Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinemaevi henüz Yoğurtçu Parkı’nda yapımı devam eden binasına kavuşamadı ancak film programları düzenlemeye devam ediyor. İstanbul’u filmlerle başka bir atmosfere sokan ve yoğun seçim gündeminden az da olsa nefes almamızı sağlayan İstanbul Film Festivali 16 Nisan’da sona ediyor. Sinefiller için bu yoğun maraton, 18 Nisan’dan itibaren gösterimleri başlayacak Sinematek’in düzenlediği “Üç Büyük Yönetmen /
Wim Wenders, Ingmar Bergman, Vittorio De Sica” programıyla kaldığı yerden devam edecek.
21 filmden oluşan seçki salı, perşembe ve pazar günleri Kadıköy Sineması’nda seyirciyle buluşacak. Her filmin tek gösterimi yapılacak ve filmler orijinal dilinde Türkçe altyazılı olarak gösterilecek.
30 Mayıs’a kadar sürecek programdaki filmlerin bilet ücreti de gayet makul. Öğrenci 5 TL Tam 8 TL’den satılan biletler, Kadıköy Sineması gişesinden ve www.biletiva.com adresinden alınabilir.
Peki biletler tükenmeden, nisan ayı içinde hangi filmlerle kendimize rota çizebiliriz? İşte bizim önerilerimiz:
* Bergman’ın Davetsiz Misafirleri (18 Nisan 19.00): Ingmar Bergman 1960’larda İsveç’e bağlı Fårö Adası’nda kendine bir ev inşa eder ve 2007’deki ölümüne dek evinin nerede olduğunu bir sır gibi saklamayı başarır. Ölümünden sonra evi bir müze haline getirilir. Magnusson ve Pallas, Bergman’ın filmlerinin kamera arkası görüntülerine ve filmlerinden parçalara yer verdikleri bu belgeselde Coppola, Scorsese, Haneke gibi pek çok ünlü yönetmeni Bergman’ın evinde biraraya getiriyor ve onlarla yönetmen hakkında içten sohbetler gerçekleştiriyor.
* Yaban Çilekleri (21 Nisan 21.00): Ingmar Bergman’ın yazıp yönettiği, 1957 yapımı bu filmle ilgili Onat Kutlar; “Sinemanın tıpkı büyük romanlar gibi etkileyici evrenini ve gücünü tanıttı bana.” diyor. Kutlar çok etkilendiği Yaban Çilekleri’ni bir “bilimkurgu başyapıtı” gibi gördüğünü de ekler.
* Kızım ve Ben (23 Nisan 21.00): Sophia Loren bu filmle 1962’de En İyi Kadın Oyuncu Oscarı kazanır ve böylelikle yabancı dilde bir film için bu Oscarı kazanan ilk oyuncu olur. Film ayrıca Altın Küre, BAFTA ve Cannes’ın yanı sıra sekiz festivalde daha çeşitli ödül ve adaylıklar elde eder. Vittorio de Sica’nın 1960 yapımı bu filmi, 2. Dünya Savaşı’nda geçiyor ve tamamen gerçek olaylara dayanıyor.
* Persona (25 Nisan 19.00): Sinema tarihinin en iyi filmleri arasında gösterilen ve birçok yönetmenin filmlerinde etkileri görülen, Ingmar Bergman’ın başyapıtı Persona’ya, yönetmenin başından geçen bir hastalık ilham kaynağı olur.
* Kaldırım Çocukları (28 Nisan 21.00): Vittorio De Sica’nın ilk büyük filmi kabul edilen Kaldırım Çocukları, Roberto Rossellini’nin Roma Açık Şehir ve De Sica’nın iki yıl sonra çekeceği Bisiklet Hırsızları ile benzer bir temaya sahip: Çocukların yetişkin gibi düşünüp öyle davranmak zorunda kaldığı bir dünyada masumiyetin kaybı.
* Amerikalı Arkadaş (30 Nisan 21.00): Patricia Highsmith’in Türkçe’ye Ripley’in Cinayetleri olarak çevrilen ünlü romanı Ripley’s Game birçok defa beyazperdeye uyarlandı. 1977’de Alman Film Eleştirmenleri’nden ödül kazanan ve bugün bir kült film kabul edilen Amerikalı Arkadaş söz konusu uyarlamaların en iyilerinden. Wim Wenders’in senaryosu kitaba tam anlamıyla sadık kalmasa da, kitabın ruhunu yansıtmak ve atmosfer kurmaktaki başarısıyla sinemaseverlerin kalbinde farklı bir yer edinmiş.
Programın tamamına http://sinematek.kadikoy.bel.tr/Program adresinden ulaşabilirsiniz.
JAK ŞALOM’A SİNEMA EMEK ÖDÜLÜ
İstanbul Film Festivali, 4 Nisan akşamı düzenlenen açılış töreniyle başladı. Törende sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Ödülleri de sahiplerini buldu.
Festivalin bu yılki Sinema Emek Ödülü’nün sahibi, yıllardır film kültürü ve sinema belleğini savunan, Türk Sinematek derneğinin kurucuları arasında yer alan akademisyen Jak Şalom oldu. Aynı zamanda Kadıköy Belediyesi Sinematek’in de kurucusu olan Jak Şalom’a ödülünü İstanbul Film Festivali kurucularından ve festivalin eski direktörü Hülya Uçansu takdim etti. Şalom ödülünü alırken yaptığı konuşmada; “Emekliydim, emektar oldum, Emek Ödülü aldım, onurlandım. Teşekkür ederim.” dedi.