Bir Flâmenko gitaristi ve bir ud sanatçısından oluşan Kalkedon Duo, yaptıkları müzik ile dinleyenlerine dinginlik ve huzur içinde bir zaman dilimi yaşatmayı amaçlıyor
Gökçe UYGUN
Flâmenko gitaristi Dinçer Dedeoğlu ve ud sanatçısı Baha Yetkin… Farklı disiplinlerden gelen ve 2011 yılından bu yana birlikte müzik yapan ikili, birbirinden farklı türde eserlerden ve doğaçlamalardan oluşan bir repertuvara sahip. İkiliyle Kalkedon Duo’yu konuştuk.
Grubun adıyla ilgili şunu netleştirmek isterim. Adınız “Kalkedon Duo”. Doğrusu ‘Khalkedon’ değil mi?
Bilinçli bir şekilde tercih ettik, Türkçe okunduğu gibi kullandık.
Nasıl tanışıyorsunuz ve bu grubu nasıl kurdunuz?
Bir Flamenko konseri sonrası tanıştık. Herkesin birikimlerini ortaya koyduğu Flamenko ve Türk müziği temelli sentez bir proje olan Fasl-ı Flamenko’yu hayata geçirme niyetiyle çalışmalara başladık. Kalkedon Flâmenko Topluluğu’nun her yıl düzenlediği geleneksel yılsonu gösterilerinden, 2011’de gerçekleştirilen gösteride Türk müziği enstrümanlarının da dâhil edildiği bir kurguyla izleyici karşısına çıktık. İlerleyen sure zarfında Fasl-ı Flâmenko projesinin gösterilerini sahnelemeye başladık. Çalışmalarımız sırasında gitar ve ud kullanarak Türk müziği eserlerini farklı bir biçimde icra etme fikrinden hareketle çalışmalar yapmaya karar verdik.
Dört yıldır birlikte müzik yapıyorsunuz. Bugüne dek neler yaptınız? Albümler, konserler vb…
Kalkedon Flâmenko bünyesinde her sene gerçekleştirilen geleneksel yılsonu gösterilerinde, Kalkedon Flâmenko grubunun “Fasl-ı Flâmenko” konserlerinde, bazı özel davetlerde ve ikili olarak da çeşitli mekânlarda sahne aldık.
Şarkılarınız sözsüz. Kelimeler olmadan anlatmak istediğinizi ifade etmek zor mu?
Anlatmak istediğimizi en iyi biçimde ifade edebilme yolumuz enstrüman çalmak.
“Â’mâk-ı Hayal” projesinin isminin Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi tarafından 1908’de yazılmış Â’mâk-ı Hayâl” adlı eserden geldiğini biliyoruz. Bu esere olan ilginiz nedir? Ve bu ilgiyi müziğinize nasıl yansıtıyorsunuz?
Eser, Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olup, kitapta sadece Anadolu topraklarındaki tasavvufu değil, evrensel olarak tasavvufu anlatıyor. Örneğin; Acem diyarından Berduş’tan Hindistan’daki Nirvana’ya varan bir skala içeriyor. Kitabın içeriği ve kurgusu zamanının şartları açısından oldukça çağdaş ve sıra dışı. Gitar ve udun bir araya geldiği projemizde aslında kitaptaki geniş skala müzik açısından kendisine yer buluyor. Aslında var olan eserlere farklı bir soluk kazandırmayı amaçlıyoruz.
Müzik ne demek sizin için?
Müzik hem iyi bir ifade biçimi hem de iyi bir hobi. Müzik hem mevcut yaşantımız içindeki durumlara dair ipuçları verirken hem de bir noktada durumlar arasında nefes almaya imkân sağlıyor.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Hem geleneksel hem de modern…
BİR GİTARİST, BİR UDİ
Dinçer Dedeoğlu: 2001’den beri Flâmenko gitar çalıyor. Avrupa Birliği Leonardo Da Vinci Mesleki Eğitim Programı Kapsamında İspanya’da, Flâmenko gitar eğitimi aldı, bu dönemde usta Flâmenko sanatçıları ile çalışma fırsatı buldu. Şimdiye kadar birçok konser ve organizasyonda solist ve eşlikçi gitarist olarak yer aldı. Kalkedon Flâmenko Kültür ve Sanat Derneği’nin kurucularından ve aynı zamanda akademisyen. Flâmenko gitar teknikleri, dansa eşlik, şarkıya eşlik ve palmas dersleri veriyor, çalışmalarını Kalkedon Flamenko bünyesinde sürdürüyor.
Baha Yetkin: Müziğe 2000’de Türk Müziği usûl-nota ve nazariyat eğitimi alarak başladı. Eğitimini tamamladıktan sonra çeşitli korolarda repetitör ve konser sazı olarak yer aldı. Dünyaca ünlü ud sanatçılarından dersler alarak kendisini geliştirdi. Bu süre içinde birçok ünlü sanatçıyla yurtiçi ve yurtdışında konserler verdi, birçok organizasyonda yer aldı. 2004’ten bu yana da Ud ve Türk Müziği
nazariyatı dersleri veriyor. Zaman içinde cümbüş, klasik perdesiz ve elektro perdesiz gitar gibi enstrümanlarda da uzmanlaştı.
KADIKÖY’ÜN YERİ AYRI
Çocukluğundan beri Kadıköylü olan bizler açısından Kadıköy’ün yeri ayrı. Bizimle ve yaptığımız müzikle Kadıköy’ü birbirinden ayrı düşünmek pek mümkün değil. Zira etkinlik afişlerini incelerseniz fonda Beşiktaş vapur iskelesine yanaşan bir vapur ile Haydarpaşa Garı’nın görüntüsünün yer aldığını görebilirsiniz. Ancak, Kadıköy’ün müzikal ortamının Kadıköy’ün potansiyeline göre görece kısıtlı olduğunu düşünüyoruz. Daha iyi teknik donanıma sahip, sanatçıların dinleyiciyle herhangi bir kısıt olmadan buluşabildiği mekânlar olmalı.