyucuları daha fazla kullanacağını düşünüyorum. Bu durum kütüphaneleri dönüştürecektir. Ders çalışan öğrenciler yoğunluklu olarak geliyorlar, çünkü insanların bunu yapabilecekleri çok fazla yerleri yok. Eğitim sistemimiz de ne yazık ki gençleri kütüphanelere yönlendirmiyor. TESAK, her zaman dolu, günde birkaç yüz kişinin girip çıktığı bir yer. Burası bir kamusal alan olarak çok önemli ve etkinliklerle birlikte kültür merkezi işlevi de görüyor.
ÇOCUKLARIN İLGİSİ ARTIYOR
- Serap Sedat Çocuk Kütüphanesi yöneticisi Ümran Alhan: Bu iki senede kütüphanemiz çok değişti. Gönüllü annelerimiz var ve bu gönüllülerimiz her 15 günde bir 0-6 yaş grubundaki çocuklarla birlikte masal okuyup onun üzerine konuşuyorlar. Çocukların kitaba ilgisi gittikçe artıyor, üyelerimizin artışından da bunu görebiliyoruz. Çocuklara özellikle etkinlikler yoluyla kitabı sevdirmeye çalışıyoruz, origami yapıyoruz, tasarım atölyesine devam ediyoruz, oyun oynuyoruz. Örneğin bu hafta çocuklarla, ‘Kütüphanemi çiziyorum’ etkinliği yaptık.
KÜTÜPHANELER HAFTASI ETKİNLİKLERİ
Kitap Günleri ve sesli kütüphaneye gösterilen yoğun ilgi ve sınırları içerisinde yer alan 10 büyük kütüphane sayesinde kitabın ve kütüphanelerin en yoğun kullanıldığı ilçelerden olan Kadıköy, Kütüphane Haftası’nı etkinliklerle kutluyor.
- * Bu çerçevede ilk olarak 27 Mart Çarşamba 12.30’da Kadıköy Belediyesi’nin önünde kitap okuma ve takas etkinliği yapıldı. Kitapları ve kütüphaneyi çocuklara sevdirmek amacıyla yapılan etkinliğe katılan çocuklara kitaplar dağıtıldı ve birlikte okuma etkinliği yapıldı.
- * 28 Mart Perşembe 13.00’te ise Muhtar Özkaya Halk Kütüphanesi’nde Sedat Girgin’in katılımıyla “Bir çocuk kitabı çizeri nasıl çalışır?” başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.
- * Etkinliklerle bunlarla da sınırlı değil. 29 Mart Cuma 14.00’te Kemal Tahir Halk Kütüphanesi’nde Mustafa Köz, “Okumanın Güneşli Diliyle” başlıklı şiir dinletisinde Kadıköylülerle buluşacak. Dinletinin ardından şiir üzerine konuşmalar gerçekleştirilecek.
- * Son olarak 5 Nisan Cuma 18.30’da Doç. Dr. Berat Açıl ve Dr. Filiz Dığıroğlu’nun katılımıyla TESAK’ta “Osmanlı Yazma ve Basma Kitap Kültürü” paneli yapılacak. Panelde hem yazma ve basma eserleri ayrı ayrı kapsayacak şekilde Osmanlı kitap kültürü, bu kültürü oluşturan unsurlar ve okur tipleri ele alınacak.