Minyatür sanatçısı Taner Alakuş, ‘’Minyatür, iktidar partisinin sanatı gibi görülüyor. Oysa bu sanat yobaz beyinlere bırakılmayacak kadar kadim ve naif…’’ diyor
GÖKÇE UYGUN
Minyatürü nasıl bilirsiniz? ‘Küçük resimler’ mi? Daha fazlası mı? Geleneksel Türk sanatlarından biri olan minyatürün, çağdaş bir anlayışlar yorumlanan örneklerini görmek isterseniz bugünlerde Caddebostan’a uğrayabilirsiniz. Zira usta minyatür sanatçısı Taner Alakuş’un modern minyatürlerinin yer aldığı yeni sergisi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde açıldı geçtiğimiz günlerde. Ceylan Harmancı küratörlüğünde hazırlanan, Alakuş’un bu üçüncü kişisel sergisi “Otoportre” adını taşıyor. Alakuş’un kendi dünyası ile minyatürün klasik ögelerinin birleştiği 61 eserin izleyicilerle buluştuğu bu sergi, sanatçının en verimli ve özgür dönemini yansıtıyor.
Biz de CKM’ye giderek hem 20 Kasım'a kadar izlenebilecek oal sergiyi ziyaret ettik, hem de Minyatür sanatında daima özgürce denemeler yapan ve arayışlarını sürdüren sanatçı Alakuş’la konuştuk.
* Biz sıradan izleyici için minyatür, eski bir sanat. Sizin için ne?
‘Gelenler gidenlerde saklı, gidenler gelenlerde saklı’ diye başlamak isterim. Ben, klasik dönemle beslenen ama bir sonraki nesle de modern minyatürün nasıl yapıldığını göstermeye çalışan bir sanatçıyım. Beslenmem tabi ki geçmiştin; Osmanlı döneminden, ta Uygurlara kadar gidiyor. Hepsinden gerekli donanımı alıp, kendi içimde özümleyerek yeni bir tasarım şeklinde, bugünkü çağdaş insanlara hitap edecek tada getirip eserler üretiyorum.
* O halde sizin sanat anlatıyısınız ‘tutuculuk karşıtı, yenilik yanlısı’ olmalı…
21. yy insanına, 7.yy minyatürleriyle hitap etmek mantıksız. Bu yüzyılın teknolojiyle yoğrulmuş bireylerine, eski minyatürleri eğer replikalar şeklinde sunsa idim onlara itici gelecekti. Sarıklı insanları bir şekilde modernize ederek bu çağdaş insanlara sevdirmeye çalışıyorum.
- Bu sergiye 1 yılda hazırlanmışsınız, değil mi?
Günde 2-3 saat uyku ile idare edilerek hazırlandı bu sergi. Geceleri atölyede çalıştım. Bu gece çalışmaları şunu getirdi; daha içime döndüm… Çok içime sindi bu sergi.
* Sergideki minyatürlerin teması ne?
Tematik çalışmıyorum pek, her eser kendini anlatıyor. Zira tematik olunca, kısıtlı bir seyirci kitlesine hitap edebiliyorsunuz sadece. Oysa bu sergi de tipitoşlar adını verdiğim küçük figürler de, klasik eserler de modern çalışmalar da var.
* Neden kendi minyatürünüzü yaptınız?
Plastik sanatlar sanatçılarının aksine, nedense minyatürcüler hiç otoportrelerini yapmamışlar. Ben de bir ilk olsun diye kendi otopotremi yapıp, serginin adını da buradan hareketle koydum.
* Bu 3 kişisel serginiz, en verimli/özgün döneminizi yansıtıyor deniliyor. Ne dersiniz?
Her sergide bunu hissediyorum. Bu iyi bir şey herhalde (gülümsüyor). Arkadaşlarım ‘Bu sergi bittikten sonra bir boşluğa düşeceksin’ dediler. Düşmedim, hatta içimdeki enerji de bitmedi. Sergi sonrası hemen oturup yeni eserler üretmeye başladım. Sanırım bu biraz da yaşımla alakalı. Çok projem var. Onları bir an evvel hayata geçirmek istiyorum.
* Sergide minicik minyatürler de büyük eserler de var.
Minyatür sanatında, bizim hocalarımızdan da gözlemlediğimiz o ki, sanatçı yaşlandıkça eserler ebat olarak büyür, işçilik azalır. Ama bu durum bende ters tepti. İçsel olarak ergenleşiyorum ya da kendimi ispat derdindeyim sanırım (gülüyor).
Çok öğrenci yetiştiren bir sanatçıyım. Nitelikli öğrencilerim ar. İyiler çoğaldı, aralarından mükemmeller çıksın diye onlara bir şeyler göstermeye çalışıyorum, daha fazla çabalıyorum.
* ‘’Kalkışma’’ adlı eser, Temmuz’daki darbe girişimine mi işaret ediyor?
Evet o bildiğimiz kalkışma. Bu girişim bana, bugün görünen gerçeklikten daha farklı geliyor. Biraz daha ucubik, terörize eden bir yaratıkmış imajı… Geri kafalılığı anlatmak sarık kullandım. Onların doymak bilmez oburluğunu fil hortumu ile sembolize ettim. 3 harflilerle iletişim kurduğunu anlatmak için de bitkiyi cin şeklinde çizdim.
* Yaşadığınız olaylar sanatınıza yansıyor yani.
Sanatçının dönemini yansıtması… Zaten dönemin minyatürünün en büyük misyonlarından biri -bugünkü gazetecilik gibi- dönemin hikayelerini anlatmaktır. Ben de sergi hazırlık sürecinde bunları yaşadım ve eserime yansıttım. ABD’deki 11 Eylül saldırı döneminde de, Arabistanlı bir prensese büyül bir pano hazırlıyorum. Arap kültürüne göre esere figür koymak yasaktı ama ben 1 Eylül’ü anlatmak için -içimdeki anarşist sanatçı duygusuyla- oraya 11 insan figürü çizdim saklı bir şekilde. O pano bugün hala prensesin çay evinde sergileniyor ve ama o saklı insan figürlerini bulabileceklerini sanmam!
* Politikadan da günlük hayattan da kopmadan eser üretmeyi tercih ediyor gibisiniz.
Sanatı aslında apolitiktir bence. Düzene daime karşı gelendir. Bugünkü iktidar Ak Parti değil de CHP olsa bile, sanatçı yanlış gördüklerini korkmadan eleştirir. Çünkü sanatçılığın misyonlarından biri de öncü olmak, gördüğü hataları kim ne olursa olsun eleştirmektir. Elbette benim de bir politik duruşum var ve bunu eserlerimle ifade ediyorum zaten.
* Serginizi neden Kadıköy’de açmayı tercih ettiniz?
Minyatür, sanki günümüz hükümetine ait partinin sanatı gibi değerlendiriliyor. Bu sanat, yobaz beyinlere bırakılmayacak kadar kadim ve naif bir sanat. 7. yüzyıldan bugüne rafine olarak gelmiş, Türk milletine ait bir sanat. O nedenle özellikle Kadıköy’de, CHPli bir belediyede bu sergiyi açma ihtiyacı duydum.
* Seyirci, bu sergiyi niçin görmeli sizce?
Geleneksek Türk sanatları büyük gelişme kaydetti ama Türk halkı hala bu konuda çok cahil… İnsanlara sorsanız çoğu minyatürü bilmez, biraz entelektüel olanı da ‘küçük resim’ filan der. Minyatürün ne kadar özel bir sanat olduğunu anlamak ve en iyi örneklerini görmek istiyorlarsa kesinlikle gelmeliler.