DİRENİŞE GAZETECİNİN OBJEKTİFİNDEN BAKMAK…

Gezi’nin yıldönümünde, ülkeyi sarsan 21 güne tanıklık eden 21 gazetecinin direniş fotoğraflarından oluşan “Gazeteci Gözüyle Direniş” Sergisi Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde açıldı.

28 Mayıs 2014 - 13:13
 
Semra ÇELEBİ
 
Gezi direnişi sırasında yaşanılan büyük mücadeleye ve yoğun şiddete tanıklık eden gazetecilerin, ülkenin gündeminden düşmeyen o günlere dair önemli bir bellek görevi üstlenen fotoğrafları, Kadıköy Belediyesi’nin organizasyonuyla Caddebostan Kültür Merkezi’nde sergilenmeye başladı.
Radikal Gazetesi muhabirleri Serkan Ocak ve İdris Emen’in öncülüğünde Coşkun Aral’ın editörlüğünde arşivlik bir kitap olarak Kırmızı Kedi Yayınları tarafından basılan “Gazeteci Gözüyle Direniş” albümü Kadıköy Belediyesi tarafından aynı adla bir sergiye dönüştürüldü. 21 gazetecinin fotoğraflarından oluşan serginin açılışı 23 Mayıs Cuma akşamı Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu tarafından yapıldı. Çok sayıda kişinin katılımıyla yapılan açılışta gazeteciler Serkan Ocak ve İdris Emen’in yanı sıra Gezi direnişinde yaşamını yitiren sekiz kişiyi bir arada çizdiği resimle tanınan Faruk Tarınç da vardı.
 
NUHOĞLU: “DİRENİŞ DEVAM ETTİKÇE KORKULACAK BİR ŞEY YOK”
Serginin açılışında konuşan Başkan Nuhoğlu, geçen yıl 31 Mayıs günü Gezi Parkı’nda yaşananları anımsatarak “Binlerce insanın özgürlükleri için sembol haline getirdikleri Gezi Parkı’na iş makinelerini sokmamak için ciddi bir direniş gösterdiklerini” söyledi. Nuhoğlu “Ne olduysa o günün akşamında oldu. Saat 19.00’dan itibaren yüz binlere genç, kadın İstanbul’un her yerinden Taksim’e yürümeye başladı. Ondan sonraki gün milyonlarca insan Türkiye’nin her yerinden ülkedeki yolsuzluklara, yönetim anlayışına karşı sokaklara çıktılar. 80’e yakın vilayette eylemler oldu” dedi.
Okmeydanı’nda iki kişinin yaşamını yitirmesine değinerek ülkedeki gerginliğin devam ettiğini belirten Nuhoğlu, “Türkiye bu gergin günleri aşacaktır. Toplumdaki genç dinamik kesimler yönetime katıldığı sürece, talepleri hayata geçtiği müddetçe, direniş devam ettikçe korkulacak hiçbir şey yok.” şeklinde konuştu.
 
OCAK: “GAZETECİLERİN KOLEKTİF ÇALIŞMASI OLARAK BİR İLK”
21 foto muhabirinin Gezi direnişi sırasında çektiği fotoğrafları bir araya getirerek kitaplaştırılmasına ön ayak olan gazeteci Serkan Ocak, sergi fikrinin Kadıköy Belediyesi’nden geldiğini söylüyor: “Gazeteci Gözüyle Direniş kitabımızla Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği Kadıköy Kitap Günleri’ne katıldık. O zaman bu kitabın sergisini Gezi’nin yıldönümünde açabileceğimiz fikri doğmuştu. Kadıköy Belediyesi bu sergi için çok emek sarfetti.”
Kitabın da serginin de kendileri için bir ilk olduğunu ifade eden Ocak, “bu kadar çok gazetecinin bir araya gelip kolektif bir çalışma yapması açısından da bir ilk” yaşadıklarını vurguluyor. Serkan Ocak, bu çalışmada da Gezi ruhunun etkisinin hissedildiğini belirterek, “Gezi direnişi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bence en önemli olaylardan bir tanesi, topyekün bir ayaklanmaydı. Sadece bu ayaklanmayla ilgili tarihi bir belge bırakmak istedik” diyor.
 
EMEN: “İYİ FOTOĞRAFLARIN KAYBOLMASINI İSTEMEDİK”
Gezi direnişi süresince zor şartlarda çalışan onlarca foto muhabirinin büyük bir emekle çektikleri fotoğraflarının binlerce fotoğraf arasında kaybolmasını istemeyen gazeteci İdris Emen bu projeye öncülük edenlerden. Emen neden böyle bir çalışma yaptıklarını şöyle açıklıyor:
“Bizim çektiğimiz fotoğrafların çoğu gazetelerde, dergilerde basılıyordu ama o fotoğrafların hikâyesine yer verilmiyordu. Nerde, nasıl çekildikleri yoktu. Fotoğraflar kaliteli değildi çünkü sosyal medyada düşük boyutlu yer alıyordu. Bütün foto muhabirler birbirimizi tanıyorduk. Gezi’de daha samimi olduk. Zor şartlarda çektiğimiz fotoğrafların, yanlış şekilde verileceğine gerçek hikayesiyle doğru bir şekilde yayılmasını istedik. Hem de bir arşiv çalışması olsun dedik. Basılmamış, yayınlanmamış ya da çok ilgi görmemiş çok iyi fotoğrafları da gün yüzüne çıkartmak istedik. Binlerce fotoğraf arasında bunların kaybolmasını istemedik.”
 
GEZİ’NİN SİMGESİ ÇADIRLAR, PANKARTLAR DA BU SERGİDE
“Gazeteci Gözüyle Direniş” Sergisi’nde Ocak ve Emen’in yanı sıra Adem Altan, Vedat Arık, Selin Arutan, Bünyamin Aygün, Uğur Can, Ünal Çam, Ramazan Çelik, Yunus Dalgıç, Murat Düzyol, Turan Gültekin, Emrah Gürel, Ozan Güzelce, Yağız Karahan, Bülent Kılıç, Ozan Köse, Selahattin Sönmez, Murat Şaka, Yurttaş Tümer ve Taner Yener’in fotoğrafları bulunuyor.Ayrıca Gezi direnişiyle özdeşleşmiş eşyalar da sergileniyor. Gezi direnişinin simgesi sloganların yazılı olduğu bez afişler, çadırlar, dövizler, kasklar, gaz maskeleri sergide yer alan eşyalardan bazıları.
Gazeteci Serkan Ocak’ın “Resist” adlı direnişi anlatan kısa filminin de gösterildiği sergi 30 Haziran’a kadar Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde görülebilir.
  
TARINÇ: “BU ÇİZİMİ YENİ ÖLÜMLERLE GÜNCELLEMEK İSTEMİYORUM”
Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Ethem Sarısülük ve Ethem’in omuzlarında küçük Berkin Elvan. Kahkahalarla ve yan yana yürüyorlar mutlu bir geleceğe… Gezi direnişinden sonra sosyal medyada yayılan ve herkesi ortak bir duyguda birleştiren bu karakalem çizimin sahibi Faruk Tarınç da “Gazeteci Gözüyle Direniş” sergisine bu çizimiyle katıldı. Açılışta da bulunan Tarınç’la kısa bir söyleşi yaptık. Fotoğraf vermek istemeyen Faruk Tarınç, bu çizimin kendisine ait olmadığını herkesin ortak eseri olduğunu söylüyor.
-Direniş süresince Gezi Parkı’nda mıydınız?
Evet, Gezi direnişi süresince oradaydım diğer arkadaşlarımla birlikte. İş yerim de zaten oraya yakındı. İşten çıkıp direk Gezi Parkı’na geçiyorduk.
-Daha önce böyle bir deneyiminiz var mıydı?
Hayır yoktu. Ben apolitik bir insandım. Ama artık bazı şeylere kimse kayıtsız kalamayacağı için bir şeyler yapmak zorunda hissettik kendimizi. Bizim gibi düşünen herkesle birlikte o mücadeleyi vermeye çalıştık, hâlâ da veriyoruz.
-Asıl mesleğiniz nedir?
Konsept artistiyim ben, illüstratör de diyebiliriz.
-Bu çizimi yaparken mesleğinizi yaptınız aslında?
Evet kesinlikle. En başta yapmam gerekeni yaptım.
-Hangi duygularla bu çizimi yaptınız?
En iyi yaptığım şey ile mücadeleye devam etmem gerektiğini biraz geç fark ettim. En son Berkin’imizin kaybından sonra ‘bu saçmalık nereye gidecek’ boyutuna geldim ve bir hışımla çizmeye başladım diyebilirim. Bitmesi uzun sürdü ama duygularım beni yönlendirdi. Hepimizin hissettiği ortak duygular… Kayıplar son bulsun demek, bu saçmalığı birilerine fark ettirmek istedim.
-Birçok insanın duygularına da tercüman oldunuz aslında. O yaşamını kaybetmiş insanları gülerken çizmeniz birçok insanı derinden etkiledi…
Zaten internetteki, sosyal medyadaki bütün paylaşımlarımızla beslendi bu çizim. Ortak duygularımızın eseriydi. Ama bazılarımız fark ediyor, bazılarımız fark edemiyor maalesef.
-Süreç devam ediyor aslında, dün Okmeydanı’nda yaşananları hepimiz gördük. Bu çizimdeki insanların artmasından endişe ediyor musunuz?
Etmez olur muyum?! Bu çizime de keşke gerek kalmasaydı. Maalesef sayının artmasıyla bana soruyorlar ‘güncellemek ister misin çizimi?’ diye. Yapmış olmayı bile hiç istemediğim bir çizim olduğu için tekrar ona müdahale etmek benim için çok zor. O insanları çizerken onlarla göz göze geldiğimde çok zor anlar yaşadım. Bir daha konunun bu olduğu çizimler yapmak istemiyorum. Ama hissettikleriniz sizi yönlendiriyor. Belki bir gün o duygularla kaleme kâğıda sarılabilirim yine.
-Umarım gerek kalmaz…
Umarım…

ARŞİV