‘Hayatın kendisi ilham perisi...'

Moda’da oturan Tarık Günersel ile yeni tasarılarını ve Moda’nın onda bıraktığı izleri konuştuk.

29 Şubat 2012 - 14:21

Moda’da oturan Tarık Günersel ile yeni tasarılarını ve Moda’nın onda bıraktığı izleri konuştuk.

Edebiyatın her alanında etkin bir yazar, aynı zamanda PEN Uluslararası Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Merkezi Başkanı Tarık Günersel’in imza attığı işlerin listesi uzun. Moda’da oturan sanatçı ile yeni tasarılarını ve Moda’nın onda bıraktığı izler üzerine kısa bir söyleşi yaptık.  

-Yazar, dramaturg, oyuncu, şair, librettist ve çevirmen Tarık Günersel için büyüdüğü, liseyi okuduğu ve hâlâ oturmakta olduğu Moda'ya bağlayan etkenler nedir?

Gerçi Fatih'te doğmuşum ama iki yaşımda annemlerle şimdi oturduğum Dr Esat Işık Caddesi'ne taşınmışız. Yirmi yıldır yine aynı caddede oturuyorum, ailemle. Seviyorum Kadıköy'ü, özellikle Bahariye-Moda bölümünü. Yalnız sevgim değil, derin bir saygım da var. Kültür açısından önemli buluyorum. Türkiye'nin en önemli yerleri arasında. Ayrıca, Moda Çay Bahçesi'nde oturup eski İstanbul'u gurup vakti seyretmeye doyulur mu? 1974'te Mozaik projem ile 1996'da Dünya Şiir Günü fikri tek başıma Moda Burnu’nda turlarken gelmiştir.
 
-İlhamı nereden ya da kimden alıyorsunuz? İlham periniz ya da daha rahat konsantre olup yazdığınız favori mekânınız var mı?
Her an her yerde yazabilirim. Bu kıvama kırk yaşımda kavuşmuştum. Hayatın kendisi ilham perisi, benim için.
 
-Sahnelenmekte olan ya da yakın zamanda sahnelenecek piyesleriniz, yayımlanacak eserleriniz ya da çevirileriniz var mı? 
Kösem Sultan-Deli İbrahim-Avcı Mehmed odaklı ‘Zırhlı Kurt’ adlı oyunum İstanbul BB Şehir Tiyatroları’nda Erol Keskin ustamızın rejisi ile sahnede. Saygı ile karşılanan titiz bir ekip çalışması ürünü. İsrailli yazar Savyon Liebrecht’in Hanna-Arendt-Heidegger ilişkisinde odaklanan “Aşkın Sıradanlığı” piyesini Tel Aviv’deki festivalde izleyip beğenmiştim; çevirdim, İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı olarak ilgiyle izleniyor. 1988’de librettosunu yazdığım Ali Baba ve Kırk Haramiler operası yirminci yıl aradan sonra tekrar besteci Selman Ada’nın şefliği ve usta rejisörümüz Murat Göksu’nun rejisi ile bu sezon Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde. 2004’te ‘kurduğum’ ama “Yaşasın Delilik” adlı tek kişilik oyunumu birkaç temsil sunduktan sonra sağlık ve meşguliyet nedeniyle ‘dinlenmeye aldığım’ Tiyatro Su (T H2O) hayata döndü: Yazıp yönettiğim Bok Sosyolojisi adlı oyun sahnelenmeye başladı. “Oluşmak” adlı yaşama düşünceleri derlemem Pan yayınları arasında –ve tabii ki satılmıyor. Helikopter yayını olan 300 Yaş Konuşması adlı öykü kitabım ile önceki kitaplarım nasıl satılmadı ise. Bir “worstseller” (“en az satan”) yazarıyım. Ben bana düşeni yapıyorum. Gerisi başkalarını ilgilendirir.
 
-Yazıp yönettiğiniz 'Bok Sosyolojisi' adlı oyunun prömiyerini Duru Tiyatro'da yapmanız da Moda'ya vefa bağlamında algılanabilir mi?
Emre Kınay'ın Duru Tiyatrosu bize yuva oldu. Harika bir ekip var, o tiyatroda. O mekân aynı zamanda benim okulumun salonu. Kadıköy Maarif Koleji olarak bilinen, daha sonra Kadıköy Anadolu Lisesi olan okula çok şey borçluyum. Tabii, Kadıköylüyüm, Modalıyım. Bir kucaklaşma bu. Vefa bağlamında ele almanıza sevindim.
 
Seda TANSUKER SELÇUK

ARŞİV