Kardeş Kent Derneği’nin öncülüğünde “Berlin Kadrajı” adlı fotoğraf sergisi, 5 Haziran itibariyle Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi'nde fotoğraf severlerle buluştu. Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde Levent Karaoğlu tarafından yürütülen Fotoğraf Atölyesi katılımcıları ve Klaus W. Eisenlohr yönetimindeki Friedrichshain-Kruezberg Halk Eğitim Merkezi fotoğraf öğrencilerinden oluşan grubun gerçekleştirdiği fotoğraf projesinde İstanbul’dan 8 ve Berlin’den 5 fotoğrafçı bir hafta boyunca Berlin’i fotoğrafladı. Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle, çekilen fotoğraflar ve fotoğrafçıların açıklamaları kitaplaştırılırken sergi 29 Haziran’a kadar devam edecek.
“KENTLER ARASINDAKİ İLİŞKİLER CANLI”
Kardeş Kent Derneği’nden ayrıca serginin küratörlüğünü üstlenen Christiane Zieger Ayanoğlu, hazırlanan kitapta “Friedrichshain-Kreuzberg ve İstanbul’un Kadıköy ilçeleri 1996 yılından beri kardeş kentler. Eylül 2018 tarihinde İstanbullu ve Berlinli fotoğrafçılar, Foto-Tandem isimli bir haftalık fotoğraf çalış tayına katılmak üzere Berlin'de buluştu. Karışık, küçük gruplar halinde Berlin'de çok kere sahaya çıkıldı ve çekilen fotoğraflar üzerinde tartışıldı. Farklı biçim, soyutlama, ışık, renk ve zaman seçimleri yoluyla kentin tanınan mekânlarının değişik görüntülerine ulaşıldı. Bu çalışma sonucunda ortaya kentsel mekânlara ve Berlinlilere yönelik özgün bakış açıları çıktı. Her iki kent arasındaki ilişkiler yıllardır canlı şekilde devam etmekte. Kardeş kentlerin aktörleri arasındaki bu ilişkiler umarız önümüzdeki dönemlerde de hızlanarak devam eder. Berlinli ve İstanbullu katılımcılara ve özellikle her iki proje yöneticisine gerçekleştirdikleri fotoğraf çalışmaları ve angajmanlarından dolayı teşekkür ederiz.” ifadelerine yer verdi.
“GÖRÜNÜM DEĞİŞİYOR”
Projenin ortaklarından Friedrichshain-Kruezberg Halk Eğitim Merkezi’nden Klaus W. Eisenlohr projeyle ilgili, “Berlin’deki kentsel mekânların gelişimi hiçbir şekilde İstanbul’daki radikalizm ve realite hızına sahip değildi. Ancak burada da sermaye piyasası ve neoliberalizme dayanan kentsel gelişmede kırılmalar açık bir şekilde görünmekte. Boşluklar açık tasarım alanları veya tanımlanamayan alanlar değerleniyor ancak bu genellikle geçici oluyor. Görünüm değişiyor. Şehrin imajına ve belki de bu şehri şehir yapan belirleyicilere bağlı olarak da değişiyor. Değişen perspektif atmosferik olarak kendini bir yere sabitlemek yerine belki şimdiyle sınırlı bir ara döneme ait şekilde gösteriyor.” cümleleriyle düşüncelerini ifade etti.
“GERÇEK KAVRAMINI SORGULUYORUZ”
Projenin katılımcı fotoğrafçılarından Seda Atalı ise “Kontrolsüz bir enformasyon bombardımanı ve bilişim çılgınlığının ortasında yaşanıyor. Bu durum bizim “gerçek” kavramını sorgulamamıza ve her veriye belirsizlik gölgesi altında yaklaşmamıza neden oluyor. Bu kaostan çıkabilmenin ve çağımızı anlamanın yolunun, insanın akıl ve mantıkla hareket eden üst bilincine nazaran bilinçaltından geçtiği düşünülüyor. Berlin’i mekân tutan fotoğraf projesi için kendini bilinçaltının yarattığı gerçekliği aramaya adayan gerçeküstü (sürrealist) yaklaşımın fotoğraflardaki yansıması dönemin ruhuna denk düşmektedir. Gerçeklikten temel bir hoşnutsuzluğu ifade eden gerçeküstücülük, fotoğrafta ifadesini toplumsal uzaklık-yabancılaşma ve zaman içindeki uzaklıkta bulur. Fotoğrafın geçmiş zamandan bir mesaj olarak getirdiği anın ruhu ve toplumun bu zamana içinde geçirdiği dönüşümle kurduğu bağ bir deneyim olarak fotoğrafı kendiliğinden gerçeküstü kılar.” dedi.