Kısa Film Kolektifi’nin, önemli kısa film festivallerinde kaçırılan ya da tekrar izlenmek istenen kısa filmleri, amatör ve profesyonel sinemacıları aynı platformda buluşturmak amacıyla başlattığı festival, 10 Şubat Cuma günü Karikatür Evi’ndeki Festival Afişleri Sergisi ile başladı. “Afişler tasarımcılarıyla varlar” düşüncesiyle yola çıkılarak düzenlenen sergide, ünlü tasarımcıların ve afiş yarışmalarında başarı kazanan genç yeteneklerin afişlerini görmek mümkün. Sergide İFSAK, Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, Filmmor, Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, Uluslararası İstanbul Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali, Documentarist, Sürdürülebilir Yaşam Filmleri Festivali, Canlandıranlar afişleri gibi elliyi aşkın afiş görülebilir. Sergi, 5 Mart’a kadar Karikatür Evi’nde ziyaret edilebilecek.
“MİZAH UYUMSUZLUK İSTİYOR”
Sergide afiş tasarımları yer alan karikatürist ve yazar Behiç Ak, Kısa Film Festivali kapsamında 12 Şubat Pazar günü Karikatür Evi’nde “Karikatür ve Afiş” başlıklı söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiyi sanat yönetmeni Eylem Arbak ile birlikte yapan Ak, karikatür sanatı ve yazdığı çocuk kitapları üzerine konuştu. “Karikatür çizmek için yeteneğin gerekliliği tartışılabilir.” diyen Ak, “Bazı şeyler yetenekten çok yeteneksizlik istiyor. Mizah uyumsuzluk istiyor. Fakat yetenek ise fazlasıyla uyumlu bir kavram. Mizah ile uyumsuzluk her zaman yan yana geliyor. İyi resim yapamayan biri, iyi resim yapan birine göre karikatür çizmekte daha avantajlı olabilir. Bu durum belirli kalıpların içinde düşündüğümüz zaman kafamızdakini tam olarak ifade edememeye benziyor. Eğer her şey belli bir armoni içindeyse oradan pek mizah çıkmaz.” şeklinde konuştu.
“ORADA HERKES EŞİTLENİYOR”
Arbak’ın, “Sosyal medya hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise Ak, şöyle yanıt verdi: “Sosyal medyada insanların kendilerinin oluşturduğu bir mizah var. Burada ihtisaslaşmış, belli bir kalıpta mizah yok. Ve bu çok güzel bir şey. Herkes kendi zekâsıyla, esprisiyle var oluyor. Fakat sosyal hayattan koparma gibi yıkıcı boyutları da var. Bu anlamda eleştirilmesi gereken, tuzaklarla dolu bir yer. Diğer bir yandan da hayatın veremediği imkânları veren bir yanı var. Hayatta herkes eşitlenmiş oluyor. Hiçbir yeteneği, özelliği olmayan insan öne çıkıyor. Öyle bir espri ya da yorum yapıyor ki bütün herkes dönüp ona bakıyor. Bu özelliği yadsıyamayız. Çok eğitimli bir insanın yapamadığı espriyi çok eğitimsiz bir insan yapabiliyor. Aynı şekilde çok genç biri de farklı bir espri yaparak yaşından çok farklı gözükebiliyor.”
“UYUMSUZLUK HAT SAFHADA”
Ülkedeki mizah dergilerinin çıkması ve insanların karikatüre yönelmesinin altında büyük bir uyumsuzluk yattığına değinen Ak, “Türkiye’de uyumsuzluk hat safhada. İnsanların artık kendilerini ifade edebilmek için bilindik yollardan başka yollara girmeleri de bu uyumsuzluğun göstergesi. Uyumsuz insanların oluşturduğu ciddi bir alan var. Fransa’da çıkan mizah dergileri bir süre sonra azala azala bitti. Ama Türkiye’de bitmedi. Çünkü Türkiye’de kırdan kente göç gibi bir sürü sosyolojik nedenin yarattığı uyumsuzluk var. Yeni gençlik kendini uyumsuz olarak koruyor. Kendini uyumluluğa adapte etmiyor. Bundan doğan da bir şeyler söyleme ve ifade etme ihtiyacı var.” dedi.
“KÖPRÜ OLUŞTURMAK”
Çocuk kitapları yazarı kimliği ile de tanınan Ak, çocuklara yönelik kitap yazmasının nedeninin ebeveyn ve çocuğu birbirlerine yaklaştırmak olduğunu belirtti. “Çocuk kitaplarını 1980 yılında yapmaya başladım.” diyen Ak, “İlk başta amacım 3-6 yaş arası için resimli kitaplar yaparak büyük ve çocuk arasında köprü oluşturmaktı. Kitapları hem çocukların hem de büyüklerin sevmesi amacıyla yaptım. Çünkü çocuk kitapları, çocuk ve ebeveyn arasındaki son entelektüel ilişki oluyor. Zaman geçtikçe çocuk kendi hayal dünyasına ve zevkine göre kitaplar okumaya başlıyor. Baba ise sen bundan ne anlıyorsun diyor ve ilişki kopuyor. 3-6 yaşta ise bu durum söz konusu değil. İkisi de birbirine mecbur. Hem çocuk için hem de ebeveyn kişisi için önemli bir mevzu.
“BAKIŞ AÇIMIZI BELİRLİYOR”
Mizah kavramanın herkes için öznel nitelikte olduğunu ve bu doğrultuda hayatımıza yön verdiğimizi belirten Ak, “Aslında göreceli bir kavramdan bahsediyoruz. Mizah diyoruz ama kime göre neye göre mizah sorusunu sormalıyız. Mesela bir olay vardır aslında hiç komik değildir. Fakat karikatür içinde olayın öyle bir perde arkası kalmış görüntüsünü görürsünüz ki sizin komiğinize gider. Mizah hayata bakış açımızı belirliyor. Neye gülüyorsan öylesin. Bakış açısı gülmek konusunda çok önemli. Bazı espriler bana ırkçılıktan ve çeşitli nedenlerden dolayı komik gelmiyor. Mizahın çok çeşitli katmanları var. Bu katmanlar da bakış açısına ve insana göre değişebiliyor.” diye konuştu.
SÖYLEŞİLER DEVAM EDİYOR
Kısa Film Festivali kapsamında Karikatür Evi’nde gerçekleşecek bir diğer söyleşi ise Uluslararası İşçi Filmleri Festivali afişlerinin illüstratörü Aydan Çelik’in, 4 Mart Cumartesi günü saat 15.00’teki “Karagöz ve Şarlo’nun Hikayesi” olacak. Bunun yanı sıra Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde Kolektif Muhabbet adı altında da söyleşiler düzenlenecek. 17 Şubat’taki Açılış Gecesi’nde Zeynep Özbatur Atakan moderatörlüğünde Tayfun Pirselimoğlu ile “Kısadan Uzuna”, 18 Şubat saat 16.30’da da Zeynep Ünal Moderatörlüğü’nde Emin Alper ile sineması üzerine söyleşi yapılacak.