Duyguların ve sorunların hikâyeleri…

Genç yazar Banu Özyürek, ilk kitabı Bir Günü Bitirme Sanatı’nda, “Anlamları kaybetmiş biri günü nasıl bitirir?” sorusuna öykülerle yanıt arıyor

07 Ocak 2016 - 16:03
Gökçe UYGUN
Kadınlığa dair her şeyden nefret etmeye başlamış bir genç kadının önce heyecanlı, sonra umutsuz, sonra zorunlu bekleyişi… Bir soyunma kabininde geçen utanç dolu anlar. Ruhu ve bedeniyle yaşadığı tuhaf deneyimleri bir benzeriyle paylaşmak için gazete ilanı veren bir kadın… Sutyeninden çorabına her şeyi ince ince hesap ederek, sürekli konuşarak, kendini yanıtlayarak, âşık olduğu adama hazırlanan bir başkası…
Anlamları kaybetmiş biri günü nasıl bitirir? Bir insana yalan söylediğinizde ne hisseder? Onu aldattığınızda nereye bakar, neyi görür? Genç yazar Banu Özyürek, “Bir Günü Bitirme Sanatı” adındaki ilk kitabıyla bu sorulara yanıt arıyor. Raskol’un Baltası Yayınları’ndan geçtiğimiz günlerde yayımlanan kitapta, gerilimi espriyle, hüznü saf yüreklilikle, alınganlığı neşeyle karşılayan 11 öykü yer alıyor. Yıllar boyu biriktirdiği bu hikâyeler şimdi yerlerinden çıktılar ve okurların evlerine, odalarına, ofislerine dağıldılar. Peki ya Özyürek nasıl hissediyor: “Mutluyum, tedirginim, heyecanlıyım, bazen canım sıkılıyor vs… Fakat iyi bir şey oldu duygusu var içimde.”

KÂH GÜLÜP KÂH BURULARAK...
“Kâh gülüp kâh burularak. Ama hep kafam karışık halde yazdım” diyen Özyürek, “Niyetiyle, diliyle, sesiyle, arayışıyla, sorularıyla içime sinen bir bütün Bir Günü Bitirme Sanatı” yorumunu yapıyor bu ilk kitabı için. 

Banu Özyürek, “Neden yazıyorsunuz?” sorusunun yanıtını “Karşınızda güçlü olduğunu iddia eden ve sizden de güçlü olmanızı talep eden bir dünya var. Oysa insan heyecanları, soruları, korkuları, tedirginlikleri ve bilmemesiyle yol alıyor. Olan biteni, başkalarını ama en çok da kendisini anlamaya çalışıyor. Ben bunları yazmak istedim” diye veriyor. Kitaptaki “Yara” adlı öyküde, hastanedeki güven ve yakınlık arayışına dikkat çektiğini, bu ihtiyacın kişiyi nasıl bir ‘ben’ yaptığını, o ‘ben’le o zaman ve mekânda verilen mücadeleyi anlattığına örnek veren Özyürek, “Bir başka hikâyede yaşıtlarından geride kalmış, kadınlığa adım atamamış bir genç kızın dünyaya karşı hissettiği korkulu nefreti yazmak istedim. Hikâyelerime duyguların, soruların ve çatışmaların hikâyeleri olarak bakıyorum” diye konuşuyor.

Etiketler; Banu Özyürek

ARŞİV