“Fikirtepe’yi dramatize etmiyoruz”

Fikirtepe’de geçen ‘Saf’ adlı film vizyona girdi. Yönetmeni Ali Vatansever, “Film, kentsel dönüşümü insan hikâyeleri üzerinden ele alıyor. Durumu dramatize etmekle uğraşmıyor” diyor

18 Nisan 2019 - 09:57

Daha önce pek çok sanat yapıtına konu olan kentsel dönüşümdeki Fikirtepe semti, bu kez beyazperdeye yansıdı. İlk filmi “El Yazısı” ile tanınan Ali Vatansever, ikinci sinema filmini Fikirtepe’de çekti, adını da ‘Saf’ koydu. Başrollerinde Saadet Işıl Aksoy ve Erol Afşin’in olduğu filmde, Fikirtepe’de bir gecekonduda yaşayan genç evli bir çiftin kentsel dönüşüm söylentilerinin mahalleye düşmesiyle beraber dönüşen hayatları anlatılıyor.

Dünya prömiyeri Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapılan, Amerika’daki Palm Springs Uluslararası Film Festivali’nden ödülle dönen ve Türkiye prömiyeri geçtiğimiz günlerde İstanbul Film Festivali’nde yapan Saf filmini Ali Vatansever’le konuştuk.

  • ‘Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm sürecine birebir tanık olma fırsatım oldu. Orada zaman geçirmeye başlayınca kentsel dönüşümü ele alan bir hikâyeyi anlatmaya karar verdim.’ demişsiniz bir röportajınızda. Hâlihazırda bölgeye aşinalığınız var mıydı?

30’lu yaşlarımın ortalarına kadar Erenköy’de yaşadım. Gençlik yıllarımda Fikirtepe’yle ilişkim birkaç ziyaretimle sınırlıydı. Son beş senede ise bölgeye çokça gitme fırsatım oldu.

  • Mesela bizler Kadıköy’de görev yapan ve oradaki ‘dönüşememe’ sancısına tanıklık eden gazeteciler olarak, bu konuda pek çok haber yapıyoruz. Bir yönetmen olarak bu konu sizin kadrajınıza nasıl girdi?

Yıllardır şehir ekseninde çalışan sivil toplum kuruluşları ve girişimlerin çalışmalarına gönüllü katılıyorum. Senaryonun erken aşamalarında hikâyenin İstanbul’un çeperlerinde geçmesini istiyordum. Fakat şehir üzerine düşünüp çalıştıkça; yıllar içerisinde kentsel dönüşüm sadece özel alanları değil merkezi etkilemeye başladıkça hikâye de dönüştü. İnsanlardan Sulukule’yi, Tarlabaşı’nı dinlerken Fikirtepe’de dönüşüm başladı. Fikirtepe’yi dönüşüm sürecinde ziyarete gittiğim ilk gün gördüklerimden sonra hikâyeyi buraya taşımaya karar verdim.

  • ‘Tek derdim çağın resmini çekmek’ diyorsunuz. Keza Fikirtepe daha önce pek çok sanat dalına da konu oldu, tiyatro oyunları, sergiler yapıldı. Sizin filminiz bu açıdan nerede konumlanıyor?

Saf, kentsel dönüşümü insan hikâyeleri üzerinden ele alıyor. Durumu dramatize etmekle, övmekle, yermekle uğraşmıyor. Fikirtepe’deki gündelik hayatı, insanların hayat gayesini merkezine alarak izleyiciyi Fikirtepe’de olma deneyimine davet ediyor. Fikirtepe’yi bir araç olarak kullanıp kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı bir konuda beylik bir mesaj vermeye çalışmıyor.

  • Saf filminin izleyiciye sözü nedir? Oradaki kentsel dönüşüm ve Fikirtepeliler hakkında ne diyorsunuz bu film aracılığıyla?

“Bir şey” demeye çalışmıyorum. Konuyu bütün katmanlarıyla insan gözünden serimlemeye çalışıyorum.  Çünkü konu, olgular değil insan olunca saflara hapsolmak, hayatı siyah beyaz, bizim taraf karşı taraf diye görmek bence anlamsızlaşıyor. Şehrin dönüşümü taraf olunacak kadar basit olsaydı bugün farklı şeyler konuşuyor olurduk. Bugün bu zamanda, yapıcı bir yere evriltmek arzusundaysak belki de atmamız gereken ilk adım; siyah beyazlardan gri alanı beraber keşfetmek...

  • Saf ismi ile neye işaret ediyorsunuz? Saflık duygusuna mı bir tarafta yer almayı mı ifade ediyor?

Bu ikisine de göz kırptığı için Türkiye’de ve yurtdışında ismi Saf olarak kullanıyoruz.

  • Çekimler nasıl geçti? Fikirtepelilerle iletişiminizi merak ediyorum.

Bizi çok iyi ağırladılar. İlk günden itibaren mahalleli gibiydik. Herkes işine giderken biz de günaydın deyip işimize koyuluyorduk. Fikirtepe’nin gecekondularında da, şantiyelerinde de bulunduk. Fikirtepe dönüşümün ortasındayken, araftayken, biz oradaydık. Tozlu havasını da, mahallenin binbir kokusunu da içimize çektik. Ekipçe unutamayacağımız günlerdi.

  • Dünya prömiyeri Kanada’da yapıldı. Oranın izleyicisine ne ifade etti Saf?

Filmin dokunduğu bütün katmanların izleyicilerde karşılık bulması beni şaşırttı doğrusu. Sanırım dünyanın dertleri ortaklaşıyor. Hepimiz birarada nasıl yaşayacağımızı anlamaya çalışıyoruz. Yıkımı nasıl yapıma çevireceğimizi keşfetmeye çalışıyoruz.

  • 19 Nisan’da vizyona giriyor. Kadıköylü ve bilhassa Fikirtepeli için ne ifade edecek sizce Saf?

Konuya dair önyargıları kırabilecek miyiz? Sadece kısıtlı bir coğrafyadan hareketle farklı coğrafyalarda karşılık bulabilecek miyiz? Yaşayıp göreceğiz. Umarım yapıcı tartışmalara gebe olur Saf.

  • Nasıl bir vizyon beklentiniz var? İzlenme oranı açısından değil de insanlara ‘temas etmesi’ açısından soruyorum.

Artık sinemacılar olarak beklenti beslememeye çalışıyoruz. Giderek daralan gösterim imkânlarında izleyiciyle buluşma derdini aşıp, doğru izleyiciyle buluştuk mu sorusunu bile soramaz olduk. Günümüzün yoğun temposu ve hayat gayesinde, insanlar sinemaya gündelik meselelerinden uzaklaşmak için gidiyorken, biz de bu meseleleri filmler üzerinden tartışılır kılmak istiyoruz. Şehirlerimizin dönüşümünü, insanımızın dönüşümünü anlamaya gayret eden insanlarla sinema sayesinde buluşabilecek miyiz? Benim en merak ettiğim soru bu.

  • Peki ya Fikirtepe’de özel bir gösterim gibi bir düşünceniz var mı?

Vizyonun ilk iki haftasını takiben şehir ekseninde çalışan kuruluşlarla işbirliği içerisinde olmayı; sadece Fikirtepe’de değil yurdun her yerinde gösterimler yapmayı hedefliyoruz. Talep oluşursa, keyifle gezeriz. 20 Nisan Cumartesi günü saat 19.00’da Rexx sinemasında ekibin katılımıyla bir gösterim de olacak.

Filmin fragmanı:


ARŞİV