Fantastik diyarlara yolculuk

Rüyalarını, hayallerini ve hayal gücünün ortaya çıkardıklarını kolaj çalışmalarıyla biraraya getiren Kadıköylü sanatçı Pırıl Kurbetci, kafasındaki fantastik dünyayı en iyi bu şekilde anlatabildiğini söylüyor

22 Eylül 2020 - 13:53

Kadıköy’de yaşayan sanatçı Pırıl Kurbetci, küçük yaşlarda tanıştığı analog fotoğraf makinesiyle çevresinde olup biteni fotoğrafladı. İlerleyen yıllarda ise bu fotoğraflarla kolajlar yapmaya başladı. Çeşitli sergilere de katılan Kurbetci’nin çalışmaları fantastik ve gerçeküstü öğeleri barındırıyor. Kuru kafalar, uzay araçları, gaz maskesi takan insanlar ve 60’lı yılların şarkıcıları... Kurbetci ile hem kolajlarının hikayelerini hem de Kadıköy’ü konuştuk. Kurbetci, “Kadıköy kendini anlatmak için açık bir alan. Ve istediğiniz her yerde kendi sanatınızı sergileyebilirsiniz.” diyor.

Kendinizi tanıtır mısınız, kimdir Pırıl Kurbetci? 

Trabzon’da doğdum ve orada büyüdüm. Trabzon sanatsal açıdan insanın kolayca kendini geliştirebileceği ya da bunun için bir yol bulabileceği bir yer olmasa da ailem sayesinde sanatla iç içe büyüdüm. Annem ve babam mesleklerinin yanında Trabzon’daki Foto Forum adlı derneğe üye olan ve onlarla çalışmalar yürüten fotoğraf sanatçıları. Önce ailem sayesinde analog fotoğrafla tanıştım. Yavaş yavaş bu alanda gözümü geliştirmeye ve kendi açılarımı yakalamaya başladım. Daha sonra üniversite için İstanbul’a geldim. Şu an İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Sanat ve Kültür Yönetimi ve Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi bölümlerini okuyorum.

Kolaj yapmaya ne zaman başladınız?

Analog fotoğraf çekmek sanatsal tarafımın ortaya çıktığı ilk hobi diyebilirim. Bir süre sonra çektiğim fotoğrafları bastırıp kesip birleştirerek farklı kompozisyonlar oluşturmaya başladım. Günlük hayatımda yaşadığım olaylar, kurduğum hayaller, gördüğüm rüyalar kafamın içinde fantastik bir dünya oluşturmaya başladı. Bunları somut olarak görmek, düşündüklerimi insanlarla paylaşabilmek istediğimde yeni yollar aramaya başladım. Maalesef çizim yeteneğim düşündüklerimi birebir aktarabilecek kadar iyi değildi. Çektiğim fotoğraflarda da istediğim bütün objeler yoktu ve istediğim katmanlı görüntüyü oluşturamıyordu. Daha sonra fotoğraflarımda belli kompozisyonlar kurmaya başladım. Bütün objeleri edinemediğim için dergilerden, gazetelerden, broşürlerden, internetten bulduğum görselleri ekleyerek kolajlarımı geliştirmeye devam ettim

HAYALLER, SOKAKLAR, RÜYALAR…

Çalışmalarınızda karanlık bir yan var gibi. Siz kolajlarınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Çalışmalarımın konuları o gün ne hissediyorsam, ne gördüysem, nasıl bir hayal kurduysam, ne rüya gördüysem, kimin eserine baktıysam, hangi sergiyi gezdiysem, hangi sokaktan geçtiysem, kimin sözlerinden ya da üretimlerinden etkilendiysem ona göre değişiyor. Her gün üretebilecek enerjim olmuyor maalesef. Bazı günleri sadece görsel bulmaya ayırıyorum. Bazı günler saatlerce uğraşıp bir iş bitiremiyorum. Bazı günler bir saatte on tasarım yapıp koleksiyon hazırlıyorum. Bunların hepsi o günün frekansıyla benim frekansımın birbirine uymasıyla ilgili. Enerjim tuttuğu anları değerlendirmeyi seviyorum. Ama enerji dediğim şey sadece pozitif olan bir şey değil. Bazen yaşanan negatif ya da sert bir şeye karşı da yoğun enerjiler hissedebiliyorum ve bu yoğunluktan ilham aldığım anlarda oluyor. Bazen çok mutlu olduğumda bu mutluluğu tasarımlarıma dökecek enerjim olmuyor. Ama karanlık olan tarafım bazen beni çokça besliyor. Aslında gördüğünüz en karanlık işim, o iş bittikten sonra beni en pozitif tarafa çeken işim olabiliyor.

“SAHAFLARI GEZİYORUM”

Kolaj yapmak bir anlamda kesmek, biçmek, bir şeyi bozarken yeni bir şey yaratmak gibi. Hayatla bir bağı olabilir mi? Çünkü hayatımız da buna benzer şeylerle ilerliyor.

Bunu açıklayabileceğim bir rüyam var. Yakın bir zamanda babamı kaybettim. Ve bu olay beni çok etkiledi. Rüyamda babamı görmeye başladım. Ama gördüğüm her rüya sanki bir iletişim aracıydı. Hayatımın, gördüklerimin, bilinçaltımın içinden kesitler alıp, bunları karıştırıp yeniden birleştirip bana sunuyordu. Bu rüyaların birinde bir yarışma programı düzenleniyor ve kazananlara öteki dünyadan mektuplar gönderiliyor. Kapılar çalıyor, kargolar geliyor. Paketler açıldığında akvaryumların içinde mektuplar ve gaz maskeleri çıkıyor. İnsanlar bu akvaryumları alıp kafalarına takıyorlar ve bir sokak görüntüsü beliriyor. İnsanlar sokakta yürüyor. Bazılarının kafasında camdan akvaryumlar var. İçlerinde mektuplar ve gaz maskeleri. Kimi gaz maskelerini takmış kimi mektupları okuyor. Şimdi bu rüya benim için bir ilham kaynağı. Hayat, benim için kafamda oluşturduğum görselleri somutlaştırabilecek bütün araçları birleştirerek dünyaya sunmak ve bunların hepsi birer kolaj.

Kolaj yapmak için eski dergilere kitaplara vs. ihtiyacınız var. Onları nasıl ediniyorsunuz? Bu biraz da arşivcilik gerektiriyor.

Çocukluğumdan beri biriktirmeyi çok severim. Mezatları ve bit pazarlarını gezmeyi çok severim. Kadıköy’e taşınınca Antikacılar Sokağı’ndaki mezata ve Salı Pazarı’na gitmeye başladım. Salı Pazarı benim için cennet gibi. Sabah erken giderseniz harika şeyler bulabiliyorsunuz. Kolajlarınızı, tasarımlarınızı boyutlandırmak için bu pazarda yok yok. Bunun dışında arkadaşlarımın kullanmadığı dergileri atarken ellerinden almayı severim. Sahafları gezmeyi ve karıştırmayı severim.

“KADIKÖY AÇIK BİR SANAT ALANI”

Kadıköy'de yaşıyorsunuz. Bu semt sanatınıza nasıl yansıyor? 

Kadıköy benim için İstanbul’daki kurtarılmış bölge. Burayı cıvıl cıvıl bir kasaba gibi görüyorum. Moda’dan başka Yeldeğirmeni’nden başka haz alıyorum. Evimin yanında upuzun bir ağaç var. Camlarım kocaman. Uyandığımda o ağacı görüyor olmak benim için güne güzel başlamanın ilacı. Herkes birbirini bilir, tanır, gülümser. Bu benim için önemli. Evim dönem dönem atölyeye ya da fabrikaya dönüşüyor. Bazen arkadaşlarımın atölyelerinde çalışıyorum. Kadıköy’de çokça sanatçı var.

Evet, bu kadar çok sanatçının olması iyi bir şey mi?

Herkes gün geçtikçe birbirini tanıyor, duyuyor. Ben ve bazı üretken arkadaşlarım işlerimizi sticker şeklinde bastırıyoruz. Birbirimizle paylaşıyoruz. Sokaklara, gittiğimiz mekanlara, evlerimize, arkadaşlarımızın evlerine, kalıcılaşmak istediğimiz her yere bunlarla iz bırakıyoruz. Ve birbirimizi tanıyoruz. Bazı günler sticker günü yapıyoruz. O gün hem Kadıköy’ün sokaklarında geziyoruz, Hem Kadıköy’de yaşayan arkadaşlarımızı ziyaret ediyoruz. Kadıköy kendini anlatmak için açık bir sanat alanı. Ve istediğiniz her yerde kendi sanatınızı sergileyebilirsiniz. Çünkü Kadıköy’e yakışıyor.


ARŞİV