Kısa Film Yönetmenleri Derneği Ustalarla Buluşma Söyleşileri başladı. 2018 yılının Ocak ayında kurulan Kısa Film Yönetmenleri Derneği, genç sinemacıları, kısa filmcileri ve sinemaseverleri sektörün usta isimleriyle buluşturuyor. Söyleşi dizileri Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenleniyor.
“KISA FİLMİN MACERASI FARKLI”
Kısa Film Yönetmenleri Derneği “Ustalarla Buluşma” söyleşileri, 6 Aralık Perşembe günü, son filmi Abluka’yla 2015 yılında Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazanan yönetmen Emin Alper’le başladı. Moderatörlüğünü İstanbul Okan Üniversitesi Sinema - TV bölümü öğretim üyesi Burak Kaplan’ın yaptığı söyleşide Emin Alper’in sinemaya başlama hikayesi, yönetmenin kısa filmleri, Türkiye siyaseti ve sinemada sansür meseleleri konuşuldu.
Yönetmenliğe kısa filmler yöneterek başladığını söyleyen Emin Alper, “Kısa film ile uzunun macerası farklı bana göre. Tatmin edici bir hikayeyi kısa filmle anlatmak çok zor. Ama her iki alanda da başarılı olan yönetmenler de var. Kısa filmlerde buluş çok önemli. Ama uzunun iyi olması için daha çok şeye ihtiyaç var. Uzun için illa kısa film de çekmek gerekmiyor. Ama Avrupa’da bile bir yönetmenin ilk olarak kısa filmlerine bakılır. Benim kısa filmim çok kötü. Amatör koşullarda çekmiştim ve şimdi izlediğimde bana batan çok şeyi var.” dedi.
TÜRKİYE SİNEMASI DEĞİŞİYOR MU?
Emin Alper, Burak Kaplan’ın “Sizin sinemanızda alegorik bir yapı var. Western ve distopya ile dirsek teması kuruyorsunuz. Türkiye sineması bir dönüşüm mü geçiriyor? Eğer değişiyorsa, kendinizi bu değişimin neresinde görüyorsunuz?” sorusunu ise şöyle cevapladı: “Kesinlikle bir dönüşüm geçiyor ama bu sağlıklı bir dönüşüm. Türkiye sineması 90’larda İran ve Romen sinemasından fazlaca etkilendi. Bu yıllar minimalist sinemanın da altın çağıydı. Ama minimalist sinema dünyada doygunluğa ulaştı ve şimdi daha az ilgi çekiyor. Hatta şimdi büyük festivallerde bile bu örnekler gösterilmiyor.Sinemada alegori sanırım politik sinema yapma isteği ile ortaya çıkıyor. Sinemada politikayı doğrudan göstermek yerine dolaylı yollardan anlatmak için alegorik anlatımı tercih ediyor olabilirim. Bu memlekete dair büyük şeyler söylemek istiyorum. Yazdığım hikayeler bir şekilde alegoriye dönüşüyor.”
SİNEMADA PARANOYA
Burak Kaplan, Emin Alper’in filmlerinde çok fazla paranoya yer verdiğini ifade etti. Alper ise bu konuya şöyle açıklık getirdi: “Evet paranoya var. Türk siyaset dünyasının temel taşı paranoya ve komplo teorisi. Türkiye siyasetinde hep şu söylenir: ‘Biz kentleşmiş bir milletiz ama dış güçler bizi birbirimize düşürüyor.’ Ama aynı zamanda birbirimize de güvenmiyoruz ve bu gündelik hayata da yansıyor. Suçu hep başkalarına atarız. Bir anneye sorsanız çocuğu altın gibidir ama komşunun çocuğu kendi oğlunu yoldan çıkarır. Sinema paranoya sever ama ben toplumsal ve siyasal bir bağ kurmaya çalışıyorum.”
“POLİTİK OLANIN ADI ÇİZİLİYOR”
Sinema ve fon ilişkisine de değinen Alper, “Sinema maddi olarak ciddi paralar gerektiren bir sanat. Avrupa’da özerk sinema merkezlerin yardımıyla yönetmenlere fon veriliyor ve doğru olan da bu. Ama bizim ülkemizde işler son yıllarda özellikle 15 Temmuz’dan sonra değişti. Az da olsa politik bir film yapıyorsanız adınızı çiziyorlar. Ben üç film çekmeyi başardım ama bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Ama işler artık çok zor. Çok parlak kısa film çekenler bile destek alamıyor. Altın Palmiye’yi alan Rezan buna bir örnek.” şeklinde konuştu.
SÖYLEŞİLER DEVAM EDECEK
Kısa Film Yönetmenleri Derneği, genç sinemacıları sektör profesyonelleriyle buluşturarak gelecek yıllar içinde de sürdürülebilecek uzun soluklu ve öğretici bir diyalog platformu yaratmayı amaçlıyor. 2019 yılının Mart ayında sonlanacak söyleşilerin konuk yönetmenleri şu şekilde: