İstanbul, dünyaya kültür başkenti olabilecek pek çok özelliğe ve güzelliğe sahip…
Kadıköy’ün sevgili ozanı Fazıl Hüsnü Dağlarca da boşuna yazmamış, “Kentler / İnsanların imzasıdır / İstanbul / Tanrı’nın mührüdür” dizelerini…
Filmlere, şarkılara, türkülere, romanlara, öykülere konu olmuş bir kentten bahsediyoruz. Şiirler yazılmış, binlerce… Boğaz, Kızkulesi, Pera, Beyoğlu, Galata Kulesi, Balat, Sultanahmet dizelerle hayat bulmuş.
Yazarların, şairlerin, ressamların yaşadığı Kadıköy de başrole geçmiş pek çok yapıtta.
21 Mart Dünya Şiir Günü nedeniyle Kadıköy’den söz eden şiirleri araştırdık…
VAKİT VAR DAHA…
Güngör Gençay’ın İstanbul adlı şiirinde “Suadiye taşıyla toprağıyla aşka gebedir” dizesi
Necip Fazıl Kısakürek’in Canım İstanbul şiirinde ise “Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu” dizeleri dikkat çeker. Mehrizat’ın kaleminden, “Haydarpaşa önlerinde bir çay evinde/Batan güne karşı şiir okumak” dizeleri dökülür.
Cemal Süreya, Vakit Var Daha adlı şiirinde “Yeldeğirmeni’nden denize sarpa sararak inen bir sokakta
Vakit tamamdır diyorum. Ve sokağın sesi
Diyor ki değil daha
Vakit var daha …”
dizeleriyle seslenirken Dağlarca da Salı Günü adlı şiiriyle katılıyor seslenişe: “Kadıköyle Levent arasında gider gelir kuşlarım
Mavidir, yeşildir, kırmızıdır, laciverttir
Bu hangi kızımdır bilemem”
ADA’DA MODA’DA AK BULUTLAR
Uzun yıllar Moda’da yaşayan toplumcu gerçekçi şiirimizin önemli simlerinden Arif Damar da İstanbul Bulutu adlı şiiriyle dizelerine taşımış Kadıköy’ü; “Bulut gelir pare pare
Ada’da Moda’da ak
Haliç üstünde kara
Topkapı’da karışır kayıplara”
Uzun yıllar yaşadığı Kadıköy’ü Heybe adlı şiiriyle dizelerine taşıyan bir başka şairimiz de Şükran Kurdakul; “Kadıköy’den kimi getirdim bilirsiniz
Yılların eskimeyen şiiri…
Yeni çağlara birlikte yürüdüğümüz
Bilmediğim çağlardan gelen”
Köy enstitülerinin yetiştirdiği önemli isimlerinden Mehmet Başaran, Kocakent şiirinde “Duramaz oldum mu yerimde / Kalkıp Haydarpaşa’ya gidiyorum” derken; Hüseyin Avni Dede, Acıya Kurşun Geçmez şiirinde “Göztepe’den ilk trene binecektim / Binecektim ama param yoktu” demiş…
ŞAİRLERİN GÖZDESİ ERENKÖY
Erenköy, pek çok şairin dizelerine konuk olmuştu bir dönem. Yahya Kemal Beyatlı Erenköyü’nde Bahar adlı şiirinde; “İstanbul’un öyledir bahârı;
Bir aşk oluverdi âşinâlık...
Aylarca hayâl içinde kaldık;
Zannımca Erenköyü’nde artık
Görmez felek öyle bir bahârı,” şeklinde anlatırken, bir dönem Kadıköy’de yaşayan Serdar Koçak da Erenköyü’nde Bahar adlı şiiriyle adeta Yahya Kemal’e bir selam gönderiyor: “Ziller çalıyor hayal süvariler Erenköyü’nde
dönüyor derinleşen her aynada kızıl kum
zamandan maada bu deniz bahçelerinde
kaybolmuş müfrezeler gibi gelecek baharlar”
Ercüment Uçarı da İstanbul adlı şiirinde “Köprüleri ellerimle tutuyorum
Fesleğenler içinde bir rüya yeni
Tazeyim bilmem kaç senesi
Belki Erenköy’deyim
İçimde bir köşkün bahçesi” diyerek anlatmış Erenköy’ü…
TAHTA KÖPRÜ BETON OLMUŞ
Oktay Rıfat, Kuşdili adlı şiiriyle selamlamış Kadıköylüleri “Param olsa satar mıydım
Kahverengi elbisemi
Damalı gömleği giyerdim
Alaca mendili takardım
Kuşdili’nden geçerdim
Param olsa satar mıydım
Kahverengi elbisemi”
Süreyya Berfe ise Kalamış’tan eskiye özlemle seslenmiş: “Kalamış
Tahta köprü beton olmuş.
Kiralık sandal yok
Cumhuriyet Aile Bahçesi kapalı
Todori Çarkas ölmüş, salaş yıkılmış
Anılar da geçiyordu oradan
Sıkıldı yeni Kalamış’tan, hızlı yürüdü.
Güldü halimize yeni açan bir çiçek”
İlhan Demiraslan adını ilk kez duyanlar, Haydarpaşa Garı Şiiri’nin son dörtlüğünü okuduklarında eminim ki, şairin diğer şiirlerini de okumak isteyecekler: “Haydarpaşa garında bir akşam
Yalnız mı kaldınız
Nasıldır çaresizlik içinde insan
Anlarsınız”
KADIKÖY GÜZELDİR
Nurullah Can da Kadıköy’ü çok seven şairlerden. Uzun yıllar Kadıköy sokaklarında açtığı sergilerle kitaplarını şiir severlere ulaştırmış. En büyük tutkusu, kitaplar, kediler ve Kadıköy… Hüzünlü Şiirler/3’te gerçekten de hüzünlü dizeler yazmış: “Şu tekir kedi sürünmese bacaklarıma
Şu radyo çalmasa hüzünlü şarkıları
O sarışın kadın bahçede çamaşır asmasa
Yarın yazacak tekmil gazeteler
‘Nurullah Can metruk evde ölü bulundu’
Kadıköy Pavlonya Sokağı 86 numara”
Kadıköy adlı şiiri var bir de Can’ın… “Kadıköy güzeldir
Bir kuşluk vakti doğdu
Çocukluğu kısa sürdü
Hiç evlenmedi Kadıköy
Binlerce kez
Kırlangıçlarla sözlendi
Hep terkedildi
Hiç çeyizi de olmadı”
Ziya Osman Saba’nın “Misakımilli Sokağı No. 37” adlı şiiri de okunmalı mutlaka. Belki okuduktan sonra Misakımilli Sokağı’na gitmek istersiniz. Şiiri bir kez de orada okumak için… “Ah, şimdi hatıralar mahallesinde
Misakımilli sokağı No. 37.
Orası bütün evler, bütün ömür içinde,
Mesut olduğumuz evdi…”
İSTANBUL’DA NE Mİ VAR?
Nâzım Hikmet de 1 Haziran 1958 yılında Viyana dolaylarında yazdığı Tuna Üzerine Söylenmiştir adlı şiiriyle gidermiş doğduğu topraklara özlemini: “Hey Hikmet’in oğlu, Hikmet’in oğlu
Tuna’nın suyu olaydın
Karaorman’dan geleydin
Karadeniz’e döküleydin
Mavileşeydin mavileşeydin mavileşeydin
Geçeydin Boğaziçi’nden
Başında İstanbul havası
Çarpaydın Kadıköy iskelesine
Çarpaydın çırpınaydın
Vapura binerken Memet’le anası”
Kadıköylü şair Tanju Akerman’ın dediği gibi “İstanbul hala şiir. İstanbul’un güzelliklerine yazılacak daha pek çok şiir var kalemlerin ucunda düşmemiş duran…”
Son dizelerimiz Cahit Irgat’ın İstanbul şiirinden olsun; “İstanbul’da ne var deme,
İstanbul’da ne mi var?
İstanbul’da İstanbul var.”