Haydarpaşa'da 'duygusal' hareketler

Haydarpaşa Garı’nın terkedilmişliğine ses olan Psikiyatr Dr. Rahşan Düren’in dev enstalasyonu, İstanbul Bienali kapsamında sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor…

02 Ekim 2015 - 10:52
Tarihi Haydarpaşa Garı, mayıs ayından beri, farklı ve kendine özgü bir sanat olayına ev sahipliği yapıyor. Trenler kalktığından beri insan seslerinin azaldığı Gar’ın yalnızlığına dost olan bu dev yerleştirme, adıyla da dikkat çekiyor: E-motions. İngilizce’den çevirirsek “emotions” “duygular, hisler” anlamına geliyor; “motions” ise hareketler…
Açtığı sergilerle sanat dünyasında adını duyuran Psikiyatr Dr. Rahşan Düren, Haydarpaşa Garı’nda açtığı bu dev yerleştirmenin şimdiye kadar yaptığı en iddialı iş olduğunu söylüyor. Bu yüzden olsa gerek, haziran sonunda bitmesi gereken sergi, halen devam eden İstanbul Bienali kapsamına alındı ve tarihi uzatıldı.
Aylardır Gar’ın ortasında, kendi halinde dans eden bu dev çubukların sırrını, işin sahibi Rahşan Düren’e sorduk.
• E-motions enstalasyonunu(yerleştirme) okurlarımıza anlatır mısınız? Bu eseri neden yaptınız?
E- motions bir dev yerleştirmedir. Haydarpaşa Garı bekleme salonunda dagınık ama yine de bir kompozisyon icinde yayılmış 20 adet altın paslanmaz ile kaplı metal konstruksiyonlar. Her bir metal konstruksiyon gizli motorlar sayesinde hareket ediyor. Bu 20 adet birbirinden bağımsız konstruksiyon, dağınık bir yerleşim içinde olmasına rağmen otomasyonun yardımıyla  birbiyle senkronize hareket ediyor.
Bir koreografisi vardır bu altın uzantıların ve müzik eşliğinde  dans eder gibi hareket ederler.

“GAR’IN RUHUNA UYGUN ”
• Enstalasyondaki devinimler neye işaret ediyor?

Yerleştirmenin beş temel  parametresi var; mekan, zaman, hareket, aynalama ve ışık. Şu an bir hayalet gibi deniz kenarında yukselen İstanbul’un en güzel yapıtlarından biridir Haydarpaşa Garı. Bu gar zamanında milyonlarca insanın yolcu olduğu, daha derin bakarsak tarihimizin geçtigi bir mekandır. Gar’ın tarihi dokusu, anlamı, bağlamı ve ruhuna uygun ve buna sadık bir yerleştirme olmalıydı.
Zamansal kavram içinde dün bugün ve yarının dışında anın /momentumun ve algının zaman içinde  geçiciliğini vurgulamak gerekirdi. Hayatın dinamizmini, yaşamın ve algının değişkenliğini, durdurulamazlığını işlemeliydi. Paslanmaz çeliğin aynalama özelliğini öne çıkararak, garın tarihi dokusunu yansıtırken bireyin  yasamımızdaki başlangıçları, bitişleri, çıkmazları, ikilemleri aynalamasını anlatmak istedim.
Doğal ve gece sanal bir ışık ve ışık oyunlarıyla duyguları uyandırmak istedim. Ben Gar’ı tek başıma geçen yıl Kasım’ın yağmurlu bir gününde dolaştığımda “buranın rengi altın” demiştim. Burası aynalanmalı, buraya hareket vermeli, yaşamı ve duyguları yeniden uyandırılmalı, hüzün dolu olsa da bu olmalı diye düşündüm.
•  Fonda da klasik müzik çalıyor…
Enstalasyonumdaki en önemli öğelerden biri de müzik. Klasik/barok ve modern müzik ile dün ve bügün bütünlüğünü yansıtacak; aynı zamanda güçlü, dramatik ve sinematografik bir müzik hedefledim. Garın akustik özelliklerini göz önünde tutarsak klasik muzik sanki Gar’ın  kendi sesi, konuştuğu  dili gibiydi…

ESERİN SAHİBİ HAYDARPAŞA
•  Özellikle Haydarpaşa Garı için bir sanat eseri üretmeyi neden tercih ettiniz?
Bu yerleştirmenin sahibi  benden daha çok Haydarpaşa Garı’dır. Benim mekan olarak bir gar seçmiş olmamda, üniversite hayatımın garlarda geçmesinin etkisi de olabilir elbette. Son iki yıl içinde  yerleştirme yapma fikri daha cok zihnimi kapsamaktaydı ve sanatı farklı bir boyutta yaşama ve paylaşma konusunda kararlıydım. Böyle bir projeyi daha kültürel bir boyutta yapabilme arzu su icindeydim.
Sanat dünyasındaki deneyimlerden yola çıkarak  sadece tanımlı bir kitleye mahsus olan bir sanattan çok, sokaktan geçenin, halkın  her kısmıyla paylaşabileceğim  bir  proje hayalimdi. Alanın tarihi dokusundan öte bir belleği olması gerekli bir parametreydi.  Hedefim ile tutarlı olarak bu alan da beklendigi üzere  bir saray olamazdı. Yinede  tarihsel bağlamda  değerli, halkın  uzak ve yakın  zamansal  algısında  önemli, emosyonel olarak güçlü bir yer; sadece Haydarpaşa Garı olabilirdi.
•  Şu an Haydarpaşa’nın bir ‘hayalet gar’ halinde bırakılmış olmasına dair neler düşünüyorsunuz?
Haydarpaşa Garı’nın terkedilmiş olması, kullanım dışı olması bir kayıp, bir trajedi… Bu gibi  tarihi alanların kamu alanı icinde kullanılması daha anlamlı geliyor bana. Haydarpaşa’nın gar olarak kalmasını arzu ediyorum; spekülasyonların içinde en iyi ihtimalle bir müzeye dönüşmesini bile bir kayıp olarak görüyorum. 

 

ARŞİV