Hayaller ve gerçekler

Fikirtepe’nin dönüşümü, İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK)’ın belgesel fotoğraf projesine konu oldu. Üç yıl boyunca bu hüzünlü değişimi fotoğraflayan Murat Şensu ve Metin Ofluoğlu, “Sürgünde Yeni Perde” adını verdikleri projeyi Gazete Kadıköy’e anlattı

02 Kasım 2015 - 08:45
Erhan DEMİRTAŞ
Fikirtepe, İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin “kentsel dönüşüm” kavramı ile tanışmasına neden olan bölgelerden biri. Fikirtepe’deki kentsel dönüşüm süreci büyük vaatlerle başlasa da, bu vaatler giderek  yerini hayal kırıklığına ve tedirginliğe bırakmış durumda...
Kentsel dönüşüm projesinin 2012 yılında başladığı Fikirtepe’de yaşayanlar, 1960’lardan itibaren yetersiz denetimden faydalanarak imar ve iskan planı olmadan, binaları istedikleri gibi yaptı. Bir göz odadan oluşan gecekonduları, zaman içinde önce çok odalı, sonra çok katlı oldu. Bir zamanların kenar mahallesi Fikirtepe, zaman içinde şehir merkezine yaklaştı.
Özellikle Anadolu yakası metro hattının açılmasıyla değerli bir semt haline geldi. Vaat edilen büyük paralar, Fikirtepe sakinlerini kolayca ikna etti. Ancak, Fikirtepelilerin milyoner olma hayalleri çok kısa sürdü. Binasını satıp yakın semtlerde kiracı olan eski Fikirtepeliler dört gözle yükselecek gökdelenleri bekleme başladı. Firmaların bazılarının iflas etmesi mağduriyetlerin başlangıcı oldu. Boşaltılan binalar harabeye dönüştü, bölge giderek metruk bir hale döndü. Fikirtepeliler’in zenginlik hayalleri bugünlerde biraz azalsa da umutla inşaatların bitmesini bekliyorlar.
İFSAK Belgesel Proje Grubu üyeleri, Kadıköylü Murat Şensu ve Metin Ofluoğlu, Fikirtepe’nin 3 yıl içinde geçirdiği değişimi belgelemek için 2012 yılının kış aylarından 2015 yılının yaz aylarına kadar bölgede fotoğraf çekti. “Sürgünde Yeni Perde” adını verdikleri projenin editörlüğünü ise usta fotoğrafçı Altan Bal üstlendi. 24 Ekim Cumartesi günü İFSAK’ta açılan fotoğraf ve video sergisi öncesi ziyaret ettiğimiz Murat Şensu, Metin Ofluoğlu ve Altan Bal ile “Sürgünde Yeni Perde” projesini konuştuk.

“ŞEHRİN BELLEĞİNİ TUTMAK…”
Proje fikri nasıl oluştu?
Murat Şensu: Metin de ben de Kadıköy’de yaşıyoruz ve ikimiz de fotoğrafçılık dışında kendi işimizi yapıyoruz. Bu tarz projelerin yürütülmesi için geniş zaman ayırmak gerekiyor. Kadıköy’de yaşadığımız için işten çıktığımızda ya da haftasonları Fikirtepe’ye gidip fotoğraf çektik. Aslında Kadıköylü olduğumuz için Fikirtepe’nin geçmişini de biliyorduk ve fikri anlamda da proje kafamızda oluşmuştu. Kendi semtimizde, kendimizi yakın hissettiğimiz bir yer olan Fikirtepe ile organik bir bağ kurduk diyebilirim. Bütün bunların etkisiyle biz bir yıl boyunca fotoğraf çektik. Daha sonra İFSAK bünyesinde bir proje grubu oluşturduk. Projenin olgunlaşması tabi ki Altan Bal’ın editörlüğünde oldu.
Altan Bal: Aslında bu tarz belgesel projelerde son noktayı koymak diye bir şey söz konusu olmuyor. Çünkü oradaki yaşam devam ediyor, yeni gelişmeler oluyor. Bölgenin dokusu, rengi, coğrafik yapısı değişiyor. Bu anlamda proje bitti diyemeyiz.
Bu projeyle neyi amaçladınız?
Metin Ofluoğlu: Biz projeye başlarken aklımızda hep şu fikir vardı; “Bu proje ile şehrin belleğini tutacağız” Fikirtepe nasıl bir yer, burada kimler yaşar, 10 yıl sonra burası nasıl bir yer haline gelecek? Bu soruların yanıtını almak için fotoğraf çekmeliyiz dedik ve üç yıl boyunca fotoğraflarla Fikirtepede’deki zamanı kayıt altına aldık.

“DRAM DEVAM EDİYOR”
Üç yıl boyunca Fikirtepe’ye dair neler öğrendiniz?
Metin Ofluoğlu: Fikirtepe’de 50 yıldır bakkallık, 30 yıldır ayakkabı tamirciliği yapan insanlarla tanıştık. Fikirtepe’deki kenstsel dönüşümden en çok zarar gören kesimin kiracı olan esnaf olduğunu gördük. Çünkü o bölgede yıllarca bir müşteri tabanı oluşturmuşlar. Fikirtepe’de ödedikleri kirayı başka bir bölgede ödemelerine imkan yok. Bunun dışında bir şey daha öğrendim. Fikirtepe’nin gecekondu mahallesi olduğunu düşünüyordum ama o insanların çoğu kendi paralarıyla arazi alıp ev yapmışlar.
Bütün bunların dışında Fikirtepe’de yaşam devam ediyor ve bölgede oturmaya devam edenler büyük dram yaşıyor. Son dönemde Fikirtepe Suriyeli mültecilerin sığındığı bir bölge haline geldi. Ama orada çok acı şeyler yaşanıyor. Buna dair hiç unutamadığım bir görüntüyle karşılaşmıştım;  Fikirtepeli bir aile ile Suriyeli bir ailenin evleri yan yanaydı. Fikirtepeli ev sahibi Suriyeli vatandaşları görmemek için kendi evinin dış  cephesini metal ile kapatmıştı. Bu çok ilginç ve korkutucu bir görüntüydü. “Herkes doğusundakini beğenmez” diye bir söz vardır ya Fikirtepe’de de böyle bir durum var.

“KENTİN ORTASINDA BİR KÖY”
Fikirtepe neden bu kadar cazip bir yer haline geldi sizce?
Murat Şensu: 1999 depreminden sonra maddi imkanı iyi olanlar Acarkent ve Kemerburgaz’a kaçtı. Ama bu kesim şimdi tekrar kent merkezine dönmek istiyor. Çünkü bu insanlar hem sınıfsal farklılıklarını başkalarına göstermek için hem de sosyal yaşama katılabilmek için kent merkezlerine taşınmak istiyor. Kentin ortasında bir köy olarak tarif edebileceğimiz Fikirtepe, bu anlamda muazzam bir yer.
Fikirtepe’de yaşanan şeyi çektiğiniz fotoğraflar üzerinden nasıl özetlersiniz?
Metin Ofluoğlu: Fikirtepe’yi komple bir inşaat alanı olarak düşünün. Bahçeler, çocuklar, dükkanlar ve evler var.  Sonra bir greyder geliyor ve her şeyi süpürüyor. O insanlar aslında orada mutluydu. Siz onların gülüşlerini, elbiselerini, yaşam tarzlarını beğenmeyebilirsiniz ama; bu mahalle o insanların. Onlara saygı göstermeniz gerek. Sistem herkesi kendi kalıpları içinde yaşamaya zorluyor. Benim Fikirtepe için söyleyebileceğim en somut şey bu.
Belgesel fotoğraçılıkla uğraşıyorsunuz bu projeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Altan Bal: Televizyonla birlikte belgesel fotoğrafçılık değerini kaybetti. Fotoğraf çekmekle bu işler daha iyi olmaz ama yıllar sonra insanlar tarihi, fotoğraf üzerinden yazacaklar. Bir şeyin fotoğrafı varsa o konuyu yazmak daha kolaydır. Bu işin İFSAK tarafından yapılması da ayrıca önemli çünkü burada kolektif bir iş yapılıyor.

ARŞİV