Bonnie G. Smith, Dünya Tarihinde Kadınlar adlı eserinde, 1450'lerden günümüze kadar kadınların dünya tarihindeki rolünü derinlemesine inceliyor. İletişim Yayınları etiketiyle çıkan, çevirisi Merve Öztürk’e ait kitap, çoğu zaman sadece birer yan karakter olarak görünen hatta görmezden gelinen kadınların hikâyelerine odaklanıyor.
Kitap kadınların özgürlüklerinin kısıtlandığı, köle olarak alınıp satıldığı, şiddete maruz kaldığı, seks işçiliğine zorlandığı dönemleri mercek altına alırken aynı zamanda hükümdar, şair, yazar, mucit, bilim insanı ve devrimci eylemciler olarak tarih sahnesine çıkan güçlü kadın karakterleri de anlatıyor.
Erkekler tarafından erkeklerin hikâyeleriyle yazılan tarihin aksine Smith kadınların bizzat faili oldukları bir anlatı ile dünya tarihinin farklı bir çehresini ortaya koyuyor.
Dünya Tarihinde Kadınlar, Çin’den Rusya’ya, Afrika’dan Asya’ya, kabile yaşamından modernizme, Sanayi Devrimi’nden kurtuluş mücadelelerine kadar geniş bir coğrafyada ve farklı çağlarda kadınların gücünü ve tarihsel rolünü keşfetmek isteyenler için önemli bir kaynak sunuyor.
KÖLELİKTEN KRALLIĞA
Kitapta yer alan kadın anlatılarından kısa bölümler paylaşıyoruz:
“Bugis doğumlu köle To Ayo, yetişkin hayatına 17. yüzyıl Güneydoğu Asyası'nda Jambi kralının eşi olarak başlamıştı. To Ayo, kralın eşi sıfatıyla o günlerde kadın olarak başarının zirvesine erişmişti; ta ki kral, ikisi de Macassar'ın soylu ailelerinden olan iki eş daha alana kadar. Bu iki eş, To Ayo'ya karşı birlik olup ona “Bugis fahişesi” lakabı taktılar. Yine de kraliyet iktidarının karmaşık ağlarında faaliyet gösteren To Ayo, krallıktaki en önemli kadın olmaktan geri kalmadı. Sonra, daha farklı bir cinsiyetçi iktidar oluşumu şekillendi: Kocalarının ölümünden sonra üç kadın bir araya gelerek krallığı ve ticareti yönetip servetlerini artırdılar.”
TİCARETTE KADINLAR
“Ticaret kadınların başarılı olduğu alanlardan biriydi; genellikle küçük ya da büyük pazarları kontrol ediyorlardı ve ticari kârlarını artırmak için seyahat ediyorlardı. İspanyol Latin Amerikası'nda, daha müreffeh sınıflardan kadınların, içki, kâğıt ve diğer zanaat ürünleri satan işletmelerinin yanı sıra çeşitli mağazaları da vardı. Arjantin'de 18. yüzyılın sonunda bir grup kadın, satmak için kumaş gibi ticari ürünlerle dolu on yedi gemi dolusu mal sipariş etmişti. Aynı zamanda çeşitli hayvan derileri gibi bir dizi hammaddeyi de içeren ürünleri ihraç ediyorlardı. Ticaret, şehir hayatını kırsal hanelerde artık ihtiyaç duyulmayanlar için daha çekici hale getirdiğinden, zengin Osmanlı kadınları da ev yaptırıyor ve gayrimenkule yatırım yapıyorlardı.”
BOYKOTÇU KADINLAR
“Amerikan Devrimi (1776-1783), yöneticiler ve yönetilenlerin yanı sıra işgalciler ve yerel halk arasında da gerginliğin artması nedeniyle ortaya çıktı. (…) Devrim 1776'da, Kuzey Amerika'nın doğu kıyılarındaki Avrupalı yerleşimcilerin 18. yüzyılda batıya doğru ilerleyip Amerikan yerlilerinin yaşamlarını altüst etmesiyle patlak verdi. Fransızlar ile Britanyalılar, birçok ticaret bölgesinin kontrolü ve yerleşim hakları için bu geniş çaplı Fransız-Kızılderili savaşında yer aldılar ve Britanyalılar galip geldi; buna karşılık Kızılderililer mahsul, savaşçı ve sivil kaybına uğradı. Savaş birçok can kaybına sebep olduğu ve çok maliyetli olduğu için, Britanyalılar yerleşimcilerin yayılmasını sınırlandırdılar, çünkü savaş sırasında acı çeken Amerikan yerlilerinin kendilerinden daha fazla uzaklaşmasından çekiniyorlardı. Britanyalılar savaş borcunu ödemek için sömürgelerde yaşayan yurttaşlarının güvenliklerini sağlamanın mali sorumluluğunu bizzat üstlenmeleri gerektiğine karar verdiler. 1765'ten itibaren, yasal evraklara, ayrıca şeker ve çay gibi malların ithaline yüklü vergiler koydular. Direnmeye kararlı olan sömürgeciler, protesto dilekçeleri yazıyor ve boykotlar düzenliyordu.
Kadınlar bu kısıtlamaları ve yeni vergileri protesto etmek için erkeklerle birlikte hareket ediyorlardı; özellikle de İngiliz mallarını ya da İngiliz gemileriyle ithal edilen ürünleri satın almayı durdurdukları boykotlar düzenliyorlardı.