Kadıköy’ün özel ve önemli tiyatro gruplarından biri olan Duru Tiyatro, Kadıköy Anadolu Lisesi’ne ait mekânından çıkarılmaya çalışılıyor
Röportaj: Semra ÇELEBİ
Fotoğraflar: Baran ÇEVİK
Kadıköy’ün en özel tiyatrolarından biri olarak öne çıkan, tiyatro sanatçısı Emre Kınay’ın büyük bir emek ve çabayla kurduğu Duru Tiyatro, Kadıköy Anadolu Lisesi’ne ait mekânından çıkarılmak isteniyor. İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi ile Kadıköy Anadolu Lisesi’nin arasında, Moda’nın en güzel sokağında bulunan Duru Tiyatro, 2007’de açılmıştı. Beş yıldır birçok oyunu ve usta sanatçıları sahnesine taşıyan tiyatronun mekândan tahliye edilmek istenmesiyle ilgili tiyatro sanatçısı ve Duru Tiyatro’nun kurucusu Emre Kınay’la bir söyleşi yaptık.
Sözleşmenin yenilenmemesinden dolayı oldukça üzgün görünen ve psikolojik olarak büyük sıkıntı yaşadığını söyleyen Kınay, olayın mahkemeye taşınacağını ve bu konuda Türk Adaleti’ne güvendiğini belirtiyor. Hukuki süreç tamamlanıncaya kadar da mekânı terk etmeyeceklerini söylüyor. Yaşanan sıkıntıdan bu yıl atanan yeni okul müdürü Kamil Önalan ve Okul Aile Birliği’ni sorumlu tutan Kınay, daha önceki yönetimle hiçbir sorun yaşamadıklarının da altını çiziyor. Kınay’ın iddialarını yeni müdür Önalan’a sormak istedik ancak okul yönetiminden bu konuda bir açıklama yapmak istemedikleri cevabını aldık.
www.change.org/tr/kampanyalar/durutiyatroyadokunma adresinde imza kampanyası başlatılan ve sosyal medyada büyük ses getiren olayla ilgili ayrıntıları Emre Kınay’dan dinledik…
-Duru Tiyatro kapanma ya da taşınma aşamasına nasıl geldi?
Burada bir kavram karmaşasını düzeltmek istiyorum. Duru Tiyatro asla kapanmayacak. Çok ciddi emeklerle bu hale getirdiğimiz ve bugüne kadar da Kadıköy Anadolu Lisesi’yle çalışma yürüttüğümüz bu mekândan gönderilmek isteniyoruz. Bunu da okul camiası değil,yeni atanan müdür ve okulun yeni yönetimi istiyor.
-Daha öncesinde nasıl bir anlaşma yapmıştınız okulla?
Anlaşmamızda bir sıkıntı yok aslında. 9 Şubat 2012’de bir yönetmelik çıktı. Bu yönetmelikte okullardaki yüklenicilerin-ki yükleniciler biz oluyoruz, yani sorun yüklenici, işletmeyi yüklenicisi-sözleşme bitim sürecinde sözleşmelerinin yenilenmeyeceği söyleniyor. Ama buna rağmen yönetmeliğin ucu açık. Bunu da şuradan anlıyoruz; okul alanında faaliyet gösteren “Geleceğin Yıldızları Basketbol Okulu”yla sözleşme yenilendi ve faaliyetlerine devam ediyorlar. Yine kantin de yüklenici olarak faaliyet göstermesine rağmen sözleşmesi yenilendi. Bizimle neden yenilenmediğini inanın sizin kadar biliyorum.
-Bu konuda herhangi bir açıklama yapılmadı mı, gerekçe gösterilmedi mi?
Hayır, sadece yalan beyan var; yüksek sesli müzik gibi, içki içildiği gibi… Bunların hepsi yalan, böyle bir şey yok. Daha utanılacak bir sürü gerekçe gösterilmiş, saymak istemiyorum. Kötü söz sahibine aittir. Ama özellikle belirtmek isterim ki Kadıköy Anadolu Lisesi camiası benim çok sevdiğim, artık bir aile bağı kurduğum, 2007’den beri hiçbir sorun yaşamadığım, buradan gitsem de bu okuldan mezun olmuş kadar yakın hissettiğim bir camiadır. Onları tenzih ederim. Bu mağduriyeti yaşama nedenim sadece okula yeni atanan müdür ve onunla birlikte çalışan Okul Aile Birliği’dir.
-Bu sorunun nasıl çözüleceğini düşünüyorsunuz?
Onlar bir fesihname istiyorlar. O fesihnamenin hukuki ve her şeyden önce etik olmadığını iddia ediyoruz biz de. O fesihnameyi takip eden süreçte biz buradan çıkmayacağız, onlar da bize tahliye davası açacaklar. O tahliye davasına karşı savunmalarımızı yapıp neden burada olmamız gerektiğini izah edeceğiz.
Ben şu sıra provalarımı yapamıyorum, psikolojik olarak baskı altındayım. Sürekli bir şekilde taciz ediliyorum. Bu sürecin sonunda da maddi ve manevi, buraya yaptığım yatırımları da tespit ettirerek tazminat davası açacağım.
-Bundan sonra hukuki süreç işleyecek yani?
Evet, hukuki süreç işleyecek. Tabii ki ben sulh yoluyla çözme taraftarıyım. Hala bir uzlaşı yolunun bulunacağına inanıyorum. Tıpkı Basketbol Okulu’na, kantine yaptıkları gibi, başka okulların yüklenicilerine yaptıkları gibi sözleşmenin yenilenmesinde hiçbir sıkıntı yok. Milli Eğitim Bakanlığı’yla, İlçe Müdürlüğü’yle de görüştüm, onların da deklarasyonu bu yönde. Aslında sıkıntı tiyatro!
-Peki, neden bir okul müdürü, lise öğrencilerinin hemen yakınında bir tiyatro salonu olmasından rahatsızlık duyar?
Onu kendisine soracaksınız.
-Siz ne düşünüyorsunuz?
Ben hiç iyi düşünmüyorum. Kendisine sorun belki mantıklı bir cevabı vardır. Benim için bu soruya verilecek hiçbir mantıklı cevap olamaz.
2007’den beri yatakhanede kalan öğrenciler davetlidir buraya. Etütleri dışında boş zamanları varsa ücretsiz olarak oyun izlerler. Dün de 20 kişilik bir öğrenci grubu etütlerinden sonra gelip oyun izleyeceklerdi. Öğrendik ki okul müdürü, tiyatroya gelmelerini yasaklamış.
Bana bunun hesabını vermesi gerekir. Sadece bana da değil, bu okula bu topluma, Kadıköylülere çocuklara tiyatroyu yasaklamasının hesabını vermesi lazım. Burası herhangi bir okul da değil kaldı ki; burası Kadıköy Maarif Koleji. Eğitim Koleji yani. Biz eğitimi sanat istemeyen yöneticilerle mi vereceğiz?
Diğer yönden bakalım: Spor Salonu, Milli Eğitim’in Okul Aile Birliği’nin çabalarıyla yapıldı. Oraya bir çivi bile çakmayan kullanıcıyla yani Basketbol Okulu’yla sözleşme yenilenirken, nakdi olarak 350-400 milyar TL harcayarak burayı bir kültür sanat kurumuna dönüştüren Duru Tiyatro’yla sözleşme neden feshedilir? Bu soruların cevabını inanın ben veremiyorum.
-Duru Tiyatro’da oyunlar devam ediyor mu?
Tabii ki ediyor. Biz hayatımıza hiçbir şey olmamış gibi devam ediyoruz. Ben sadece Türk Adaleti’nin vereceği karara göre hareket edeceğim. Tiyatroyu tahliye etmek gibi bir karar çıkarsa tabii ki buna uyacağım. Ama bununla ilgili olarak sonuna kadar mücadele edeceğim.
-Öğrencilerin, velilerin ya da Kadıköylülerin tepkisi ne oldu?
Henüz Kadıköylüler çok farkında değil ama duyanlar gelip “biz ne yapabiliriz?” diye soruyorlar. Çocuklar, bu okulun öğrencileri yolda görünce benden özür diliyorlar okul adına. Dün mesela okulun öğrencileri oyun çıkışı gelip desteklerini sundular. Kadıköy Anadolu Lisesi Mezunları Derneği de yine yanımızda yer alan, destek veren gruplardan. Onlar da buradaki yerlerinden edildiler.
-Duru Tiyatro’nun karşılaştığı bu durum sosyal medyada da ses getirdi. Özellikle tiyatro sanatçıları Duru’yu sahipleniyorlar değil mi?
Evet, çok teşekkür ediyorum bizi destekleyenlere. Ancak ordaki arkadaşlarımı klavyenin başından kalkıp fiziki desteğe çağırıyorum. Tiyatroya gelsinler ben buradayım. 140 karakterle bir yere kadar derdinizi anlatabiliyorsunuz. İşin aslı öyle değil çok da, biraz daha korkutucu olabilir hatta. Ben de sosyal medyayı kullanıyorum ama biraz da yanımızda omuzbaşımızda görmek istiyoruz arkadaşlarımızı.
Destek veren herkes çok kıymetli, çok teşekkür ediyorum. Hatta internet ortamında bir de imza kampanyası açıldı. O imzaları Cumhurbaşkanlığı Denetleme’ye götürmeyi düşünüyorum. Cumhurbaşkanımızdan da müdahil olmasını, desteğini talep edeceğim. Ama dediğim gibi bundan sonra zahiri görünür destek benim için çok daha önemli olacak.
-Peki, buradan taşınma noktasına gelirseniz, yine Kadıköy’ü mü tercih edeceksiniz?
Öyle bir ihtimal görmüyorum. Hukukun bizden yana olacağını, delillerimizin ve gerekçelerimizin haklı olduğunu Türk Adaleti’nin de bu konuda objektif olacağını düşünüyorum.
“DİZİYE BİLE KONSANTRE OLAMIYORUM”
-Duru Tiyatro’nun dışında Ustra Kemal dizisinde oynuyorsunuz. Başka projeler de var mı?
Şu anda Ustra Kemal’de bile 4 gündür sete gidemiyorum. Tamamen bu konuya odaklandım. Psikolojik olarak işimi aksattılar. Zaten bunu da doktor raporuyla belgeleyip manevi tazminat davası açmayı düşünüyorum. Tiyatroda da 10 gündür prova yapamıyorum. Kadıköylülerden de ricam gelip sahnemizde oyunlar izlesinler, sahip çıksınlar. Birlikte çay içelim sohbet edelim. Burası onların buluşma merkezi olsun. Tahliye edilmemize izin vermesinler.
‘KİMSE UNUTMASIN BİZ SAHNEDE ÖLÜRÜZ’
-Genel olarak da Şehir ve Devlet Tiyatroları’nın üzerinde bir baskı var. Özel tiyatrolar da ekonomik olarak sıkıntı içinde ve çoğu kapısına kilit vurmak zorunda kalıyor. Duru Tiyatro’nun karşılaştığı durumun bu genel gidişatla bir ilgisi var mı sizce?
Bir organizasyon olduğunu düşünmüyorum, denk geldiğini sanıyorum sadece. Görüşmelerimde de böyle bir tavırla karşılaşmadım. Türkiye’de siyasi yöneticiler dâhil olmak üzere herkes kraldan çok kralcıdan şikâyetçi. Ankara’da bardağa damlayan bir damla, burada bize tsunami olarak geliyor. Yönetimde iki şey vardır; yetki ve inisiyatif. Bazen yetkiyi kullanırsın ama bazı durumlarda da inisiyatif gerekir. Bir tiyatroyu bu hale düşürmeye çabalamak acizliktir. Ama kimse şunu unutmasın: Bir tiyatrocunun cenazesinin sahneden kalkması tesadüf değildir. Biz sahnede ölürüz, cenazemiz sahneden kalkar. Ben o güne kadar, cenazem sahneden kalkana kadar bu kötü hatıraları bana yaşatanları ismen ve cismen tiyatro düşmanları olarak anacağıma şerefim ve namusum üzerine söz veriyorum.