Füsun Demirel: Kadın özgürlüğü tehdit altında

Yaşamını ve mesleğini kadın özgürleşmesine adayan feminist muhalif oyuncu Füsun Demirel, “Eğer bu ülkede bir şeyler değişecekse bunu kadınlar yapacak" diyor

03 Kasım 2016 - 16:42

Gökçe UYGUN
O’nu 90’ların efsane dizisi Sıdıka’dan anımsarsınız, ya da Büyük Adam Küçük Aşk filminden. Daha geçmişe gidersek efsane film Uçurtmayı Vurmasınlar’da oynamıştı. Yakın geçmişe gelirsek Aile İşi dizinde rol aldı. Ve daha niceleri... 35 yılı aşkın oyunculuk hayatında pek çok role girdi çıktı Füsun Demirel, şimdilerde ise seyircisine sahnede bir meddah edasıyla ‘Aşk Dersleri’ veriyor. Zira Demirel, Nobel ödüllü tiyatro insanı Dario Fo ve eşi Franca Rame’nin kaleme aldığı ‘Seks? Eh, Hayır Demem!’ başlıklı oyununu Türkçeleştirdi. ‘Aşk Dersleri’ adını taşıyan oyunu hem yönetiyor, hem de Ayşegül Cengiz Akman ve Mert Küçülmez’le birlikte rol alıyor.  Oyunu sahnelemeye başlayacağı Kadıköy’deki Taşra Kabare’de buluştuğumuz, ‘muhalif bir oyuncu, feminist bir anne’ olan Demirel ile hem cinselliği hem de Türkiye’de kadınlık hallerini konuştuk.

- Sizin için bir usta, bir yoldaş olan Dario Fo’nun ardından kaleme aldığınız yazıda, “Senin bizlere verdiğin bu muhteşem duyguyu sonsuza kadar yaşatmak dostların ve öğrencilerin olan bizlerin görevi olacak…” demiştiniz. Nasıl bir yol açtı önemi neydi?
70 yıldır tiyatro yazıp yönetiyor ve oynuyordu, son dakikaya dek sahneden idi. O, insanlığa çok şey kazandırdı ve öğretti, hem kendi toplumuna hem de dünyadaki pek çok insana. Toplum için sanat anlayışını benimsemişti. Halkın sanatçısıydı. Türkiye’den Azin Nesin’e benzetebiliriz. İkisin de mizahi bir yaklaşımı vardı.
Dario Fo, sosyalist fikirli bir insandı. Ama sosyalistler iktidarda olsa ve onlar hata yapıyor olsa, çekinmeden onları da eleştirirdi. Siyasi erki eleştirince, siyasi baskılar yaşamış bir tiyatro insanıydı. Oyunları yasaklandı, sahne verilmedi, eserleri polis tarafından engellendi ki bunlar İtalya gibi demokrasinin beşiği sayılan ülkelerden birinde yaşandı. Ama o hiç yılmadı.

- İronik tesadüf o ki Fo’nun yazdığı ve sizin oynadığınız ‘Aşk Dersleri’ oyunu, geçen sezon İskenderun’da polis baskısıyla karşılaşmıştı.
Evet öyle… Polis tüm oyunu güvenlik gerekçesiyle kameraya kaydetti. Eğer buna izin vermeseydik gözaltına alınacaktık. Hatta ben oyun başında sahneye çıkıp seyirciye durumu anlatıp, izin istedim. Sonra da ‘Polis memurunun da bu ‘Aşk Dersleri’ne ihtiyacı var’ diyerek işi espriye vurdum mecburen, o ruh hali ile oyunu sürdürebilmek için.

- Dario Fo’nun pek çok oyunu Türkiye’de oynandı ama değil mi?
Onun oyunlarını Türkçe’ye kazandırmaya başladığımdan bu yana, yani 35 yıldır çok şey yaşandı. Bu oyunları oynayan tiyatrolar büyük yasak ve engellerle karşılaştılar 80’ler sonu ve 90’larda. Trajikomik olaylar yaşandı. Mesela, Ankara Ekin Tiyatrosu, Fo’nun oyunu ‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ ile 97’de büyük bir Türkiye turnesi yaptı ama oyun tam 37 ilde yasaklandı! Hatta aynı tarihlerde Devlet Tiyatrosu (DT) da aynı oyunla turneye gitmişti. Ekin’e yasak, DT’ye değil. O zaman OHAL de yoktu. Ama her zaman bir gizli faşizm vardı aslında.

- Peki, aynı oyun DT’de yıllarca nasıl oynanabildi?
Dario da bu duruma çok şaşırıyordu. Hatta bir keresinde ‘Sizin sosyalist bir devletiniz mi var ki benim oyunlarım devletin tiyatrosunda oynanabiliyor?’ diye sormuştu. Ben de devletin sosyalist olmadığını, oyunu DT’deki demokrat meslektaşlarımızın sahiplendiğini anlatmıştım.

- Aşk Dersleri’ne gelecek olursak, Türkiye için cesur bir oyun mu?
İzleyen herkes cesur buldu. İnsanın kendine bile ifade etmesi zor gelen şeyleri, sahnede seyirciyle sohbetliyorum.

- İçinde bulunduğumuz şartlarda Aşk Dersleri almanın önemi nedir?
Toplum geriye, aşağı doğru çekiliyor. Kız çocukları ufak yaşlarda Kuran kurslarına yollanıyor, Anadolu liseleri imam hatibe dönüştürülüyor, yolda elele yürüye bir kadın ve erkek cezalandırılıyor, kadınlar şort giydi diye şiddete maruz kalıyor, eş rızası olmadan kadınlar kürtaj olamıyor… vb. Özellikle kadınların özgürlüğü ciddi tehdit altında, çok ürkütücü.
İnsanların özgürlükleri her manada kısıtlanma başlandı, Türkiye tek tipleştiriliyor. Üzüntüyle söylüyorum ki 58 yaşındayım ben, 70’li yıllarda, gençliğimde meğerse ne kadar şanlıymışız. Darbe sonrası, Özal dönemi –şimdi ile kıyaslandığında- ne kadar iyiymiş meğer. Hep o eleştirdiğimiz tüm geçmiş dönemleri mumla arar oldum. Beterin beteri…

- Siz de bu duruma karşı bir şeyler söyleme ihtiyacı hissetiniz.
Evet, her zamanki gibi görevim bu konularda da konuşmak diye düşündüm, sahneden. Aşk Dersleri oyunu cinsellikten utanmamamız, aşka ve sevgiye sahip çıkmamız gerektiğini anlatıyor. Aşkı nasıl yaşayacağını bilmeyen, sevgisiz bir şiddet toplumu olduk.  O kadar sevgisizlik hâkim ki, teröre dek varan şiddet aslında özünde buradan kaynaklanıyor. Dokunabilmek, yanındakini hissedebilmek, yürekten sevebilmek, kendinden bir şeyler verebilmek, karşındakini gerçekten anlayabilmek. Oyunda bunları anlatıyorum.

- Aşk Dersleri, okullarda ders olabilir mi?
Ortaokul ve liselerde cinselliğin bir ders olarak konması gerek. Cinsellik bizim ülkemizde hala bir tabu olduğu için, sadece oyuna gelenlere anlatabiliyorum.

- Bu bir kadın oyunu mu?
Evet. Daha çok kadına yönelik ele aldım. Bu oyunu Dario Fo ve eşi Franca yazdı. Erkeğin de cinsel sorunlarını ele aldıkları başlıklar var metinde ama ben o bölümleri sahnelemiyorum.

- Neden?
Bu ülkede, bu yüzyılda, bu durumun mağduru kadınlar. Önce kadınlar kendi sorunlarına sahip çıkacak. Sonra, erkeği eğitecek olanlar da yine kadınlar. Eğer bu ülkede bir şeyler değişecekse bunu kadınlar yapacak. Erkeklerden çok büyük beklenti içinde değilim, ne yazık ki.

- Ama oyun sadece kadın seyirciye yönelik değil, değil mi?
Kadın sorununu erkeğe de anlatıyorum. Kadınların orgazm sorunundan bahsederken, aslında erkeğe; ‘Farkına var ey erkek, hayat boyu koynuna giren o kadın, taklit yapıyor, hayat boyu hiç zevk almadan ölüp gidiyor’ diyorum.
Oyunu izleyen erkek bir izleyici, kulise gelip teşekkür etti. Artık eşime farklı davranacağım’ dedi. Bir oyuncu olarak bana bundan büyük ödül olamaz. Bir kişide bile bir değişim yaratabilirsem, ne mutlu bana.  Aşk Dersleri misyonu olan bir oyun.

- Biri kız biri erkek ikiz çocuklarınızı da bu bakış açısıyla mı yetiştiriyorsunuz?
Evet, feminist bir anneyim. Oğlum biraz çekiyor benden (gülüyor). Onu feminist bir  erkek yapmaya kararlıyım. Oğlumu hep, ‘Senin fiziksel gücü senden az olan kızkardeşine nazik ol, ona vurma’ diye uyarıyorum. Ev işlerinde iş bölümü yapıyoruz. Memnun değil ama mecburen yapıyor.

- Bir söyleşide ‘gerillayı ya da gerilla annesini canlandırmak istediğinize’ dair sözleriniz nedeniyle sosyal medya ve iktidara yakın gazetelerin lincine maruz kalmıştınız. İnternette arama motoruna Füsun Demirel yazınca hemen bu olay baş gösteriyor. Bunca yıllık oyunculuk emeğinizin önüne geçti bu durum. Bu ne hissettiriyor size?
Çok ağır benim için… En başta büyük şok yaşadım tabi. Canımıza kast edilmişti, tehditler alıyorduk, evden çıkamıyorduk. İşimden atılmıştım. . İlk 72 saat sokağa bile çıkamadım. Sonra çıktım, sokakta hiç kötü bir şey yaşamdım, sevgi ve destek gördüm. Şimdi kötü zamanları atlattık, ayaklarımın üstünde yeniden durmaya çabalıyorum.
Ama şu var; ben demokrat bir insanım, sosyalist düşünceye sahibim. Bir oyuncunun/sanatçının/yazarın hiçbir siyasetle göbek bağı olmamalı. Biz bunu düstur edindik. Tüm bu siyasi kurumlara beli bir mesafede duruş sergiledik. Şimdi ben onun da faturasını ödüyorum. Ve buna çok içerliyorum. Bu linç benim hayatımı yerle bir ettikten sonra, nerede bu Türkiye’nin kendine sosyal demokratız diyenleri?  Neden bana gerçekten sahip çıkılmıyor. Dayanışma ruhu nerede? Tek başınayım. Büyük kırgınlık yaşıyorum.
Benden bir tane var bu ülkede, hepsini yıllarca kültür anlamında beslemiş biriyim. Her sanatçıdan, yazardan filan bir tane var. Bakın Tarık Akan… Bence Tarık kederden gitti… Onun ekonomik gücü vardı ama maneviyat… Onca kötü sözü içinde taşımak kolay değil.

- Türkiye solcularının size sahip çıkmaması, size linçten daha fazla dokunmuş…
Öyle… Bana sadece feministler, kadın örgütleri sahip çıktı. Asla unutamam bunu.
Türkiye’de sol, sosyalizm gerçek anlamda omuz omuza olmadı, olmuyor. Binlerce fraksiyona bölünmüş. O nedenle sağ hep mesafe katetti. Ve geldiğimiz nokta bu… Her şeyi AKP’ye, sağ iktidarlara bağlamak değil, dönüp bir kendinize bakın, özeleştiri yapın!

- O açıklamanızı açıklayan bir açıklama yaptınız mı?
Evet, yapmak zorunda kaldım. Bir oyuncunun düşleridir sözünü ettiğim. Bir oyuncu en zor, en baş edilmez rollerin üstesinden gelmeye çalışır. Ben de hayatım boyu en zor rollerin altından kalkmaya çalıştım. Bir oyuncu her rolü düşleyebilir. Ne kadar talihsizlik ki kurmaca ile gerçeği ayırt edemeyen bir zihniyet var. Bir cümlemi yakalayıp, toplumda bunun üzerinden algı operasyonu yapan, bizleri kullanarak topluma mesaj vermeye çalışan siyasi bir görüş var karşımızda. Ve buna aldanan insanlar var. Oltaya takılanlara anlatmak için o ikinci açıklamayı yaptım.

- Hükümete yakın kanallardan ATV’de yayınlanan ‘Aile İşleri’ dizisinden çıkarılmıştınız. Bu sezon da sizi dizilerde göremiyoruz. Ambargo mu var?
Evet var.

- Yani bir süre daha ekranda ol(a)mayacaksınız…
Tiyatro mutlaka sürecek. Zaten yaşamımı oradan idame ettiriyorum. Sinema filmleri olacak.  Dizi –ki bunu da yaşamak için yapıyorum- bu sezon olmaz besbelli. Bekliyorum bir cesur yürek yapımcı… Bu arada beni bu 7 aylık sürede, iş vermeseler de maddi olarak destekleyen yapımcı dostlarıma, bazı meslektaşlarıma ve aileme çok teşekkür ederim. Çok zor bir durum, umarım ki kimsenin başına gelmesin...

Aşk Dersleri, 7 Kasım Pazartesi 20.30 ve Kasım ayı boyunca her Cumartesi günü saat 16.00’da
Taşra Kabare’de izlenebilir. www.tasrakabare.com   Neşet Ömer Sokağı No: 7 Kadıköy


 
Etiketler; Füsun Demirel

ARŞİV