Gündüz mesaide akşam sahnede!

Fazla Mesai Tiyatro Grubu, altı yıldır Kadıköy’de iş sonrası tiyatro yapıyor, mesaide yaşadıkları stresi sahnede atıyor. Grubun kurucusu Can Törtop, hikayelerini gazetemize anlattı

21 Ocak 2016 - 17:47

Erhan DEMİRTAŞ
Birçok farklı meslek grubundan kişilerin işlerinden arta kalan zamanlarından fazla mesai yaparak tiyatro kursuna katılmalarıyla oluşan Fazla Mesai Tiyatro Grubu, altı yıldır Kadıköy’de çalışmalarına devam ediyor. Şimdiye kadar onlarca oyun oynayan Fazla Mesai Tiyatro Grubu, sadece oyun sahnelemiyor. İş ortamının stresinden az da olsa kurtulmak isteyenler için eğlenceli bir alan da yaratıyor. Kadıköylü tiyatro severlerin yakından tanıdığı grubun nasıl oluştuğunu, neler yaptığını grubun kurucusu ve eğitmeni tiyatro oyuncusu Can Törtop ile konuştuk.

HEM KURS HEM SAHNE
Öğrenim hayatına mühendislik fakültesinde başlayan ama okulu yarıda bırakan Can Törtop, öğrencilik zamanlarında gönül verdiği tiyatroya profesyonel olarak devam etmiş. Ali Erdoğan ve Ali Poyrazoğlu ile çeşitli oyunlar oynayan Can Törtop, kendi tiyatrosunu kurmaya karar vererek, 2009 yılında “Tiyarto Dünyası’nı” kurmuş. Özel bir şirketin sağladığı imkânlarla, çalışanlarla beraber tiyatro yapmaya devam eden Törtop, şirketin verdiği destek kesintiye uğrayınca “Fazla Mesai Tiyatro Grubu’nu” kurmuş. “Tiyatro sahnede pişen, öğrenilen, tatbik edilen bir şey. Tiyatro oyunu oynamak isteyen insanlara bu fırsatı yaratmak lazım. Onun için biz her grupla mutlaka oyun yapıyoruz” diyen Törtop,  geçen sezon kırktan fazla defa seyirci karşısına çıktıklarını belirtiyor.
Altı yıl içinde Fazla Mesai’den yüzlerce öğrenci mezun olmuş.  Ancak 16 kişi grubun daimi oyuncusu olarak devam ediyor. Grubun en önemli özelliği ise tamamen amatör oyunculardan kurulu olması. “Neredeyse her meslekten oyuncumuz oldu” diyen Törtop, “Neden insanlar akşam evde dinlenmek yerine, görece meşakatli bir uğraşa meylediyorlar” sorumuza şöyle cevap veriyor: “Tiyatro zordur ama keyifli bir yerdir. En önemlisi insanlar kendilerini ifade etmek için tiyatro yapmak istiyorlar. Sahneye çıkmak istemenin asıl sebebi; insanın kendi varlığını ispatlama isteğidir. Yani biz yaşadığımızı kabul ettirmek durumundayız. Sahne de bu amaca aracılık ediyor. Çok kabaca ego denir buna aslında”
Söğütlüçeşme Caddesi’nde mütevazi bir apartman dairesinde atölye çalışmalarını sürdüren Fazla Mesai Tiyatro, kısıtlı imkanlara rağmen şimdiye kadar, William Shakespeare’in yazdığı “Macbeth’i”, Woody Allen’ın kaleme aldığı “Tanrı’yı” ve Aziz Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” adlı oyununu sahneledi.

“TİYATRONUN KALBİ KADIKÖY”
“Hep Taksim olarak bilinir ama tiyatronun asil kalbi Kadıköy’dür” diyen Törtop, Kadıköylü tiyatro severlerin Fazla Mesai’yi yakından tanıdığını ifade ediyor. Grup,  Barış Manço Kültür Merkezi’nde oyunlar oynama da devam ediyor. Salon bulmanın zor olduğunu dile getiren Törtop, özel ve alternatif tiyatroların daha çok oyun oynayabilmesi için daha fazla tiyatro salonuna ihtiyaç olduğu görüşünü paylaşıyor.
Fazla Mesai Tiyatro Grubu oyuncuları geçtiğimiz yıl otizme dikkat çekmek ve otizm hastası çocuklara destek olabilmek için “Hastalık Hastası” oyununu oynadı. Aralık ayında ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin eğitimle ilgili bir projesini de destek verdi. Sosyal sorumluluk projelerinden keyif aldıklarını ifade eden Törtop,  engelli bireylerin de tiyatroya katılmalarının ve tamamen engelleri bireylerin katıldığı kalıcı bir tiyatro grubunun kurulması gerektiğine dikkat çekiyor.  “Tiyatro ve sanat gelişirse toplum olarak da aynı oranda gelişiriz. Sanatın önemli olduğu ülkelerde bireysel şiddet ya da kadına ve çocuklara yönelik şiddet daha azdır. Sanat birbirimizi anlamanın, empati kurmanın en önemli aracıdır” sözlerini paylaşan Törtop, işten arta kalan zamanlarını değerlendirmek ve tiyatro yapmak isteyenleri Fazla Mesai’ye davet ediyor.

 
BU MESAİ DAHA EĞLENCELİ
Fazla Mesai Tiyatro Grubu’nda eğitim görüp sonra da sahnede seyirci karşısına çıkan oyuncuların büyük bir çoğunluğunu plazalarda ya da ofis ortamında çalışanlar oluşturuyor. Ağustos ayında gruba dâhil olan Batuhan Balcı, özel bir şirkette eğitimci olarak çalışıyor. Arkadaşlarının yönlendirmesiyle tiyatro ile ilgilendiğini belirten Balcı, “Daha önce buraya gelen bir arkadaşımın aracılığıyla Can Törtop ile yollarımız kesişti ve gruba dâhil oldum. Doğaçlama ve diksiyon dersleriyle kendime olan güvenim arttı. Konuşma ve kendini ifade etmem de eksiklik yaşıyordum. Sürekli doğaçlama yaptığımız için kalabalık önünde daha rahat konuşuyorum” diyor. İki ay sonra Haldun Taner’in  “Vatan Kurtaran Şaban” oyunu için sahneye çıkacağını söyleyen Balcı, ilk defa seyirci karşısına çıkacağı için oldukça heyecanlı.  Balcı, Çalışmalar devam ediyor çok heyecanlıyım. Sahneye çıktığımda neyle karşılaşacağımı hala düşünemiyorum. Zor ama güzel bir duygu. Bence iş ortamından sıkılan ve günlük hayatın stresinden kurtulmak isteyenler mutlaka tiyatroyla ilgilensin. İçlerindeki güzellikleri daha iyi anlayacaklar” görüşünü paylaşıyor. 
Özel bir bankada çalışan Kamer Özbek de tıpkı Batuhan Balcı gibi yeni oyunları için çalışmalara devam ediyor. Çok keyifli bir heyecan yaşadığını ifade eden Özbek, tiyatrodan aldığı keyfi ve tiyatronun kendisine kazandırdığı şeyleri şu şekilde ifade ediyor: “ Öğrencilik yıllarımda da tiyatro ile ilgileniyordum ama bu ilgi seyircilik düzeyindeydi. İş hayatına başladığımda da tiyatro kursları aramaya başladım. İnternetten burayı buldum ve dahil oldum. Burada olmak benim için gerçekten eğlenceli bir fazla mesai. İş çıkışında buraya geldiğimde kendimi huzurlu ve dinlenmiş hissediyorum. Ertesi gün işe gittiğimde de gayet enerjik oluyorum. Burada olmaktan gayet mutluyum.”
Fazla Mesai Grubu çalışmalarını pazartesi günleri yapıyor. “Normalde gruplara dahil olmam ama pazartesi günlerini iple çekiyorum” diyen Oğuzhan Polatkan, çalışma arkadaşları Batuhan Balcı ve Kamer Özbek’e göre daha deneyimli. “Oyun Karıştı” adlı oyunla seyirci karşısına çıkan Polatkan’ın heyecanı ise devam ediyor. “ Uçurumlardan atladım, Uludağ’da kayboldum ama sahnedeki heyecanı hiçbir yerde yaşamadım” sözleriyle yaşadığı heyecanı anlatan Polatkan, tiyatro yapmaya başladıktan sonra hayata bakışının değiştiğini de ekliyor.

 

ARŞİV