Diyarbakır'da Kadıköylü bir ressam

​Öğrencilerin daveti üzerine Diyarbakır’a giderek sergi açan Kadıköylü ressam Melis Doğan, “Çocuklar geleceğimiz… Sanatın dokunduğu her çocuk, ilerde empati yapabilen, özgür düşünceye sahip kişiler olarak karşımıza çıkacaklar” dedi

14 Ekim 2022 - 13:58

Melis Doğan... Kadıköy’de yaşayan ve üreten genç bir görsel sanatçı. Bir gün bir mesaj aldı ve kendini Güneydoğu Anadolu’da buldu. Hikâyesini, Doğan’a sorduk.

  • Kadıköylü müsünüz? Atölyeniz nerde?

Baba tarafı Antep, anne tarafı Bursalı ama ben Kadıköy’de doğdum. Çalışma yerim de burada.

  • Geçen mayıs ayında Diyarbakırlı çocuklar sizi davet etmiş. Öncelikle kim bu çocuklar? Hangi okulda okuyorlar? 

Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Kumrucuk köyünde bir okulun 30’a yakın öğrencisi. Kıymetli öğretmenleri ile sosyal medyada takipleşiyorduk. Newroz’da bir eser paylaşmıştım çok beğenilmişti. Ben de eseri okula gönderdim. Her şey bu andan sonra başladı.

  • Öğretmenleri aracılığıyla mı yazdılar size yoksa bizzat çocuklar mı?

Öğretmenleri aracılığı ile tanıştık. Bahsettiğim gibi eser okula gittikten sonra görüntülü konuştuk. Hepsi heyecanlı neşe içinde beni okula davet edip etkinlik yapmak istedi. Aynı zamanda eserimin yanında onlara kitaplar gönderip, her birinin içine küçük notlar eklemiştim. Bu durum onların bana olan sevgisini daha da katlanmasını sağladı.

  • Bu davete icabet etmeye nasıl karar verdiniz?

Gözlerindeki heyecana kayıtsız kalamazdım… 

  • Ne zaman gittiniz? Giderken yanınızda resim malzemeleri götürdünüz mü?

Sponsorluk işi epey yorucu süreçti. Çoğu iş insanı ve kurumlardan destek göremedim. Çalıştığım firmam malzemeleri karşılayıp okula gönderdi. Ben giderken yanıma bir kutu da şeker aldım.

  • Oraya vardığınız an neler yaşandı, neler hissettiniz? 

Hepsi arabanın etrafını sardılar, çok şaşırdım önce. Bir süre sarılmaktan okula geçemedik… Çok heyecanlıydım çünkü gerçek anlamda büyük bir proje üstlenmiştim. Sur Kaymakamı ile izinleri aldık. Çok sağolsun, kendisi desteğini hiç esirgemedi, makamında ağırladı. Şehrin havası beni büyüledi. İlerledikçe esnaf ve halk ile sohbetlere başladım. Esnafın da hediyeleri oldu bana. Onlar da çok şaşırttı. Çok eli açık bir halk. Büyülenmemek elde değil.

  • Saçma bir soru gibi görünecek ama otelde mi kaldınız? Yoksa çocukların aileleri size evlerini mi açtı, keza Doğu’da misafir öyle ağırlanır genelde.

Aslında saçma değil çünkü şunu gördüm Diyarbakır’da otelde kalmak imkansız çünkü herkes misafirperver. Ama ben önceden rezervasyon yaptığımdan mütevellit kendi bütçemle otelde konakladım.

“ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZ…”

  • Sonraki günler nasıl geçti? Neler yaptınız?

İlk gün röportaj, görüşmeler, halk ile tanışma, kültürü, doğayı keşfetmekle geçti. Diğer gün çocuklarla hep birlikte etkinliğimize odaklandık.

  • “Doğanın çiçeklerine açılan kapı” temasıyla resim yaptı değil mi çocuklar? 

Bu ismi çocuklar koydu. Onlarla bir oyun şeklinde soru sorarak ilerdik. Ve en sonunda sergimizin ismi ortaya çıktı. Çıkaracakları eser serbest ama adından da aldığı üzere çok da bağımsız olmayacak. Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’ nde 20-22 Ekim arası bir sergi açacağız.

  • Kaç çocuğun resmi olacak? Resimler satışta olacak mı?

30’a yakın çalışma olacak. Ben istiyorum satış olsun. İş insanları alsın, geliri okula gitsin. Umarım öyle güzel bir durum ortaya çıkar.

  • Bu iki günlük buluşmadan size ve çocuklara ne kaldı? 

Onlar adına cevaplamam gerekirse çok sevdik birbirimizi. Bana ufak hediyeler hazırlamışlar. Kız öğrenciler özellikle çok güzel olduğumu söylediler. Ve en çok da meslek hikâyem onları etkilemiş olacak ki aralarında biri etkinlik sonrası, ilerde ressam olmak istediğini söyledi.

Bu tarz projelerin artmasını istiyorum. Çocuklar geleceğimiz… Sanatın dokunduğu her çocuk, ilerde empati yapabilen, özgür düşünceye sahip kişiler olarak karşımıza çıkacak. Sanatı hep şu teşbih ile anlatırım. Diyelim bir gün uyandığınızda sesleri duyamadığınızı , renkleri göremediğinizi düşünün. Çıldırırsınız öyle değil mi? Kurtulmak istersiniz bu durumdan. Etrafa, belki de kendinize zarar verirsiniz. Sanat da tam olarak bu çizgide esasında. Sanatın olmadığı yerde şiddet, mutsuzluk, öfke daha çok açığa çıkar. Bu yüzden sanatı el birliği ile hayatlarımızdan eksik etmeyip çoğalıp güçlenmesine izin verelim.

 


ARŞİV