İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları, ülkemizde tiyatro ve sinemanın öncü ismi, Darülbedayi’den İstanbul Şehir Tiyatrosu’na uzanan sanat serüveninin kaptanı, ustası Muhsin Ertuğrul’u vefatının 44. yılında, her yıl olduğu gibi önce kabri başında, ardından da Harbiye’de adını taşıyan sahnede andı. Törene, Şehir Tiyatroları Müdür Yardımcısı Mehmet Karaosmanoğlu, Genel Sanat Yönetmeni yardımcıları Emrah Özertem, Can Başak ve başdramaturg Hilmi Zafer Şahin’in yanı sıra Şehir Tiyatroları sanatçıları Zihni Göktay, Uğurtan Atakan, Hüseyin Köroğlu ve Onur Demircan, yazarlar Ümit Denizer, Turgut Denizer katıldı. Törende, sırasıyla Zihni Göktay, Uğurtan Atakan ve Ümit Denizer birer konuşma yaptı. Söz alanlar Ertuğrul’un ve Şehir Tiyatroları’nın Türk tiyatrosu için önemini anlattılar. Tören, sevenlerinin mezara karanfil bırakmasıyla sona erdi.
ADINI TAŞIYAN SAHNEDE TÖREN
Muhsin Ertuğrul, bu yıl ilk kez özel bir programla Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde anıldı. Programa özel ve ödenekli tiyatroların yanı sıra akademisyenler ve tiyatro seyircisi de katıldı. Aynı zamanda İBB Yayınları arasında çıkan Muhsin Ertuğrul Kitabı’nın tanıtımının da yapıldığı program, her biri artık aramızda olmayan ustaları temsil eden mumların yandığı sahne düzeninde, Yılmaz Atadeniz’in yaptığı Muhsin Ertuğrul belgeselinden kısa bir bölümün gösterimiyle başladı.
İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Aşyegül İşsever, “Ben ve benden önceki genel sanat yönetmeni arkadaşlarım, Muhsin Ertuğrul’un koltuğunda vekâleten oturuyoruz. Bunun bilinciyle hareket ediyoruz” dedi. “Sanatçı yılkı atına benzer” diyen İşsever, “Ustalarımız tiyatroya ‘temaşa’ demişler; ‘seyirlik’ demektir. Aslında tiyatronun bizdeki adıdır. Çok manidar bir isimlendirme diye düşünürüm. Şundan dolayı. Sanat ve bizim mesleğimiz tiyatro, seyirliktir. Sanatçı da tıpkı, doğada özgür koşan yılkı atları gibidir… Ne yazık ki insan, tuhaf bir mülkiyet duygusuyla, yılkı atının ‘heves’ini söndürür; ehlileştirmek ister, sırtına eyer ağzına gem vurmak ister. Ve atın ‘özgürlük koşu’suna son verir. Artık ‘hayalleri’ elinden alınmış bir ‘yük’ atından, yılkı atının koşusu beklenemez. Tarihin her dönemi, sanatın eyerle, dizginle, kırbaç ve mahmuzla mücadelesine tanık olmuştur. Bugün tiyatroda sorumluluk alan bizler, onlardan aldığımız sanat bayrağını yere düşürmeden, bir yılkı atı gibi özgür ve ödünsüz bir koşuyla, insanlığın esenliği ve iyiliği için, güzellikle ileriye taşımanın gayretindeyiz. Bu koltuğun sorumluluğu budur!” diye konuştu.
İBB Yayınlar Koordinatörü Cengiz Özkarabekir de yaptığı konuşmada, belgeselci ve yönetmen olarak sinema alanının Muhsin Ertuğrul’a çok şey borçlu olduğunu söyledi. İBB Yayınları olarak yakında çıkacak olan Cemal Reşit Rey Kitabı’nın da müjdesini veren Özkarabekir, “Muhsin Ertuğrul Kitabı’nı Gökhan Akçura’nın editörlüğünde, alanında uzman yazarların metinlerinden oluşan bir çalışma olarak planladık. Yaklaşık bir yıllık bir hazırlık evresinden sonra sizlerle buluşturuyoruz” dedi. Kitabın yazarları arasında olan ve aynı zamanda İBB Şehir Tiyatroları başdramaturgu Hilmi Zafer Şahin de Ertuğrul’un Şehir Tiyatroları’nın Türk Tiyatrosu’nun kurucu merkezi oluşundan bahsetti, 1979’da vefat ettiğinde onlarca kişi, kural ve yazarı arkasında bıraktığını söyledi.