Döngü’deki ezgiler…

Yeni albümü ‘Döngü’yü yayınlayan bağımsız müzik sahnesi isimlerinden Nilipek, “Ne hissediyorsak onu müziğe yansıtmak istedik. Günahıyla sevabıyla olduğu gibi… Her şey mükemmel duyulmasın istedik” diyor

09 Ocak 2018 - 14:57

Hissettiklerini müziğe aktaran ve oluşanlara ‘Döngü’ diyerek yeni albümüne isim seçen Nilipek, ruh halleri ve algılardaki döngüyü notalara dökmüş. Hatta bu şarkılar onu o kadar etkilemiş ki, kayıt yaparken kimi zaman seslendiremeyecek ruh haline bile girmiş.

Nilipek’e, müziği, müzisyenliği, albümü ve pek çok şeyi daha sorduk, anlattı.

  • İlk albüm Sabah, 2015’teydi. Aradaki 2 yıl sizin için nasıl geçti müzikal anlamda?

Bol konser, bol prova ve bol düşünmeyle. Albümün yayınlanmasının ilk senesinde Can Güngör ve Can Levi ile kendi stüdyomuzu kurduk Yeldeğirmeni’nde. Haliyle müzik üzerine daha fazla düşünmeye, konuşmaya alan sağladı bu. Neyi nasıl anlatabileceğimize, ifade biçimlerine yoğunlaştım kafamda, birlikte çaldığım, çalıştığım arkadaşlarımla da bolca tartıştık. Müzik içinde daha rahat hissetmeye, aslında belki de daha önce misafirliğe gidip geldiğimiz bir müziği, evimiz gibi döşemeye başladık.

  • Döngü hangi müzikal ve duygusal temalar üzerine kurulu bir albüm oldu? 

Çoğunlukla tekinsizlik hissi üzerine… Sürekli tekrar eden, fark edemediğimiz, fark ettiğimizde anlayamadığımız durumları, onları anlamaya çalışırken hissettiklerimizi anlatıyor. Ne hissediyorsak onu müziğe yansıtmak istedik. Yani biraz ham olsun, günahıyla sevabıyla her şey olduğu gibi yer alsın, her şey mükemmel, doğru, temiz duyulmasın istedik.

  • Adından hareketle sorayım; nasıl bir döngüye işaret ediyorsunuz?

Ruh halindeki ve algımızdaki bir döngüye… Tam anlamıyla nedenini, nasılını anlayamasak da bir süre sonra kendimizi benzer durumlarda buluyor, hatta bunu ilk defa yaşadığımızı zannediyoruz. Neden böyle oldu derken, eğer geçmişe bakarsanız, ya da geçmişte bir yerlere not almışsanız, aynı yere tekrar geldiğinizi görüyorsunuz. Benim başıma gelen biraz bu oldu. İlla ikili ilişkilerle ilgili olmak zorunda değil bahsedilen döngü; toplumdaki yerinizle ilgili, dünyada olanlara tepkinizle ilgili, işinize bakışınızla, umutsuzluğunuzla ilgili olabilir. Sürekli olarak bir umut, aslında tam anlamıyla var olmayan bir geçmişe özlem ve umutsuzluk hali.

  • Albümü ‘bireysel şehir mitolojisi’ olarak tarif ediyorsunuz. Bu tanımı biraz açar mısınız?

Bahsettiğim döngüyü çoğunlukla biz yaratıyoruz, kendi duygusal ve düşünsel dünyamızda. İnsanlara anlamlar, roller yüklüyor, onları simgeselleştiriyoruz. Hatıralarımız aslında duygularımızdan etkilenmişken, ve güvenirliği şüpheliyken onları hikayeleştiriyor ve onlara inanıyoruz. Hepimiz kendimize mitolojik bir dünya yaratıyor -ve ona belki biraz hapsoluyoruz.

  • Albümde Ceylan Ertem’in de bir şarkısı var. Alternatif sahnenin kadın müzisyen dayanışması diyebilir miyiz bu işbirliğine?

O gözle bakmadım açıkçası hiç; zira albümde Ayyuka gibi tamamen erkeklerden oluşan bir grubun şarkısı da var. Kadın müzisyen dayanışması değil, ama müzisyen dayanışması diyebiliriz belki. Hepimiz mümkün mertebe birbirimizin arkasında olmaya, birbirimizi kollamaya, birbirimize yardım etmeye çalışıyoruz. Ceylan’ın da bana özel olarak kadın olduğum için şarkı verdiğini sanmıyorum; şarkıyı iyi söyleyeceğimi düşündü muhtemelen. Umarım düşündüğü kadar iyi söylemişimdir. (gülümsüyor)

  • Dinleyici açısından bakınca; onları nasıl bir albüm bekliyor?

Dinleyiciyi bir şarkılar bütününden çok bir hikaye bekliyor. Tek tek şarkıların anlattığı hikayeler de var, ama bütününde bir değişimi, tekinsizliği ve umutsuzluğu anlatıyor. Tabii ki hiçbir gerçek sürecin tamamen yumuşak, sakin ilerlemesini bekleyemezsiniz hayatta. Albümde de bu var. Dümdüz bir yoldan değil, zaman zaman keskin virajlardan, sert yokuşlardan geçiyorsunuz. Sanırım dinleyici bunu duymayı bekleyebilir.

Siz sadece yorumcu değil, üretken de bir müzisyensiniz. Albümdeki çoğu şarkı size ait. Neler sizde şarkıya dönüşüyor? Şarkıları hangi ruh halleri ve motivasyonlarla yazıyorsunuz?

Şarkıların sözleri çoğunlukla yoğun bir duygu ve belki biraz anlamlandırma çabasıyla yazılıyor. Ama olaylara biraz daha uzaktan bakmaya meyilliyim. Müzikleri bir süre sonra, ‘o anda ne hissediyordum’ diye düşünerek besteliyorum. Sonra da grupça ameliyat yapıyoruz. (gülüyor)

  • Türkiye'de müzisyen olmak/Türkiye’de kadın müzisyen olmaya dair düşüncelerinizi merak ediyorum…

Türkiye’de müzisyen olmaktan ziyade, Türkiye’de kendi müziğini yapmaya çalışmak biraz zor olabiliyor. Radyo ve televizyonlardaki değişimlerle, kültür-sanat programlarının azalmasıyla, alternatif müziklere çok daha az yer verilmesiyle birlikte dinleyici alışkanlıkları da iyice değişmiş durumda. İnsanoğlu tanıdık melodileri dinlemek istiyor refleks olarak. Ama farklı melodiler, farklı anlayışlar hiçbir zaman ‘tanıdık’ hale gelemiyor, çünkü çalındığı/duyulduğu alanlar az. Yine de zamanla iyi bir dinleyici kitlesi oluşuyor diye düşünüyorum.

Kadın müzisyen olmakla ilgili ise şunu söyleyebilirim; alternatif müzik yaptığım, sektörün çok içine girmediğim için şanslıyım belki. Birlikte çalıştığım, aynı sahneye çıktığım arkadaşlarımdan, çevremden kaynaklanan zorluk yaşamadım. Ama şu var ki; kadının kendini kanıtlaması için her zaman daha çok uğraşması gerekiyor, daha fazla beklentiye ‘bana ne’ diyebilmesi gerekiyor, bu sadece müzikte değil bence her alanda böyle.

  • Neler hissediyorsunuz şarkı söylerken?

Nerede söylediğime göre değişiyor. (gülüyor) Stüdyoda şarkıların, hikayelerin içine çok girebiliyorum, hatta bazen söyleyemeyecek hale gelebiliyorum. Bu albüm o açıdan zor oldu benim için. Ama sahne çok daha farklı, orada hissettiğim daha başka. Sahnedeki arkadaşlarımla ayrı bir bütünlük, seyredenlerle ayrı bir duygusal ortaklık hissediyorum.

  • ‘Alternatif müzik, bağımsız sahne’ son dönemde sıkça kullanılan kavramlar. Sizce en demek bunlar, mesela siz müzikte neyin alternatifisiniz?

Ana akım medyada kendine yer bulamayan her müzik, o ana akımda yer alanların alternatifi konumunda. İlla tür bazlı düşünmemiz gerekmiyor; farklı duygular anlatıyor olabiliriz, aynı duyguları farklı ifade şekilleriyle anlatıyor olabiliriz, ama her ihtimalde bir alternatif sunuyoruz.

  • Bağımsız/alternatif/deneysel müzik yapan müzisyenlere sorduğum klişe sorularımdan biri, ülkede bu tür müzik yapmanın zor olup olmadığı… Siz ne dersiniz?

Yapmak istediğiniz müziği illa yapmak istediğiniz şekilde yapınca zorlanıyorsunuz. Özellikle de bu müzik genel kulağa çok tanıdık gelmiyorsa, ya da belli ‘hit’ özelliklerine uymuyorsa. Ama her iş gibi, bu da bir sabır ve çok çalışma işi. Çok zorlanıyor hissetmiyorum, hissetmemeye çalışıyorum, çünkü yılmak çok kolay.

  • Yekta Kopan, siz ve diğer bağımsız/alternatif müzisyenlerin ‘samimiyet’lerine vurgu yapıyor. Sizin kuşakta minimalizm var bence de; bağırmayan şarkılar, sade klipler… Ne dersiniz?

Biraz koşullarla ilgili… Yoksa biz de büyük bütçelerle, belki görsel olarak daha iddialı klipler çekmek isteyebilirdik (istiyoruz demiyorum, belki isteyebilirdik) ama öyle bir dünyamız yok, öyle bir bütçe de yok. Haliyle kafamızda tasarladıklarımız da biraz öyle şekilleniyor.

  • Nilipek, misal 10 yıl sonra bir müzisyen olarak ne yapıyor olmak ister?

Çeşit çeşit, bol bol müzik, ve hep beraber söylediğimiz konserler… (gülümsüyor)

  • Kadıköy’de yaşıyor ve müzik üretiyorsunuz. Buraya dair hisleriniz/düşünceleriniz neler?

Kadıköy’ü çok seviyorum, belki İzmirli olduğum ve mahalle yapısı olarak çok tanıdık geldiği için. Gürültüsünü, rahatlığını, boşluğunu, kalabalığını seviyorum, yolda arkadaşlarımı görme ihtimalini seviyorum. Stüdyomuz da burada olduğu için artık neredeyse hiç çıkmaz oldum.

  • Kadıköy’ün müzikal ortamını nasıl buluyorsunuz? Ki burası alternatif müziğin kalelerinden biri.

Mutluyum tabii ki. Her yere, herkese ulaşabilir olmak da, yalnız, tek başına oturmak ve evden sokağı dinlemek de insanı besliyor.

  • Günün birinde bir Kadıköy şarkısı yapmayı düşündünüz mü/düşünür müsünüz?

Kadıköy ismi geçen bir şarkı yapar mıyım bilmiyorum, ama yeni albümdeki Koşuyolu ve Yeni aslında Kadıköy şarkıları diyebilirim. Gerçi Koşuyolu tam Üsküdar ile tam sınırda yer alıyor sanırım(gülüşmeler)

  • Lansman konserini karşı yakada yaptınız, sonra da turneye çıkıyorsunuz. Eviniz Kadıköy’de, komşu/dinleyicileriniz için ne zaman/nerede sahne alacaksınız?

Henüz bu yakada planlanmış bir konserimiz yok ne yazık ki, ama Karga’da konser vermeyi çok özledim mesela. En yakın zamanda deyip yanaklarım kızararak kapatayım konuyu… (gülümseyiş…)


ARŞİV