Gecede’nin ışığında Leyla Erbil

Necmiye Alpay, Türkiye edebiyatının usta kadın yazarlarından Leyla Erbil’i ve “Gecede” kitabını anlattı

09 Kasım 2017 - 11:02

Kadıköy Belediyesi Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nin bu yıl belirlediği yeni söyleşi dizisi “TESAK Perşembe Edebiyat Konuşmaları” başladı. Her biri alanında uzman akademisyen, yazar, şair, tiyatrocu, felsefeci, editör, çevirmen ve araştırmacıların katılımıyla gerçekleşecek olan söyleşilerde her hafta telif veya yabancı bir edebiyat eseri metin çözümlemesi, açıklama ve yorumlamalarla ele alınacak. Konuşmacıların seçtiği eserler arasında Fatma Aliye Hanım’dan Rimbaud’ya, Behçet Necatigil’den Lucretius’a, Bertolt Brecht’te, Oktay Rifat’tan John Berger’a kadar Türkiye ve dünya edebiyatının usta yazar ve şairlerinin eserleri yer alıyor.

“OLAĞANÜSTÜ BİR YAZAR”

Söyleşi dizisinin ilk haftasında çevirmen, yazar ve dilbilimci Necmiye Alpay TESAK’ta edebiyat takipçileriyle buluştu.  2 Kasım Perşembe günü düzenlenen söyleşide Necmiye Alpay, Türkiye edebiyatının usta kadın yazarlarından Leyla Erbil’in hem Gecede kitabına, hem de kendine has bir dili olan Erbil’in yazarlığına dair görüşlerini paylaştı.

Necmiye Alpay, 1940’lı yıllarda Avrupa’da yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmelerin, aynı zamanda 2.Dünya Savaşı sonrası değişimlerin 1950’li yılların edebiyat hayatını derinden etkilediğini ifade ederek konuşmasına başladı. Leyla Erbil’in 1950’li yılların yazarlarından biri olduğunu söyleyen Necmiye Alpay, “Avrupa’da olan bitenler Türkiye’yi de etkisi altında bıraktı. Şiir ve öyküde bu etkilenme daha belirgin. Romandaki etkisi ise daha sonra ortaya çıktı” diye konuştu.

“1950 kuşağı öykücülüğü büyük bir sıçrama ve atılım süreci olarak kabul edilir” diyen Alpay, Leyla Erbil’in de bu dönemin tek kadın yazarı olduğunun altını çizdi. Erbil’in tamamen kendine özgü bir dil kullandığını söyleyen Alpay,  “O kendi kuşağının diğer yazarlarında görülen bir özellik olan; yeni sözcükler yaratmak, çok uzun ve devrik cümleler kurmak ve hatta görsel öğeler kullanmak gibi biçimleri kullandı” dedi. 

Erbil’in olağanüstü bir yazar olduğunu ve hep öyle kalacağını söyleyen Alpay, konuşmasına şöyle devam etti: “Birçok defa uzun aralıklarla Leyla Erbil üzerine çalıştım. Ama hala yeni başlamış gibi hissediyorum. Umarım yeniden çalışma fırsatım olur. Çok iyi çalışmalar yapıldı Leyla Erbil üzerine. Bunlardan bir tanesi de Nurdan Gürbilek’inki. Çok zor bir yazarın, yaratıcı bir eleştirmene ihtiyacı vardır. Ben Leyla Erbil okuru olarak Nurdan Gürbilek’in yazmasından çok memnunum.”

“Edebiyatın edebiyat olmasını sağlayan temel boyut anlatıcı boyutudur” diyen Alpay, Leyla Erbil’in bu özelliği nasıl kullandığını şu sözlerle anlattı: “Öykü ve roman türlerinde bu özellik daha çok ön plana çıkar.  Kişisel olarak Leyla Erbil de belirleyici ve ayırt edici şekilde anlatıcı öğesini çok iyi kullanmıştır. Bu, Erbil’de kendine has bir özelliktir.”

HALLAÇ VE GECEDE…

Leyla Erbil’in Hallaç ve Gecede kitaplarının çok iyi kitaplar olduğunu dile getiren Alpay, Gecede kitabıyla Leyla Erbil’in bir dönemece girdiğini de ekledi. Erbil’in öykülerinde hep bir kadın karakterinin olduğunu ifade eden Alpay, “Düşüncelerini ortaya koyan bir kadındır. Çok yadırganır aslında. Anlamakta zorluk da çekeriz. Leyla Erbil ya basit bulunur ya da yer yer çok zor.  Hallaç da böyle hikâyelerle doludur. Kadının hor görülmesini, hafifsenmesini okura hissettirir. Kadının ikinci sınıf olarak görülmesini anlatır. Dikkate almadığımızda Leyla Erbil’i anlayacağımızı düşünmüyorum.” şeklinde konuştu.

Gecede kitabında ise aynı yaratıcılık ve şiirselliğin korunduğunu vurgulayan Alpay, “Benim okur olarak gördüğüm şey şu; 60’lı yıllarda yazılan öykülerde topluma daha duyarlı devrimci bir etki var. Gecede kitabında da bu özellik çok açıktır. Gecede’de çeşitli tarihlerde yazılmış öyküler var. Erkek anlatıcı seçer kendine Leyla Erbil. Bu defa çok deli dolu değildir. Bir gemi çalışanı vardır bir öyküsünde. Gemi emekçisinin nasıl sömürüldüğüne ve ailesine nasıl para gönderdiğine dair bir öyküdür. Bunları da mektuplar üzerinden anlatır.” dedi.

1960’lı yıllarda Türkiye’den Almanya’ya çalışmak için işçilerin gittiğini hatırlatan Alpay, Erbil’in Gecede kitabında bu konuyu işleyen bir öykü kaleme aldığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Eşi Almanya’ya işçi olarak giden bir köylü kadının hikayesini anlatır. Kadının kocasından haber alamayışı ve 4 çocuğuyla beraber nasıl bir yaşam sürdüğünü okurla paylaşır. Birbirinden farklı insanlar anlatıcı olarak Gecede kitabında bir araya gelmiştir. Bana göre bu kitap Leyla Erbil için bir dönemeçtir. Bundan sonraki yapıtlarında çok dönemeç geçirmedi ama bir sıçrama yaşadı. Cüce kitabı da başka problemleri farklı çerçevelerde ortaya koyuyor.”

Leyla Erbil’in dilinde yaratıcılığın azalmadığını söyleyen Alpay, “Gerçeğe sadakat Leyla Erbil’de değişmeyen bir şeydi” dedi.


ARŞİV