Sözsüz şarkılarıyla, dinleyicilerini derin bir yolculuğa davet eden Betwixt grubu, “Hepimizin tuhaf rüyaları, sıradan olaylara farklı yorumları var ve bunlardan besleniyoruz” diyor
Gökçe UYGUN
Yeraltından, sessiz sessiz, yavaş yavaş, bağımsız müzik üretenlerin semti Kadıköy, yeni bir gruba daha ev sahipliği yapıyor; Betwixt. Deniz Aydoğan (klavye), Mert Hocaoğlu (bas), Nilsu Alp (keman) ve Mete Turan’dan (davul) oluşan bu taze grubu tanımaya buyurun;
Hakkınızda fazla bilgi yok, hatta hiç röportajınıza rastlamadım internette!
Mete: Bu zaten ilk röportajımız! Size teşekkür ederiz.
Sizler kimlersiniz?
Mete: İlkokulda ailemin zorla piyano dersi aldırmaya başlamasını saymazsak, ortaokulda ananemin örgü şişleri ilk bagetlerim, kitaplar davulum, şamdan da ilk zilim oldu. Lise grubuyla müzik yarışmasında ödül kazandık, sonrasında hep hayatımda müzik oldu. Hala Betwixt ile beraber Klan ve Barıştık Mı’da yer alıyorum.
Deniz: Piyanomu oyuncak gibi gördüğümden beste yapmaya başlamışım. Biraz büyüyünce taşınabilir olmasını isteyip klavye çalmaya başladım, ilgim geçmeyince de üniversitede müzik okumaya karar verdim. Şimdilik Pera’da solfej dersi veriyorum, doğaçlamalarımı paylaştığım bir soundcloud hesabım var.
Nilsu: Küçük yaşlardan beri keman çalmak istiyordum sonra konservatuarı kazandım. Hala da orada okumaya devam ediyorum.
Mert: Grubun yeni üyesiyim. Uzun zamandır Help! The Captain Threw Up’ta da yer alıyorum. Sanat Tasarımı mezunuyum. Vaktimin çoğu müzik dinleyerek ve üreterek geçiyor.
Ne zaman, nasıl biraya gelip “Betwixt”i oluşturdunuz?
Mete: Ben ve eski basçımız grubu kurduk, sonra sırasıyla Nilsu, Deniz ve Mert aramıza katıldı. Kadıköy’de Ses Apt.’daki stüdyomuzda prova yapıyorduk, ortak arkadaşlarımız vardı.
Müzik yolculuğuna neden çıktınız? Neler yapmak istiyorsunuz?
Mert: Hepimiz kendimizi bir şekilde müzikle ifade ediyoruz. Müziğe keşif olarak bakıyorum. Birlikte müzik yaparken bir şeyleri keşfetmek ve bunları paylaşmak istiyorum.
Mete: Yurtdışında festivallere katılmak, yeni yerler görüp müziğimizi birçok insana ulaştırmak…
Deniz: Müzik yaparkenki samimiyetimizi asla kaybetmeden.
İlk konseriniz 27 Şubat 2013 Peyote'deymiş. Oldukça yeni bir grupsunuz…
Nilsu: Ben ilk konserde 16 yaşındaydım!
Mert: Taze bir grup sayılırız çünkü ben yeni geldim. (gülüşmeler)
Betwixt, “arada, ortada, arasında" anlamına geliyor. Sizler kendinizi neyin/nelerin arasında/ortasında hissediyorsunuz?
Deniz: Gerçekler ve hayaller.. .
Nilsu: Hepimizin tuhaf rüyaları, sıradan olaylara farklı yorumları var ve bunlardan besleniyoruz.
Müziğinizi nasıl tarif edersiniz?
Mete: Tek bir tarz ile adlandıramayız, içinde post-rock da, chill-out da var. “Progressive chill-out” diye bir isim uydurduk.
Albüm/turneler yapıp para kazanmıyorsunuz müzikten. Bu müziğinize nasıl yansıyor?
Deniz: Başkalarının beklentilerine göre müzik yapmayınca daha rahat üretebiliyorum.
Mert: Albüm, turne henüz yapmadık ama bunlarla ilgili planlarımız var. Bu planları yaparken dertlerimiz var ama maddi kazanç değil.
O halde albüm yapacaksınız?
Nilsu: Şu an albüm kayıt sürecindeyiz. Çıktığı zaman gezerek tanıtmaya başlayacağız. (gülüşmeler)
Nasıl bir dinleyici kitlesine hitap ediyorsunuz? Konserlerde dinleyici ile iletişiminiz nasıl?
Nilsu: Tanımadığım ama birden çok konserde de gördüğüm insanları fark ettiğimde çok seviniyorum.
Deniz: Daha çok kendi aramızda iletişim kuruyoruz, bu da dinleyiciye yansıyor.
Düzenli olarak sahne aldığınız bir mekan yok sanırım?
Mete: Yok. Zaten İstanbul’da bu tarz müziği icra edebileceğimiz yerler belli. Peyote, Karga, Dunia vs. Bunlarda çaldık, çalmayı sürdürüyoruz.
Böyle ‘bağımsız’ müzik yapmak zor mu?
Deniz: Çalacak yer bulma açısından zor, maddi getirisi de yok. Büyük şehirlerde bu alanda daha rahat üretilebileceğine, dinleyici bulunabileceğine dair yanılgıların da temeli bu. Beklentiden çok yaptığınız müzikten keyif almak gerekiyor.
“MÜZİĞİMİZ KADIKÖY’Ü YANSITIYOR”
- Mete: Hayatım Kadıköy’de geçiyor; provaya, gezmeye, çalmaya hep buraya geliyorum. Prova stüdyoları Kadıköy’de çok var, Taksim dışında canlı müzik yapılabilecek birkaç sahne de burada.
- Nilsu: Evim de okulum da Kadıköy’de. Müziğimiz Kadıköy’ü yansıtıyor.
- Deniz: Ben kompozisyon yazmıştım lisedeyken Kadıköy ile ilgili. Bir şekilde sahipleniliyor, bir cisim olsa hep yanımda taşırdım Kadıköy’ü. (kahkahalar)
-cMert: “Kadıköy Sound” diye tabir edilen bir gerçek var. Sanırım bunun sebebi de üreten herkesin birbiriyle ilişkide olması.